yirmi dokuz

107 16 16
                                    

Elimde olan bölümleri atmak istiyorum hep ama maalesef hepsini atamam.

Yorum yapamayı unutmayın.

İyi okumalar.

Jungkook: Nayoung
ne demek ayrılalım
Jungkook: şaka mı yapıyorsun
Jungkook: hiç komik
değil söylüyüm
Jungkook: nerdesin sen şu an
Jungkook: nerdeysen söyle
yanına gelicem
Jungkook: neden cevap
vermiyorsun
Jungkook: Nayoung sabahtan beridir
herkes seni arıyor neden telefonlarını
açmıyorsun
Jungkook: herkes seni çok
merak etti
Jungkook: Namjoon hyung çok
endişeli
Jungkook: lütfen açarmışım
telefonunu

Telefonuma bir kez daha baktıktan sonra kapatıp cebime koydum. Şu an ne yapıcağımı bilmez bi şekilde sokaklarda yürüyordum. Nereye gittiğimi bilmiyordum da. Havada iyice kararmıştı. İlk defa kendimi bu şekilde savunmasız ve acı içinde buluyordum. Filmlerde erkekler kendilerine sinirlenip gidip bi kavgaya karışıp ağzını burnunu kırdırırlar ya şu an tam olarak onu yapmak istiyordum.

"Seni bu şekilde görmek beni biraz üzdü ama birazcık çok değil."
Karşımda gördüğüm Hyunjin daha çok sinirlenmeme sebep olmuştu.

"Sen beni mi takip ediyorsun?"

"Yooo denk geldik diyelim. Şansa bak işte. Hatta daha fazla bu halde dolaşmana gönlüm el vermedi. Ben de Jungkook'u arayıp yerini söyledim. Birazdan gelir sevgilin."dedi ve yüzüne yine o alaycı gülümsemesini yerleştirdi.
Ama artık daha fazla dayanamadım ve yüzüne tane yumruk attım. Attığım yumrukla biraz sendeledi ve geriye doğru gitti.
Dudağı kanıyordu ama kimin umrundaydı.
Hiç bi şey olmamış gibi tekrar gülmeye başladı ve
"Elin ağırmış."dedi

"Nayoung." Duyduğum sesle hemen arkama döndüm ve bağıran kişiye baktım. Bu Jungkook'tu ve bize doğru yürüyordu.
Tam ben de ona doğru adım atmıştım ki Hyunjin kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çekerek dudağımdan öptü. Hemen ondan kurtularak ittim ve Jungkook'a doğru baktım. Sinirlenmiş ve şaşırmış bi şekilde bize doğru bakıyordu. Biraz daha bu şekilde baktıktan sonra arkasına döndü ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. İnanamıyorum şu an her şeyi yanlış anlıyordu ve ben de salak gibi hiç bi şey yapmıyordum. Daha fazla ardından bakmadım ve koşarak peşinden giderek kolundan tuttum ama hızla kolunu çekerek benden kurtuldu.

"Jungkook her şeyi çok yanlış anladın lütfen açıklamama izin ver."

"Neyi açıklıycaksın Nayoung benim demin gördüklerim gerçek değil miydi?."

"Gerçekti ama.."cümlemi tamamlama izin vermeden atladı.

"Ama ne Nayoung ama ne!."dedi bağırarak. O an gözümden yine bi damla yaş süzülerek yere düştü.

"Biliyor musun gerçekten beni sevdiğini sanmıştım. Kendi kendime ne kadar da şanslı bi insanım aşık olduğum kızda beni seviyor diyordum ama hepsi bi yalanmış meğerse. Şımarık bi kız çocuğusun sen sadece Nayoung bunca zaman benimle oyun mu oynadın benim canımı yakmayı başardın mutlu oldun mu şu an? Sabahtan beridir senin için ne kadar çok endişelendiğimden haberin var mı? Ama ayrılalım demenden anlamalıydım. Ne kadar da aptalmışım."

"Jungkook sen ne dediğinin farkında mısın?"

"Evet gayet farkındayım ama artık benimle oyun oynayamazsın. Sakın bi daha karşıma bile çıkma."dedi ve hızla arabasına binip gitti.
Konuşmama bile izin vermemişti. Olduğum yerde çömeldim ve kollarımı bacaklarıma dolayarak ağlamaya başladım.

"Çok ağır konuştu gerçekten. Hiç konuşmana da izin vermedi. Demek ki seni o kadar da çok sevmiyormuş."diyerek yanıma çömeldi Hyunjin

"İstediğin oldu mutlu musun artık?"

"Evet. Merak etme fotoğrafları silicem. İstediğimi aldım sonuçta."

"Naparsan yap. Artık o kadar da umrumda değil."

"Üzülme bu kadar ya atlatırsın sen de zamanla."

"Git artık."diye bağırdım. "Sana daha fazla katlanamıyorum."

"Tamam bağırmana gerek yok gidiyorum zaten. Sen de çok fazla burda oturma gece gece başına bi şey gelicek."

"Başıma bi şey gelmesi umrunda mı bu kadar?"

"Haklısın değil."dedi ve o da Jungkook gibi gitti.

Sokağın ortasında yapa yalnız bi şekilde kalmıştım şimdi. Bu kadarı da çok fazlaydı ben bunu hak etmiyordum. Tanrım biliyorum çok iyi bi insan sayılmam ama sencede bu kadarı fazla değil mi?

.....

Jungkook'un ağzından..

Nayoung'u başkasıyla öpüşürken görmek canımı o kadar yakmıştı ki Nayoung'un da canını yakmak için ağzıma geleni söylemiştim. Canını yakmak istememe rağmen onu bu şekilde üzgün görmem beni daha çok üzüyordu ve hala ona aşık olmam benim sinirimi daha çok bozuyordu. O kadar çok sinirlenmiştim ki arabama atlayıp Seul'den uzaklaşmak istedim o yüzden belki ailemin yanına gitmek bana iyi gelir diye düşündüm ve şu an arabayla Busan'a doğru gidiyordum. Artık Nayoung'un ve kimin ne yaptığı umurumda bile değildi. Bu kadar mutluyken bunu yapması gerekiyor muydu gerçekten? İkinci kez başıma böyle bi şey geliyordu ve kendimi aptal gibi hissediyordum. Başıma ilk defa böyle bi şey geldiğinde bi daha hiç bi kadına güvenmiycem diye kendime söz vermiştim ama Nayoung'a olan aşkım bu sözümün önüne geçmişti. Onu tanıdıktan sonra da her şeyin güzel olabileceğine inanmıştım ve şu an yine bi hayal kırıklığıyla baş başa kalmıştım. Namjoon huyung beni uyardığında onu dinlemeliydim. Nasıl onun gibi bi insanın kardeşi olabilirdi aklım almıyordu. Bu kadarını kaldıramıyordum artık.
Bunların hiç birini hak etmiyordum.


🥺
Özür dilerim.

Sizce Nayoung ve Jungkook'un durumu ne olucak?

I purple you //jjk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin