Cumali'nin Azerin evine gelmesinin üzerinden bir gün geçmişti. Fadik ve Yılmaz cenaze için Adanaya gitmişlerdi. Sarılmadan sonra Karaca yukarı çıkmıştı ve odasından çıkmıyordu. Azerde merak etmeye başlamıştı. En sonunda odasından çıkıp Karacanın odasının önüne geldi. Birkaç kez kapıyı çalıp seslendi ama cevap gelmedi. Kızın kendine bir şey yapmış olabileceği aklına gelince direk daldı odaya.
Karaca yorganı komple üstüne çekmiş uyuyordu. Azer sessizce yanına gidip yorganı üzerinden çekti. Karaca biraz huysuzlandıktan sonra gözlerini açmaya çalıştı ama açamıyordu.
"Azer ört şunu çok üşüyorum" Azer elini kızın alnına götürdü hemen.
"Kızın yanıyorsun resmen. Kalk şu yataktan bir duşa gir"
"Azer halim yok ört şunu git"
"Saçma sapan konuşma bana emanetsin sen." Azer Karaca'nın kolundan tutup kalkması için sertçe çekti.
"Ne yapıyorsun be?"
"Duş almana yardım edicem hadi"
"Hayır"
"Kızım manyak mısın havale mi geçirmek istiyosun." Azer Karaca'nın kalkamayacağını anladığında kucağına alıp banyoya götürdü. Klozetin kapağını kapattıktan sonra Karacayı oturtup küvete su doldurmaya başladı. Küvet dolduktan sonra tekrar kucağına alıp suya bıraktı kızı.
"Ben üşüyorum diyorum sen beni buz gibi suya sokuyorsun. Manyak mısın be adam "
"Ateşin düşsün diye uğraşıyorum Karaca. Debelenme beni de ıslattın."
"Yeter artık çıkart beni "
"Biraz daha dur"
"Çok üşüyorum daha çok hasta edeceksin beni" Azer kızın sözünü dinlememiş biraz daha bekletmişti kızı suda.
"Bak şimdi ben arkamı dönüyorum sende üstündekileri çıkar bornozunu giy. Tamam mı?" Azer bornozu Karacaya uzattıktan sonra arkasını dönüp beklemeye başlamıştı.
"Giyindim. Dönebilirsin" birlikte odaya girdiklerinde Azer kızı yatağın üstüne oturtmuş dolabına ilerlemişti. Giyinmesi için ince bir tişört ve eşofman altı çıkardıktan sonra yatağa bıraktı.
"Sen giyin. Ben sana çorba yapıp getireyim"
"Birde zehirlenmek istemiyorum."
"Bakalım içince de böyle konuşabilecek misin?" Azer odadan çıktıktan sonra hemen mutfağa indi. Önceden tek kaldığı için yemek yapmayı biliyordu. Buzluğu açtıktan sonra annesinin şişeye koyduğu tavuk suyunu çıkardı. Isıtıcının içine su koyduktan sonra dolaptan şehriyeleri çıkarıp çorbayı yapmaya koyuldu.
Aradan geçen yarım saatin sonunda Azer çorbayı yapabilmişti. Mutfak dolaplarından 2 tane çıkarıp çorbaları koydu, tepsiye yerleştirdi. Yanına limonda kestikten sonra biraz ekmek koydu. Tepsiyi eline aldıktan sonra Karacanın odasına çıktı.
"Karaca müsait misin geliyorum" içeriden yine ses gelmeyince Azer tepsiyi yere bırakıp kapıyı açtı. Eğilip tepsiyi aldıktan sonra koltuğa bırakıp uyuyan kızın yanına gitti.
"Karaca uyan hadi çorba yaptım"
"Azer uykum var"
"Ya sen şu çorbayı iç ilacını içireyim uyursun yine"
"Senden kurtuluş yok mu?"
"Hayır" Karaca zorda olsa yataktan kalktığında ikiside odada bulunan koltuğa oturdular.