otuz altı

108 17 11
                                    


Yorumlara ve votelerinize ihtiyacım var.

İyi okumalar...

Bugün yine şirkete toplantı için gelmiştik. Bende onlara Bong Joon-ho ile tanıştığımı ve bana kartını verdiğini anlatmıştım. Bang PD de fikrimi beğenmiş ve karttaki numarayı arayıp konuşmamı söylemişti.

Numarayı  aradım ama asistanı açtı ve şirkete gelmem ve randevu alıp konuşmam gerektiğini söylemişti. Çok saçma bi şekilde telefondan randevu vermemişti. Ben randevular genellikle telefondan alınır diye biliyordum ama. Neyse hayatımda ne normaldi ki.

Şirkettin kapısından çıktım ve scooterıma doğru yöneldim. Ama kolumdan tutan kişi binmemi engelledi. Çok sıkılmıştım artık birilerinin beni kolumdan tutup çekiştirmesinden.

Arkamı döndüm ve
"Yine ne var!"diye bağırdım.

Karşımda gördüğüm insan Jungkook'tan başkası değildi tabiki.

"Ne bağırıyorsun be ben sana burda insanca bi şey sölüycektim."

"Konu sen olunca o biraz zor oluyor maalesef."

Tuttuğu kolumu bıraktı ve konuşmasına devam etti.
"Günlük laf sokma rutinin bittiyse konuya giriyorum."

"Bekliyorum merakla."

Yine saçma sapan ne diyecekti acaba. Hem bugün şirkete üyelerden hiç biri de gelmemişti. O ne diye buradaydı ki. Hiç mi işi gücü yoktu.

"Hava çok soğuk scooterla oraya gidene kadar donarsın. İstersen ben bırakıyım seni."dedi ve kollarını göğsünün üstünde birleştirerek konuşmaya devam etti.
"Bak dinleyince insanca şeyler de söyleyebiliyormuşum."diyerek yüzüne sahte bi gülümseme yerleştirdi.

Şu an yapmaya çalıştığı şeye gerçekten anlam veremiyordum ama hiç samimi gelmiyordu. Normalde bana karşı çok sinirli olup intikam falan almaya çalışması lazımdı. Yani dizilerde falan genellikle öyle olur. Ama burda dizi çekmiyoruz. Hatasını anlayıp özür falan mı dilemeye çalışıyordu yoksa. Ama bunun için gerçekten çok geçti. O kadar üzüldükten sonra hemen özrünü kabul edeceğimi sanıyorsa yanılıyordu.

"Donmam merak etme ben alışkınım."

"Kırk yılın başı bi iyilik yapıyorum. Israr etme de kabul et işte."

"Kabul edip sana sevap kazandırmak istemiyorum."

Alaycı bi şekilde gülmeye başladığında elimdeki kaskı savurarak karına vurdum. Ne zamandır bunu yapmak istiyordum. Keşke Jungkook'a şöyle sağlam bi dayak atsam da rahatlasam.

Karnını tutarak biraz sendeledi ama çabuk toparladı. Görüşmeyeli baya kendini geliştirmişti. Üzerine giydiği dar siyah boğazlı kazaktan daha iyi anlaşılıyordu bu.

"Psikopat mısın kızım sen? Ne diye vurdun şimdi."

"Kusura bakma ama sen bunu çoktan hak etmiştin."

"Ne demek hak ettim ya. Beni aldatan insan sensin ama dayağı ben mi hak ediyorum."

"Çok sıkıldım artık bu aldatma kelimesinden. Ben seni aldatmadım diyorum. Bi kere oturup beni dinleseydin anlardın ama bu saatten sonra sana anlatıcak hiç bir şeyim yok."dedim ve sinirli bi şekilde ellerimi saçlarımın arasından geçirdim.

Şaşırmış bi şekilde bana bakmaya başladı. Ne vardı bu kadar şaşıracak onu aldatmamıştım ve bunu dile getiriyordum. Bu cümleyi ona üç yıl önce beni terk edip giderken kurmam gerekiyordu ama şerefisiz benim konuşmama  bile izin vermemişti. Peki ya şimdi benden ne istiyordu bunları hatırlatarak daha çok canımın yanmasını mı?

I purple you //jjk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin