Bu bölümde Azer ve Karacanın üç çocuğu var. Arda ve Ada ikiz ve 5 yaşındalar. Duru ise daha 6 aylık.
Bu hikâye 2 parttan oluşacak. Part 2 birkaç gün içinde gelir.İki saatin sonunda toplantı bittiğinde Azer ve Karaca müşterileri yolcu ettikten sonra birlikte Azerin odasına girdiler.
Kara kendi uzun koltuğa attıktan sonra gözlerini kapatıp konuşmaya başladı.
"Uyumamak için kendimi zor tuttum resmen sen iyi dayanıyorsun hayatım"
"Benim işim sana göre daha kolay güzelim. Evde üç çocukla uğraşan sensin"
"Öyle ama hakkını yiyemeyeceğim işten geldiğin gibi çocuklarla ilgileniyorsun"
"Biliyorum çok ilgili bir babayım"
"Ben bu konunun nereye gideceğini biliyorum sakın Azer. Bir daha ağzından çocuk lafı duymayacağım"
"Çokta kesin olarak bakmasan mı?"
"Malesef Azercim kararım kesin. Üçüyle zor uğraşıyorum ben dördüncüsünü kaldıramam. Arda ve Ada da kaldıramaz. Biliyorsun Duruyu bile hâlâ kabullenemiyorlar"
"En kısa sürede bu konuyu halletmemiz lazım"
"Dün ben biraz araştırma yaptım. Şirkete yakın bir pedegog var. Sana sormadan randevu almadım. Bir gitsek mi?"
"Gidelim. Biz ke di başımıza halledemiyoruz çünkü. Uzmandan yardım almak daha iyi"
"İşin bittiyse gidelim mi artık eve. Çocukları özledim"
"Birkaç dosya kaldı onlarada yarın bakarım."
"Bekleyebilirim ben"
"Yok gidelim artık evimize yoruldum"
"Asıl maraton eve gidince başlayacak"
"İkimize de kolay gelsin güzelim. Canımıza okuyacaklar"
***
"Arda bunun işe yarayacağına emin misin?"
"Eminim. Birkaç kere babannem kullanırken gördüm. Halam söyledi uyumak içinmiş"
"Ya erimezse hap"
"Olumsuz olumsuz konuşacağına git kapıya bak"
Arda mevye suyunun içine attığı hapı iyice karıştırdıktan sonra kaşığı lavabonun içine attı.
"Ada gel al bardağı hadi."
Ada Ardanın elinden bardağı aldıktan sonra Arda bindiği sandalyeden indi.
"Eğer içince yüzünü falan buruşturursa ne yapacağını biliyorsun değil mi?"
"Hı hı. Gözlerimi doldurup ağlamaklı şekilde konuşacağım"
"İşte benim ikizim"
"Gülay abla Duru uyudu mu?"
"Daha değil"
"Ya biz sana meyve suyu getirmiştik dinlenirken içersin diye"
"Bence şimdi de içebilir. İçersin değil mi Gülay abla?"
"İçerim tabi."
Arda elindeki bardağı Gülaya uzattı. Çocukların bu davranışı onu çok mutlu etmişti. Kendisine uzatılan bardağı aldı ve bir yudum içti. Ağzındaki garip tattan dolayı yüzündeki gülümseme kaybolmuştu.
"Beğenmedin mi Gülay teyze? Oysaki ne kadar uğraşmıştık bunun için. Hatta meyve suyunu nasıl içtiğini bilmediğimiz için hem vişneli hem narlı meyve suyunu karıştırdık."
"Olur mu öyle şey çocuklar çok beğendim elinize sağlık"
"Ee içsene o zaman Gülay teyze"
"İçiyorum Ardacım"
"Biz bardağı geri götürelim sende kardeşimizi uyut."
"Hemen geleceğim yanınıza bende"
"Aklın bizde kalmasın sen gelene kadar uslu uslu boyamamızı yaparız biz"
"Aferin size. Ben gelince isterseniz boyadığınız resimleri dolabınıza asarız"
"Olur"
İki kardeş el ele aşağıya inip bahçeye çıktılar. Çardaktaki masaya yerleştiklerinde yarım bıraktıkları boyamalarına devam ettiler.
Aradan geçen zamanda Gülay hanım gelen uykusuna yenik düştü. İkizler resimlerini bitirdikten sonra içeriye girip üst kata çıktılar. Gülay hanımın uykusunu kontrol ettikten kucağındaki Duruyu aldılar.
"Arda biz şimdi bunu nereye bırakacağız"
"Çöpün kenarına bırakıp eve geri döneriz"
"Ama eve gittiğimizde bize soracaklar kardeşiniz nerde diye?"
"Bilmiyoruz deriz"
"Hemen inanırlar onlarda. Gülay teyzenin meyve suyuna uyku ilacı attık farkında mısın? Annemler çok kızacak"
"Sen panik yapmazsan hiçbir şey olmayacak"
"Ben vazgeçtim"
"İyi ben tek başıma yaparım. Bu yaptığını da unutmayacağım. Bir daha seninle konuşmayacağım"
"Tamam dur küsme"
"Yardım edecek misin?"
"Yapmak istemiyorum. Bizim yaptığımızı öğrendiklerinde çok kızacaklar"
"Başka nasıl anne ve babamızla yeniden birlikte olacağız"
"Onu bırakalım biz gidelim"
"Gidecek yerimiz yok ki. Bu yaştan sonra çöp kutusu kurtarmaz bizi hemen geri getirirler"
"Amcamlara gidelim"
"O da bizi hemen geri getirir"
"Yılmaz amcamı ikna ederiz. Hem evi de bize yakın"
"Hadi o zaman şunu bırakalım annemlerin odasına sonra eşyalarımızı alıp gidelim."
Arda bebegin kollarından tutarken Ada da bacaklarından tuttu ve böyle annelerinin odasına geldiler. Bebeğin bacaklarını bırakan Ada kapıyı açıp tekrar Durunun bacaklarını tuttu. İçeriye girdikten sonra yatağın kenarına iyice yaklaşıp Duruyu yatağa yatırdılar.
"Hadi"
"Dur annem Duruyu yatırdıktan sonra etrafına yastık koyuyor."
Ada yatağın üstüne çıktıktan sonra Duruyu biraz daha yatağın içine çekip yastıkları bebeğin kenarına dizdi.
"Bitti mi?"
"Bitti bitti"
Odalarına geldikten sonra ikiside kendi dolaplarından sırt çantalarını çıkarıp alabildikleri kadar kıyafetlerini aldılar. Ada yatağının üstünde duran oyuncak tavşanını ve Ardanın ayısını aldı.
İki kardeş tekrar el ele tutuşup evden çıktılar. Kendi evlerinden sonra üç tane daha evi geçip sağa döndüler.
"Arda buradan gideceğimize emin misin?"
"Öyle hatırlıyorum"
"Kaybolduk"
"Kaybolmadık ben bulacağım şimdi merak etme"
"Burası bana hiç tanıdık gelmiyor kaybolduk işte"
"Ağlama hemen bulacağız şimdi. Gel birde bu tarafa bakalım"
Karşı sokağada baktıklarında Yılmazın evini bir türlü bulamamışlardı. Ada kendini tutamayıp ağlamaya başladığında Arda ne yapacağını bilemeden kardeşine sarılıp o da ağlamaya başladı.
