Gerçekler..

1.4K 48 13
                                    

Adliyeden çıkıp arabama doğru ilerledim.Sonradan aklıma evin adresini almadığım geldi ve Filiz'e ,artık hanım demiyorum, mesaj attım.

Kime: Başsavcı Filiz

Filizcim rahatsız ediyorum ama evin adresini almamışım da mümkünse bana adresi verebilir misin?

Eve girdiğimde telefonumun bildirim sesiyle mesajın geldiğini anladım ve çantamdan telefonumu alarak baktım.

Kimden: Başsavcı Filiz

Ahh tabiki canım ben sana hemen atıyorum..

Kısa bir teşekkür mesajı attıktan sonra koltuğa yattım direk.. Sonra her zaman yaptığım gibi düşünmeye başladım..

     Hayat ne garipti dün annemin nazlı kızıyken bugün Mardinde Hakim Buğu Varoldum.Nasıl dayanacaktım bu hasrete cidden bilmiyorum. Annemi,babamı, kardeşimi,teyzemgili,Merveyi ve Ayşegülü çok özleyecektim.. Aile çok ayrı bi kavram, seni büyütüyor yetiştiriyor hastalandığında yanında oluyor. Arkadaş çok farklı bi kavram seni bütün kusurlarınla, doğrularınla hiç bir kan bağı olmamasına rağmen kabul ediyor. Burada hem ailesiz hem de dostsuz kalmıştım.. Gözümden bir damla yaş aktı.Kendim istemiştim bu şehri.Pişman mıyım ? Şimdilik hayır ama zamanla pişman olacağım bunu biliyorum..Bunları düşünürken göz kapaklarım kapanmaya başladı ve kısa bir şekerlemeden zarar gelmez diyerek uyumaya başladım.

Uyandığımda saat 7yi geçiyordu. Hemen kıyafetlerimi çıkarıp yırtık bir pantalon ve salaş gömlek tişört karışımı kombini yapıp altınada topuklu ayakkabımı giydim.Belki bu yemek için fazla spordu ama zaten bütün gün daracık etek içinde bunalmıştım rahat olmam gerekti.Son olarak saçlarımın uçlarını da dalgalandırdım ve telefonumu alarak çıktım.Saate baktığımda sekizi geçiyordu.

  Arabaya binince navigasyondan en kısa pastaneyi bularak oraya sürmeye başladım.Evet ev faciasından sonra navigasyon almıştım.

  Pastahaneye gidince hemen tatlı ve kurupasta aldım.Sonra ise konağa doğru sürmeye başladım.Filiz mesajında " Yalnız canım ev değil büyük bir konak" diye belirtmişti.Ne fark eder ki sonuçta biz davetliyiz.

    Konağın önüne geldiğimde iki tane kapının önünde ve birer tanede köşelerde koruma olması dikkatimi çekmişti. Korumalardan biri

"Gelin ağam verin ben arabanızı garaja park ediyim" dediğinde şaşırmıştım. Ne gelin ağasıydı şimdi bu ? Önce Nejdet Ağadan bir planın yolunda olduğunu duyuyorum şimdi gelin ağa diye hitap ediliyorum. Cidden çok garip şeyler oluyor..

"Peki" diyerek anahtarı başı yerde ellerini birbirine bağlamış bekleyen korumaya verdim ve kapıyı açarak konağa girdim.

  Büyük bir avluya iki taraftan merdivenler uzanıyordu ve 3 katlıydı.Evi(!) incelerken hemen hemen benle yaşıt bir kız gelerek:

"Ay çok güzelsin cidden ya, dedem seni ay kusura bakma sizi yukarıda bekliyor" dedi.O kadar hızlı konuşuyordu ki içimi bir endişe kapladı.

"Dedeniz Nejdet Ağa mı ? " diye bir soru.yönelttim.Aynı anda başını sallayarak 1. kata çıkmaya başladık. Yemek masasında kimse yoktu.Neredeydi bu insanlar? Ben mi erken gelmiştim diye düşünürken Nejdet Ağa aklımı okumuş gibi

" Sen erken gelmedin sadece seni tek çağırsam kabul etmeyeceğini biliyordum ve küçük bir oyun oynadık Filizle sana" dedi. O an başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Ne diyordu bu ağa bozuntusu ?

   "Ben ağayım buralarda ben ne dersem o olur ve senin torunum Arel ile evlenmeni istiyorum" dediğinde artık kendimde ayakta duracak gücü bulamıyordum.Demekki korumalar bana bu yüzden gelin ağam dedi ve aşağıda ki kız bu yüzden beni neşeyle karşıladı.Nasıl bir oyunun içindeydim ben daha ilk günden.Kendimi hemen toplayarak:

"Siz mi karar veriyorsunuz benim yerime" dedim ve arkasından devam ettim "Bak bakalım bana ben senin öyle het dediğine boyun eğen 'Olur ağam, emret ağam' diyecek birine mi benziyorum? Bence bu kadar bakmayla bile eğer aptal değilseniz böyle bir zihniyete ve yapıya sahip olmadığımı anlamışsındır Nejdet Hancıoğlu" diye bağırdım. Tam bu sırada arkadan

"Neler oluyor? Dede Buğu olmaz dediğim halde Buğu neden burada ?" diye bir ses geldi. Yüzünü görmesemde Arel olduğunu anlamıştım. Tam bu sırada arkamda duran korumanın silahını belinden aldığım gibi Nejdet ağaya doğrulttum.O ise hiç istifini bozmadan "Oğul ben Buğu olacak diyorsam Buğu olacak"dedi ve devam etti "Ve sen Buğu, bu teklifi ailen için kabul etmelisin" dedi. Ailem ile ne alakası vardı.Benim ailemi nerden biliyordu.Bu adam nasıl bir adamdı böyle? Tam bu sırada telefonum çaldı ve arayan erkek kardeşim Yusuftu.

"Efendim ablacım"

"Abla biliyorum ilk günden seni de rahatsız ettim ama iki adam gelerek hem senin hem de benim tehlikede olduğumu söylerek gittiler"dedi.İşte o an dünya başıma yıkıldı ve telefon elimden büyük bir gürültüyle yere düşerek parçalara ayrıldı.Silahı zar zor elimde tutarken Nejdet Ağaya dönerek: "Sırf ailem için kabul ediyorum ama bunu size ödettirereğim Nejdet Hanıoğlu"dedim ve büyük bir ühışımla silahı yere fırlatarak Arel'in yüzüne dahi bakmadan kendimi dışarı attım ve koşmaya başladım.Koşarken unutuyordum her şeyi kısa bir süreliğinede olsa. Koştum koştum ve bir tepeye geldim. Olduğum yere çöktüm ve ağlamaya başladım.

    Çok güçlü sanırdım kendimi oysaki ne kadar da acizmişim ben öyle. Daha ilk günden başıma gelmeyen kalmamıştı.Ben annemgile nasıl derdim evleneceğimi ? Daha da zor bir soru ben aşık olmadığım ve tanımadığım biriyle sırf aileme zarar gelmesin diye nasıl evlenirdim? Hıçkıra hıçkıra ağlarken başım döndü ve oturduğum yerde dengemi kaybederek düştüm.

    Sabah uyandığımda bir odadaydım ve başımda müthiş bir ağrı vardı. Tam yataktan doğrulacakken çok tatlı bir bayan içeri girdi ve "Güzel kızım uyandın mı " dedi. Her ne kadar ' Gördüğünüz üzere uyandım' demek istesemde böyle bir tatlılığa diyemezdim ve gülümseyerek evet anlamında başımı salladım. Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Ayağa kalkacağım sırada heralde  açlıktan olacak  başım döndü ve sonrası karanlık...

Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım.Keyifli okumalar :)

BilinmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin