3.Bölüm Mızıkçı

137 71 4
                                    

Medya = Kayla ve Doruk

Alarm çaldığında ondan önce kalktığım için dans etmek istesem de yapamadım hızlıca kapatıp boy aynasına bakmaya geri döndüm güzel olduğumdan emindim acaba oda beni güzel bulmuş muydu ? Kendime kızdım tüm gece Cemle bunu konuşmuştuk kendine hakim ol Güneş demişti ya tamamen uzak dur ya da planını uygula kendime bunu hatırlattım
- Kendine hakim ol -
kendi kendime mırıldandıktan sonra gözüm arkamdaki şifonyere kaydı . Elime sardığı bandanası oradaydı elim istemsizce onu sardığı diğer elime gitti onun için önemli olmalıydı kız bandanasına benziyordu içimi kaplayan kıskançlıkla başımı sağa ve sola salladım ne yapıyordum ben elimi bıraktım çocuklaşma Güneş !
Farklı şeylerle ilgilenmeliydim . Okulumuzun belirli bir forması olmadığı için serbest giyinmiştim

Sadeydim oda öyleydi dün siyah pantolon ve siyaha yakın tonlarda tişört giymişti ayakkabıları da öyleydi bu kadar siyah çok boğucuydu ama ona yakışmıştı - Haydi güzellik kahvaltıya - beni düşüncelerimden kurtardığı için egehan abime minnettardım -...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sadeydim oda öyleydi dün siyah pantolon ve siyaha yakın tonlarda tişört giymişti ayakkabıları da öyleydi bu kadar siyah çok boğucuydu ama ona yakışmıştı
- Haydi güzellik kahvaltıya -
beni düşüncelerimden kurtardığı için egehan abime minnettardım
- Geliyorum -
Dün aldığım küçük çantaya cüzdanımı ve ablamın zorla verdiği anahtarı da attım kapıdan çıkıcakken bir an duraksadım aynada kendimle göz göze geldim ve kendimden gözlerimi kaçırarak şifonyerdeki bandanayı aldım çantama attım resmen kendimden kaçıyordum !
Merdivenlerden ikişer üçer inerek bağırdım
- Günaydın millet -
mutfağa hızlı bir giriş yapıp Esma Sultana öpücük verdim bu bir gelenekti kahvaltı masasına oturunca bugün iştahım olduğunu fark ettim . Hızla kahvaltılıklardan atıştırmaya başlayınca ablam  gözlerini dergisinden kaldırıp  bana dikti huzursuzca kıpırdandım yemek yerken izlenmekten hoşlanmıyordum gülümseyince gülümsedim ve bu sefer yavaşça yemeye geri döndüm . O sırada Egehan abim yeni uyandığı belli olan Egemen abimi omuzlarından ittirerek mutfağa soktu homurdanan abime gülmemek için dudaklarımı ısırdım . Egemen abim Egehan abimin ellerinden kurtulup sandalyeye oturdu kollarını masaya yaslayıp kafasını koydu . O da Doruk gibi siyahlara bürünmüştü kaşlarım çatıldı acilen Doruğu düşünmeyi bırakmalıydım . 
- Esma Hatun bana bir kahve yap ne olur -
duymak için kendimi zorlamam gerekti çünkü kolları ağzını kapatıyordu . Esma Sultan cevap vermek yerine mutfağı toplamaya devam etti yüksek ihtimalle geleneği gerçekleştirmediği için trip atıyordu . Cevap alamayan abim homurdana homurdana yerinden kalktı ve geleneği yerine getirdi . Esma Sultan da karşılık olarak
- İyi madem oturda yapayım sıpa -
dediğinde hepimiz kahkamızı salmıştık tabi Egemen abim hariç o şaşkınca Esma Sultana bakıyordu . Yarım saatin sonunda egemen abim kahvesini içmiş ve bizde kahvaltı yapmıştık . Ece erkenden kahvaltı yapamadığı için biraz daha uyuyordu . Onu geçerken çağıracaktık bahçedeki müştemilattan gerçi oraya müştemilat demek olmazdı bizim evin birkaç boy küçüğüydü iki kişiye fazlaydı zaten Esma Sultanda bizimle kalmak istese de Annem ve Babam rahat edemez diye ona orayı vermişti . Eceye seslendiğimde aceleyle evden çıktı
- Geldim şey çok mu beklettim -
gülümsedim egehan abim kolunu omzuma attı ve
- Yok be güzellik -
dedi . Ece anında kızarırken düşündüm acaba bende utanınca bu kadar kızarıyor muydum ?
Çalan korna sesi ile bahçeden çıktık Aras abi arabasına yaslanmış Cenk ve Arda da birbirini ittiriyordu anlaşılan sabaha hızlı başlamışlardı . Aras abi başıyla selam verip içeriye yöneldi ablamla tüm gün baş başa ah ne romantik
- Ulan bir daha o çorabın ağzımda uyanırsam o çorabı alır senin müsait olmayan yerine -
bizi fark eden Cenk Arda'ya ettiği tehdidi yarım bırakmış ve bize doğru gelmişti Ece'nin omzuna kolunu attı . Ece huzursuzca kıpırdandı Cenk ona o gözle bakmazdı o da biliyordu ama rahatsız olmadan edemiyordu .
- Günaydın gençler -
Cenk abimlerle erkekçe selamlaşırken bana sarılmıştı ve ona sarılmak bana çok iyi gelmişti
- Hadi ya daha Masalımı alıcaz bana böğrek yapmış lütfen sonra koklaşın -
Gözlerimi büyütüp Cenkten ayrıldım Egemen abim nefret ettiği her halinden belli olan çantasını Arda'ya fırlattı
- Kes ve taşı gevşek -
Arda söyleyene söylene çantayı ön tarafına taktı . Yolda Masal da bize katılmıştı arkadan gelerek Arda'ya börek yediriyordu . Okula yürüyerek gidiyorduk çünkü hava güzeldi ve tabi Cenk son tavladığı kızın bacaklarından daha rahat bahsediyordu Egehan abim kolu omzumda müzik dinliyordu ama bizi duyduğu kesindi çünkü Cenkin abartılı cümlelerine karşılık göz devirmeyi ihmal etmiyordu . Egemen abime baktığımda muhtemelen açılmıştı önden hızlı hızlı yürüyordu bir an onc ve kantine ulaşmak ister gibiydi . Ece de onun arkasından etrafa bakarak yürüyordu . Okula vardığımızda Cenk anında bir kız grubuna yönelince güldüm
- Sanırım satıldın -
kafamı kaldırınca Egehan abim kulaklıklarını çıkarmış bana gülümseyerek bakıyordu omuz silktim
- Belliydi her zamanki Cenk -
bahçeye girince Egemen abim hızla bize döndü
- Ben karnımı doyurmaya gidiyorum -
dedi Eceye baktığımda gergince kıpraştı abim arkasını dönmüş giderken seslendim
- Ece de birşey yemedi neden onuda almıyorsun yanına -
yine hızla bize döndü Eceye baktı Ece yere bakıyordu çünkü  kızarmıştı hatta normalden fazla kızarmıştı  neyseki abim öküzdü bunu fark edemezdi . Egemen abim kafasında birşeyleri tartar gibi yaptıktan sonra
- Pekâlâ Ece gel kahvaltı yapalım -
dedi. Ece'nin gözleri parlarken bana baktı gözleri teşekkür eder gibiydi . Egemen abim tekrar seslenince Ece telaşla onun arkasından koştu
- Egemenişkom bekle bende geliyorum sabahtan beri doğru düzgün bir lokma geçmedi boğazımdan -
Arda kantine doğru giderken egehan abimin kolunu sıktım anlamış olucak ki Ardayı ensesinden yakaladı . Arda yiyeceği yemeklerden koparıldığı için somurtmuştu Egehan abim onun tavrını umursamadan Masala doğru çevirdi . Arda yutkundu az önce yemek için ikinci plana attığı sevgilisi gözlerinden alev çıkarıyordu
- Sağol egehan bende bu -
sinirle Ardayı kolundan çekiştirdi söylemeyi de ihmal etmedi
- Demek doğru düzgün yemek yemedin sana yedirdiğim Börekler neydi yazıklar olsun -
Arda bir an durdu ve hayatının hatasını yaptı
- Ama o börekleri sen yapmadın ki hazırdı sen öyle güzel börek yapamazsın -
Masal gözlerini sinirle kapatıp açtığında Arda ile göz göze geldik başımı sen bittin der gibi salladım Masal Ardayı kolundan daha hızlı sürüklerken Arda çığlık atıyordu . Sonunda bahçedeki bir köşeye geçtiklerinde abime döndüm
- Sence yaşama şansı var mı ? -
Abim kısa bir süre düşündü
- Bu yaşa kadar yaşadıysa maalesef yine yaşar gibi -
güldüm ve sarıldım yanağıma öpücük kondurduğunda ayrılıp okula doğru ilerledim . Masal ve Ece ile aynı sınıftayım diğerleri üst sınıftaydılar . Abimler bir sınıfta Cenk ve Arda başka bir sınıftaydı kısaca hepimiz ayrılmıştık. Sınıfımı bulup Masalın önceden tembih ettiği cam kenarı en arkaya oturdum . Sınıf yeni yeni doluyordu birkaç kızlı erkekli grup bana bakıp aralarında konuşuyordu . Fark etmemiştim ama muhtemelen bahçede de durum aynıydı şu yeni kız muhabbetleri . Sıkıntıyla sıraya yaslanıp pencereden dışarı baktım . Gözlerim kesinlikle Doruğu aramıyordu ! Birkaç dakika sonra sınıfa hıçkırarak ağlayan Ece girdiğinde ayağa fırladım
- Ece -
Cevap vermek yerine yaşlı gözleri ile bana baktığında onu kolundan tutup sıraya oturttum . Mutlu olmalıydı ama ağlıyordu demek ki ya biri birşey demişti yada yapmıştı ve içimden bir ses bu abim diyordu.  Çantasından suyunu çıkardım ve biraz sakinleşmesi için yavaşça içirdim . Tüm sınıf bize bakıyordu
- Dönün önünüze -
ilk günden tüm sınıfa emir vermek ne kadar sağlıklıydı . Olan olmuştu ve işe yaramıştı üzerimizde ki bakışlar azaldığında Ece'nin saçlarını okşadım
- Neyin var Ece lütfen anlat bana -
Ece sanki tekrar hatırlamış gibi tekrar hıçkırdığında bu sefer omzuna dokundum
- O kız o kız onu öptü -
sona doğru sesi kısılmıştı kim kimi öpmüştü anlamadığımı fark edince gözlerini kaçırdı
- Sare e-egemeni öptü -
Sare .. Sare hafızamı yokladım ah tabi Egemen abimin peşindeki kuyruk az dayak yememişti eskiden benden ve ablamdan kuzeni vardı birde Ada o iyiydi eskiden Egehan abimle sevgiliydi ana ayrılmışlardı bize bir zararı yoktu . Birşey söylememi bekleyen Ece'nin gözlerine baktım
- Ah güzelim ben sana ne diyeyim ki şimdi  -
sarıldım beklemesede oda sarıldı . Masal sonunda Arda'dan ayrılmayı başarmış yanımıza gelmişti
- Neyin var Ece -
Ece tekrar ağlamaya başladığında ağzımı oynatarak sonra anlatırım dedim Masal ön sıramıza oturup arkasını döndü Ece'nin saçlarını okşadığında biraz daha sakindi . En azından sınıfa giren hocayla ayağa kalkabilmişti . Öğle arasına kadar Eceyi yalnız bırakmamıştım . Eceyle eskisi kadar samimi olmasak da samimiydik Masal ile de aynı durumdaydık . Öğle arasında Ece sınıfta kalmak isteyince zorlamadım . Yalnız kalmak iyi gelebilirdi . Çantama telefonumu almak için yöneldiğimde elime bandana geldi hızla bileğime sardım ve telefonumu cebime attım . Masalla kol kola girip yemekhanenin yolunu tuttuk . Yemekhanede Masal kolumdan çıkıp Arda'nın yanına doğru koşunca birkez daha satılmanın verdiği hüzünle sıraya geçtim . Sabahki kadar iştahım yoktu bu yüzden çok az çorba alıp bizimkilerin masasına  oturdum . Egehan abim yoktu yüksek ihtimalle sınıfta test çözüyordu diğerlerinin aksine o son sınıf olmayı önemsiyordu . Cenke baktığımda yan masadaki kız ile bakışıyordu . Egemen abim ise patateslerini gözleri katlediyordu . Sıkıntılı bir şekilde nefes aldığında çorbamdan içmeye başladım . Ona izlediğimi fark ettiğinde kafasını kaldırıp sinirli  gözlerini bana dikti ne var dercesine kaşlarımı oynattım .
- O nasıl -
Eceden bahsettiğini biliyordum
- Kim nasıl ? -
diye sordum ciddi olmaya dikkat ettim . Sıkıntıyla etrafına baktıktan sonra masaya doğru eğildi öküzlüğüne zarar gelsin istemiyordu aman bir duyulursa Egemen bir kızı merak etti iyi mi diye sordu mazallah neler olur
- Ece yani kantinde masada oturuyordu sonra -
dudaklarını birbirine bastırdı bir an düşündü ve devam etti bende ilk defa dinliyormuş gibi dinliyordum
- Sonrası önemli değil masaya döndüğümde orada yoktu etraftakilere sorduğumda ağlayarak çıktığını söylediler -
Bazı detayları atlasada Eceyi merak etmesi beni mutlu etmişti . Sevincimi belli etmemek için suyumdan bir yudum aldım .
- Biraz daha iyi -
Sıkıntıyla ellerini saçlarının arasından geçirince keyifle çorbamdan bir kaşık daha aldım .
- Neden ağlamış peki -
Omuz silktim fazlasını ona sormalıydı beni aşardı
- Kendin sor -
gözlerini büyütüp geriye çekilmişti gülmemek için kendimi sıktım
- Yok canım daha neler -
alaycı bir şekilde söylemeye çalışsa da sesindeki merak tınısını yakalamıştım
- Sınıfta -
diye mırıldandım.
- Ben doydum -
diyerek kalktığında arkasından gülümsedim . Yanına gidicekti emindim . Umarım Ece de utangaçlıgını biraz kırarsa bu iş olurdu . Çorbam bitince sıkıntıyla etrafıma baktım herkes kendi halindeydi sanırım biraz dolaşmalıydım . Kimse umursamadığı için söyleme gereği duymadan masadan kalktım Cenk bir an bana baksada tekrar konuştuğu kıza döndü . Yürümeye başladığımda içimde bir heyecan vardı .  Nedenini bilmiyordum ama vardı . Okulu resmen tavaf ettikten sonra spor salonuna girdim soyunma odalarının yanından geçerken basket topunun sesi geliyordu . Basket sahasına gelince durdum . Kalbimin ritmi hızlanmıştı Doruk tek başına top sektiriyordu beni göremediği için duvara yaslanıp onu izlemeye başladım neredeyse her attığın isabet ettiriyordu . Sonunda yorulup yere oturdu . Suyunu kafasına dikerken gözlerim hala üzerindeydi
- Gözünle yiyip durman bittiyse yanıma gelicek misin ? -
bana bakmadan söylesede şaşırmamıştım her zamanki Doruktu hissederdi insanların duyguları hariç kendimi toparlayıp yavaş adımlarla yanına ilerledim hevesli görünüp haklı çıkarmak istemiyordum . Sırtını duvara yaslamış ayaklarını uzatıyordu bende yanına bağdaş kurarak oturdum .
- Neden buradasın -
yine bana bakmamıştı omuz silkip
- Sen niye burdaysan bende o sebeple buradayım -
güldü gülüşü hayat veriyordu insana kafamı sağa sola sallarken bileğimi bir el tuttu nefesimi tuttum ve elin sahibine Doruğa baktım
- Bu bana ait ufaklık -
ne dediğini fark edene kadar bandanayı çoktan kolumdan çözüp almıştı . Bağırdım
- O artık benim -
beni umursamadan ayağa kalkınca bende kalktım
- Versene be -
kafasını sağa sola sallayarak güldü arkasını dönüp yürümeye başlayınca yerdeki basket topunu aldım ve ona doğru attım . Kafasını sıyırıp basket olunca sinirle ayağımı yere vurdum istesem tutturamazdım .
- Almak istiyorsan beni yenmen lazım -
sinirle tepinmemi yarıda kesip çatık kaşlarla ona baktım . Alt tarafı bir bandanaydı buna değer miydi ?

---------------------

Kesinlikle değerdi ki 3-2 yeniliyordum.  Kısa boyumu kullanarak 2 basket atabilmiştim . Bir basket daha atıp bana göz kırpınca sinirle saçımı çektim 5 te biticekti . Benden başlıyordu gülümseyerek bana doğru gelince topu arkama alıp ayağına bastım o ayağını tutup zıplarken ben çoktan basket atmıştım
- Ayağım ! kaç kilosun kızım sen -
demesini umursamadan sevincimi yaşadım ve ona dil çıkardım . Sıra ona geçmişti topu sektirerek üzerime doğru gelirken korkmuştum çünkü bakışları sanki sen bittin kızım diyordu . Yinede bende ona doğru koştum topu almak için hamle yaptığımda arkasına sakladı benim taktiğimdi bu tek fark onun boyu uzundu kafamı kaldırınca saçım çenesine sürtmüştü . Hızla kendimi çektiğimde ayaklarım birbirine dolandı düşmeyi beklerken bir kol belimi sarınca keşke düşseydim dedim . Gözlerini ayırmadan gözlerime bakıyordu şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım . Suratıma bir süre daha baktıktan sonra fısıldadı
- Bana birini sevdiğim birini hatırlatıyorsun ufaklık -
gözlerimi yeniden kırpıştırdım kimden bahsediyordu aklıma gelen isimle küçük dilimi yutacaktım . Ne olduğunu anlayamadan belimdeki kol çekildi topun yere düşme sesi gelirken bende yere düştüm . Bana doğru döndü
- Ben kazandım -
hile yapmıştı bende yapmıştım ama o fırsatçı duygusuz pislikti yanımda duran su şişesini ona doğru fırlattığımda bacağını sıyırmıştı . Sinirle yerde tepindim beni umursamadan bandanayı bileğine sardı . Ben hâlâ yerde oturuyordum önüme gelip elini uzatınca kafamı çevirdim
- Hadi ama söz bu sefer bırakmam -
bıraksa da fark etmezdi umrumda değildi omuz silkip elini tuttum beni kaldırınca yaramaz bir çocuk gibi suratıma bakıyordu
- Ben Doruk bu arada senin adın ne ? -
bu sefer tanışmak uzattığı elini tuttum . Sıra bendeydi
- Memnun oldum Doruk köpeğinin ısırması için özür mayetinde bu bende kalıcak -
hızla bileğindeki bandanami çektim ve başardım bandanam bendeydi evet o benimdi .
- Hey o benim -
derken ben çoktan sahanın diğer ucundaydım . Elindeki bandanayı ona doğru zaferle salladıktan sonra terleyen saçlarımı ittirip saçıma bağladım
- Bende Kayla bu arada -
cevabını beklemeden yürümeye başladım arkamdan seslendiğini duydum
- Ben sana mızıkçı diyeceğim Kayla-
görmesede omuz silktim bandana bendeydi mutluydum . Zil çaldığı için sınıfa yöneldim . Sınıfa girince Eceyide mutlu gördüm gülümsemem genişledi Egemen abimle konuşmuştu belliki . Ece'nin yanına oturunca Masal kafasını telefonundan kaldırıp bana döndü
- Neredeydin sen koskoca bir öğlen -
sesi meraklıdan çok endişeli gibiydi . Koskoca bir öğlen Doruklaydım . Tabiki ona böyle demek yerine
- Bir arkadaşımlaydım -
dedim pek inanmasa da hoca gelince önüne döndü . Sınıftakilerin konuşmasından anladığım kadarıyla bu meşhur Gülten hocaydı . 1.50 anca olan kadın saçlarını tepeden sımsıkı topuz yapmış yaşına uygun olmayan bir makyaj ve elbiseyle tahtaya birşeyler çiziyordu . Gülmemek için kafamı camdan tarafa çevirdim mutluydum hemde çok

Bir Küçük Güneş HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin