yirmi sekiz

107 15 15
                                    

Yorumlar ve voteler neden bu kadar az.
Lütfen okurken yorum da yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

💜💜💜

Koluma vuran münasebetsize bakmak için sıradan kafamı kaldırdım. Umarım bu güzel uykumdan beni uyandırmasına değecek bi şeydir. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm Hyunjin'nin yüzüyle kafamı tekrar sırama gömdüm. Şu an onunla kavga ederek teneffüsümü boşa harcayamazdım. Ama koluma vurmaya devam ediyordu. İlla kavga çıkarıcaktım sonra da müthiş karete hareketlerimle kolunu bacağını falan kırıcaktım sonra ben disipline oda hasteneye gidicekti bunu istiyordu anlaşılan. Neyseki hiç kavgacı bi kız değilim (!)
Kafamı sıradan kaldırarak
"Ne var ne istiyorsun yine."dedim

"Konuşmamız lazım."

"Seninle konuşacak ortak bi konumuz olduğunu sanmıyorum."

"Uzatmada arka bahçeye gel. Sana göstermem gereken önemli bi şey var. Sınıfta konuşamayız."

"Neden sınıfta konuşa mıyoruz?"

"Nayoung geliyor musun gelmiyor musun?"

"Gelmiyorum."

Bunu söylememden sonra söylenerek cebinden telefonunu çıkardı ve biraz karıştırdıktan sonra telefonu bana doğru tuttu.

"Al bak."

"Ne bu.."diyordum ki telefonda gördüğüm resim ile şoka uğradım ve öylece kala kaldım.
Telefonda Jeju adasında Jungkook'la benim öpüşürken çekilmiş bi fotoğrafımız vardı. Bu fotoğrafın bu salakta ne işi vardı ve kim nasıl çekmişti. Bu fotoğrafı başka bi gören olursa biterdik.

"Ne istiyorsun."

"Öğle arası arka bahçeye gel."

"Tamam."

O sırada içeri Bayan Kim girdi ve Hyunjin sınıfına gitti. Bu fotoğrafla ne yapmayı planlıyordu. Benden ne istiycekti çok merak ediyordum. Bir an önce ders bitsin ve dışarı çıkıyım istiyordum.

.....

Zilin çalmasıyla koşarak sınıftan çıktım ve arka bahçeye gittim. Hyunjin çoktan gelmiş bankta oturuyordu. Hızlı adımlarla yanına doğru yürüdüm ve karşına dikildim.

"Ne istiyorsun çabuk söyle."

"Oturda konuşalım."dedi ve tam ortasına oturduğu bankta yana doğru kaydı.
Ben de istemeye istemeye yanına oturdum.

"Uzatmaya gerek yok hemen mevzuya giricem."

"Bekliyorum."

"Eğer bu fotoğrafın sosyal medyada yayılmasını istemiyorsan Jungkook'tan ayrıl."

"Ne saçmalıyorsun sen. Jungkook'tan ayrılınca senin eline ne geçecek peki."

"Sen mutsuz olucaksın ve acı çekiceksin."

"İnsanlarının acı çekmesinden zevk mi alıyorsun? Nasıl bi psikopatsın sen ya."

"Hayır sadece senin acı çekmenden. Bunu bi intikam gibi düşün."

"Neyin intikamı bu."

"Senin ailen yüzünden benim ailem çok fazla acı çekti şimdi acı çekme sırası sizde."

"Şizofren falan mısın? Kafanda nasıl bi senaryo kurdun bilmiyorum ama Jungkook'tan ayrılmak gibi bi niyetim yok."

"Tamam o zaman bu fotoğrafları bütün dünya görür. Senin için pek bi şey değişmez ama Jungkook tam da kariyerinin zirvesindeyken bu fotoğrafla çok fazla kayıp yaşar bence."

"Bu fotoğrafları çektiğin ve bizim iznimiz olmadan sosyal medyada yaydığın için sana dava açabilirim."

"İstediğin kadar dava açabilirsin benim kaybedecek hiç bi şeyim yok ama senin çok fazla var gibi."dedi ve ayağa kalktı.
"Bence sen benim bu söylediklerimi iyice bi düşün sana bi kaç gün müddet veriyorum. Bu arada sakın kimseye bundan bahsetme olucakalara ben karışmam o zaman."dedikten sonra tam gidiyorduki ayağına çelme takmamla yüz üstü yere yapışması bi oldu. Kafasını yerden kaldırarak sinirli sinirli bana baktı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen. İlla fotoğrafları paylaşmamı mı istiyorsun."

"Bana bak dallama bu sefer sen kazandın dediğini yapıcam ama henüz benim ne yapabileceğimi bilmiyorsun."

Yerden kalktı ve üstündeki tozları silkeleyerek
"Tamam yaptığından emin olmalıyım ama hemen şimdi Jungkook'u ara."

"Yapıcam dedim ya illa şimdi mi olmak zorunda."

"Uzatmada ara işte Nayoung."

"Bu kadar şerefsiz olmak zorunda mısın?"dedim ve cebimden telefonu mu çıkarak Jungkook'u aradım. Ama telefonunu açmıyordu. Telefonunu açmamasına sevineceğim kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.

"Açmıyor."

"Mesaj at."

"Hayır."dedim ama Hyunjin telefonumu elimden kaptı ve
"O zaman ben atarım."dedi

"Saçmalamayı bırak da ver şu telefonumu."dememe rağmen vermiyordu. Almaya çalışıyordum ama beni itmesiyle dizlerimin üzerine doğru yere kapaklandım. Çok sinirlenmiştim ve kendimi şu an ağlamamak için zor tutuyordum. Tam yerden kalkarken çömeldi ve yüzlerimiz aynı hizaya geldiğinde
"Al ben attım."dedi ve telefonumu yanıma fırlattı. Daha sonrada arka bahçeden uzaklaşarak gitti.

Yerden kalmak istiyordum ama ayaklarım sanki kalkmama izin vermiyorlardı. Artık kendimi daha fazla tutamadım ve gözümden bi damla gözyaşı süzülerek yere düştü. Çok fazla mutlu olmamım bedelini hayat bana bu şekilde mi ödetiyordu.

Buraya doğru gelen çocukları görmemle hızla yerden kalktım ve üstümü başımı düzelttim ama dizim kanıyordu. Beni bu şekilde görmelerini istemiyordum o yüzden koşarak kaçtım ve kendimi tuvalete atarak kapıyı kilitledim. Şu an tek yapmak istediğim şey ağlamaktı. Her şeyin karşında güçlü durmayı başaran ben konu Jungkook olunca hiç bi şey yapamamıştım. Sanki elim ayağım bağlanmıştı.
Jungkook'tan ayrılmak istemiyordum ama zorundaydım. Jungkook işini çok seven ve aşık bir insan. Eğer benim yüzümden bu konuda acı çekerse kendimi hiç affetmem. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Böyle olmak zorunda mıydı sanki.





Üzücü bi bölüm olduğu için özür dilerim.

Hyunjin'ni de kötü çocuk yaptığım için özür dilerim. Aslında çok severim ama kimi yapacağımı bilemedim.

💜💜

I purple you //jjk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin