Evlilik senaryosunun son partı karşınızda. Umarım beğenirsiniz. Okumak istediğiniz başka sahneler varsa yorumlarda belirtebilirsiniz. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfenn 💐
Karaca sofranın son dokunuşlarını da yapıp salona geçti. Kocasının yanına oturdu. Azerin ailesi bu gece yemeğe geleceklerdi.
Bu gece için fazlasıyla heyecanlanmış ve özenmişti. Tabi heyecanını bastıran bir duygu daha vardı. Korku.
Gece yaşanacaklardan korkuyordu. En çok Ceylanın tepkilerin, olur da bir an kendine hakim olamayıp zaten zayıf olan bağı tamamen koparmaktan.
Azeri de düşünüyordu. Ailesiyle arasının kötü olması onu da zor durumda bırakıyordu.
"Tırnağın kalmadı Karaca. Çek elini ağzından"
"Farkında değildim."
"Nerelere daldın yine"
"Acaba bir kaç çeşit daha yapsa mıydım diye düşünüyorum"
"Sabahtan beri mutfakta uğraşıyoruz Karaca. O yemeklerle ordu doyar"
"Olsun belki beğenmeyecekler"
"Ben beğendim. Anneminkiler kadar olmasada sende de iş var"
"Vallaha mı?"
"Vallaha"
Zil çaldığında Azer ve Karaca birlikte kapının yanına gittiler. Karaca derin bir nefes aldıktan sonra yüzündeki kocaman gülümsemesiyle kapıyı açıp kenara çekildi.
İlk olarak Fadik içeriye geçmiş ardından da Azerin kardeşleri. Son olarak Yılmazda içeriye girdiğinde Karaca ve Azerin gözleri Ceylanı aramıştı.
"Abi Ceylan yok. Hastaymış, evde kaldı"
"Anladım ben abicim anlayacağımı geç hadi sende içeri"
Yemekten önce soluklanmak için salona geçtiler. Azer ve Karaca ne kadar belli etmemeye çalışsa da Fadik onların üzüldüğünü anladı.
Her ne kadar konuşmak istesede ne diyeceğini kestiremiyordu. Bir yandan kızına da hak veriyordu. Kabullenmesi zaman alacaktı.
Karaca müsade isteyip yemekleri ısıtmak için mutfağa geçtiğinde Fadikte oğlunun yanına geçip oturdu.
"İknâ etmek için çok uğraştım ama biliyorsun Ceylanı. İnadı bir kere tuttu mu vazgeçmiyor. Yine de gönül koyma olur mu oğlum?"
"Biliyorum anne biliyorum. O da haklı kendi çapında. Hata bende aslında. En basında önce onlarla konuşmalıydım"
"Vaktin mi vardı sanki oğlum. Hem Ceylan sana kıyamaz. Gelmediği için çoktan pişman olmuştur bile"
"Yarın gelir yanıma"
"Gelir tabi"
"Yemekler hazır. İsterseniz sofraya geçelim"
Salondaki büyük masaya yerleştiklerinde Karaca çorba tenceresini alıp servis yapmaya başladı.
"Sağol yenge"
Onurun söylediği kelimeyle Karacanın yüzünde gizleyemediği gülümseme oluştu. Sanırım yavaş yavaş kendine alıştıryordu.
Çorbalar bittiğinde Karaca tabakları toplamaya başladı. Mutfağa geçip tabakları lavononun içine bıraktı.
Evin içinde yankılanan zil sesiyle Azer yerinden kalktı, umutla kapıyı açtı. Ceylan ve Mete gelmişti.
Ceylan hemen abisinin boynuna sarıldı. Metenin yaptığı konuşma buzlarını eritmişti.