Okula girmeden bir sigara yakmak için okulun yakınında olan yıkık evin içine girdim. Burası çok eski bir evdi ve yıllar önce çökmüştü. Biz de arada gelir burda sigara içerdik.
Sırtımı duvara yasladım ve cebimdeki paketi çıkartıp içinden bir dal çıkarttım. Dudaklarıma yerleştirip çakmağımı da çıkarttım. Elimle çakmağa siper ederken yakmaya çalışıyordum ama yanmıyordu.
Yansan ölürsün zaten!"Yansana amına koduğumun çakmağı. "
Kendi kendime mırıldandığımda birinin ayak seslerini duydum. Yan odadan çıktı ve önümde dikildi. Burak'tı bu.
"Sen çakmağa mı küfür ettin?"
Yaptığım şeyin farkına vardığımda bakışlarımı kaçırdım. Ne yani herkes bir eşyasıyla konuşabilir, kızabilirdi.
Bakışlarımı ona yönelttiğimde montunun cebinden çakmağını çıkarttı ve uzattı. İtiraz etmeden elimi almak için uzattım. Alırken parmaklarım parmaklarına dokunmuştu. Parmak uçlarım karıncalanmaya başlarken hızlıca çektim elimi. Çakmak tek seferde yanınca sigaramı yaktım ve bir nefes çektim içime.
Elimde sabitlediğim sigarayı tutarken çakmağı uzattım. Burak'ta kendi cebinden bir sigara çıkarmış ve uzattığım çakmağı alıp sigarasını yakmıştı. Ardından çakmağa dikkatlice baktı ve hafifçe okşadı.
"Teşekkür ederim çakmağım. Yandığın için. "
Alayla bana baktığında kaşlarını çattım. Dalga geçiyordu benimle. Dalga geçiyordu ama dudakları kıvrılmıyordu bile. Neden?
"Dalga geçme."
Elinde tuttuğu sigarayı dudaklarına götürdü ve bir nefes daha çekti içine. Çöken yanakları ile oldukça... nefes kesici görünüyordu.
Keşke biraz daha konuşabilseydik. Ara sıra çokta nadir olsa konuşurduk. Aynı sınıfta olduğumuzdan ve arkasında oturduğumdan konuşuyorduk işte.
Yüzüne baktığımda bana baktığını gördüm. Dikkatlice yüzüme bakıyordu. Bende gözlerimi kısarak gözlerine baktığımda o da aynı şekilde gözlerini kısmıştı. Yaptığı bu hareketle heyecanlarıken gözlerimi kaçırdım. Yanaklarım ısınırken ayakkabıları ile bakışıyordum.
Başımın üzerinde çok hafif bir şey hissettiğimde görebilmek için başımı kaldırdım. Burak saçlarıma bakıyordu. Elimi kaldırıp saçıma dokunacağım sırada elimi tuttu.
"Saçında kelebek var. Dur."
Hayır hayır bunu dememeliydi! Lanet olsun birazdan rezil olacaktım. Kendimi tutamazdım ki hayır!
Cümlesi biter bitmez hızla yaklaşmış ve yanağından öpmüştüm. Allah kahretsin rezillik! Hızla geri çekildim ve elimi yüzüme kapattım.
Gözlerimi açtığımda kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Kendimi hemen açıklamalıydım. Yoksa beni yanlış anlayacaktı!
"Bilerek olmadı! Yemin ederim ki bilerek olmadı! Benim o kelimeye tikim var istemsiz oluyor! O kelimeyi duyunca istemsiz öpüyorum karşımdakini! Yemin ederim ki bilerek olmadı! Özür dilerim, özür dilerim. "
Kaşlarını çatıp baktığında kafası karışmış gibiydi. Bu sikimsonik tikim tuhafına gitmişti elbette.
"Kelebek mi?"
Tekrar aynı kelimeyi söylediğinde hızla yanağına yaklaşmışken beni omuzlarımdan tuttu ve durdurdu. Lanet olsun rezillik!
"Söyleme şu kelimeyi söyleme. Rezillik ya rezillik! Özür dilerim gerçekten kusura bakma. Tik bu kendime engel olamıyorum. İstemsizce oluyor."
Dudakları hafif kıvrılmış olsa da hemen toparladı. Çok kısa bir andı. Hayal gördüğümü bile düşünebilirdim.
"Kimseye söyleme olur mu? Dalga geçerler kesin. Bir de abaza erkekler öğrenirse yanarım."
Anlayışla başını salladı ve omzumu tutan elleri beni serbest bıraktı. Hala utanıyordum. Nasıl yapabilmiştim böyle bir şeyi!
"Tamam söylemem."
"Teşekkür ederim."
Başını hafifçe öne eğip kaldırdı. Oldukça kibar bir insandı Burak. Keşke bir de neşeli ve gülümseyen olsaydı.
Yanımdan geçip gideceği sırada durdu ve çok hızlı bir şekilde yanağımı öpüp geri çekildi. Sanırım kalbimi hissetmiyordum! Yanağıma değen dudaklarını düşündükçe aklımı kaçıracak gibi oluyordum! Bu gerçekten olmuş muydu!
Gitmeden önce tek bir şey söyledi ve hızlıca yanımdan ayrıldı.
"Ödeştik."
Kalbim artık yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK |TEXTİNG| *tamamlandı*
Short StoryMelek: Ama bak vallahi yazık oldu bugün Melek: Çok güzeldim çünkü Burak: Kime göre? Melek: Gözü olan herkese göre bebeğim:) (Görüldü)