Uzun zamandır bu konuyu yazmak istiyordum fırsatım olmamıştı. Bugün hızlıca yarım saat içinde yazabildim. Kontrol etmediğim için hatalarımı düzeltemiyordum. Görmezden gelin artık.
"Merhaba sevgilim. Ölümünün üzerinden tamı tamına 3 yıl 6 ay 15 gün geçti. Umarım bu kadar zamandır yanına gelmediğim için kızmamışsındır. Bütün hesapları kapatmadan yanına gelmek istemedim. Bi kadar zaman sonra yanına gelmişken o insanları konuşmayacağım"
"Az önce söyledim gibi. Ölümünün, seni öldürüşümün üzerinden uzun zaman geçti. İlk zamanlar kabullenemedim Azer. Hep senin bana gelmeni bekledim. Çok bekledim. Odamın penceresinden gökyüzüne bakıyordum. Birlikte kurduğumuz hayalleri tekrar tekrar düşündüm. Yarım bıraktılar bizi Azer. Hayallerimizi aldılar elimizden. Biz senin mutlu olacaktık. Aile olacaktık. Belki çocuklarımız olacaktı.Benden anne olur muydu bilmiyorum ama sen mükemmel bir baba olacaktın. Seni tanıdığım ilk andan beri anlamıştım bunu."
"Beni kaçırdığın gün, evinine geldiğim gün. Düşman olduğum halde bana hiç kötü davranmamıştın. Merhametli adamdın Azer sen. Kalbin iyiydi bir kere. Hani demiştin ya bana bir kere baksan belki karşında eli kanlı bir katil değil de kendin gibi birini görürsün diye. Ben gördüm seni Azer. Kalbini gördüm. Senin elindeki kanı değil kalbini gördüm."
"Keşke dedim hep. Keşke sana kaçtığım gün Adanaya gitseydik. Orda evlenseydik. O zaman böyle olmazdı. Belki yine birlikte olamazdık ama yaşardın be Azer. Ben savaş çıkmasın diye geldim senin evine. Amcaların seni vurmasın diye uğraşırken seni ben vuracakmışım meğer. Fadik annenin bir çocuğu da benim yüzümden verecekmiş son nefesini."
"Ben seni çok özledim Azer. Bana sarıldığında o kocaman bedeninin içinde kaybolmayı, seninle birlikte gülmeyi, ağlamayı. Kokunu da çok özledim. Senin kullandığın parfümden aldım. Hep sıktım odama. Kokladıkça ağladım. Bunları anlatıp daha fazla canını sıkmayacağım."
"Senin ölümünden yalnızca 1 ay sonra babam öldü. Ondan 2 ay sonra da Yamaç amcam. Koçavalılar dağıldı anlayacağın. Neyse bunlar senin ilgini çekecek konular değil. Senin için daha ilgi çekici konularım var."
"Dedemin ölümünde parmağı olan herkes öldü. Efsun hariç. Yücel ve Timsah zaten ölmüştü biliyorsun. Efsunun ölümü normalde Akının elinden olacaktı. Öyle kurgulamıştım planımı. Ama olmadı. Efsunun hamile olduğunu öğrenince yapamadım Azer. Masum bir bebeği annesiz bırakamazdım. Zaten babası öldü bir de annesiz kalsın istemedim."
"Babannem babam ve Yamaç amcamın ölümünden sonra kendisini odasına kilitledi. Kimseye açmazdı kapıyı ben hariç. Yemeğini falan ben götürürdüm odasına. O yemeğini yerdi ben onu doldururdum. Kocanın katili torunun derdim. O toz konduramadığın torunun. Hadi babanne yapman gerekeni yap derdim. Aradan geçen günlere rağmen yapmadı. En sonunda delirdim bende. Bağırdım, çağırdım. Koskoca Sultan Koçavalı kocasının intikamını almaktan aciz dedim. İşte o zaman kendine geldi. Aldı silahı indi aşağıya. Akınla beraber bahçeye çıktılar. Kısa zaman içinde silah sesi doldurdu evi. Ortalığın halini görmen lazımdı. Herkes bahçeye koşuştu. Annemin feryatları doldurdu bütün Çukuru. Sultan Koçavalı kocasının intikamını aldı."
"Kardeşlerini unuttuğumu düşünme sakın. Onların intikamını da aldım Azer. Senin kardeşlerin benim de kardeşlerimdi. Daha önceden evimize gidip silahını almıştım. Onlar Akının başında feryat ederken odama çıkıp sakladığım yerden silahını aldım, bende bahçeye indim. Kimse elimde duran silahı fark etmedi bile. Kendimi belli etmek istercesine havaya tek bir el ateş ettim. Son 3 mermi kaldı silahta. Herkes bana döndüğünde namluyu Cumali amcama çevirdim. Azerin kardeşlerinin sana selamı var dedikten sonra bir mermi de ona sıktım. O dakika can verdi Damla yengemin kollarında. Onun için üzüldüm ama herkes yaptığının bedelini ödemeliydi."
"Babanneme döndüm. Azeri vurmamı isteyen sendin dedim. Onu senin yüzünden vurdum ve şimdi onun intikamını onun için seni vurarak alacağım. Gözümü kırpmadan onu da vurdum, silahı belime yerleştirdim."
"Buraya nasıl geldiğime gelirsek Salih amcam yardım etti. Çukur Koçavalı evine koşarken kolumdan tutup kaçırdı beni, otogara getirdi. Cebime biraz karaa sıkıştırdı. Git dedi. Nerede mutlu olacaksan oraya git. Ben senin her zaman arkandayım. Ben o gün anladım. Aslında benim gerçek amcam Salih amcammış. İlk defa amca dedim o gün ona. Veda edercesine sarıldım. Bilet alıp buraya geldim işte. Gecenin bir vakti mezarına geldim. Hani insanlar gece mezarlıktan korkar ya. Bende korkardım. Yani öyle sanırdım. Boş korkuymuş. İnsanın en sevdiği toprağın altında yatıyorken korkulmuyormuş."
"Sadete gelirsen dedeminde kardeşlerinin de intikamı alındı. Senin intikamını da birazdan alacağım. Senin mezarında, senin silahında kalan son mermiyle kafama sıkacağım. Bu dünya kavuşamadık ama diğer tarafta kavuşacağız."
"Tabi önce ellerimin titremesini önlemem lazım. Yanlış anlama korktuğum için titremiyor ellerim. Hem kendime engel olamayıp ağladığım hem de seninle tekrar kavuşacak olmanın heyecanı yüzünden. Yanına geldiğimde söyleyeceğim ama şimdi de söylemek istiyorum. Affet beni sevgilim"
Ve son kez ateşlendi Azer Kurtuluşun silahı. Karaca Kurtuluş Azer Kurtuluşun silahından çıkan kurşunla onun toprağında ölümü tattı.