🌷3🌷

352 44 18
                                    


Ilık esen rüzgarla gülümsemesine engel olamamıştı. Bugün yeni bir haber için kullanacağı bilgileri destekleyen fotoğraf çekimi yapacaktı. İş yerine geçip hazırlıklarını tamamladı. Çok heyecanlıydı.

İçindeki heyecan gitgide büyürken arkadaşının sesiyle başını çevirdi. Fotoğraf çekmek en sevdiklerindendi.

"Sinefin, bugün nereleri gezeceksin?"

Meraklı arkadaşına gülümsemesini büyüterek cevap vermişti genç kız.

"Ormanlık alanlara gideceğim. Türkiye'nin verimli topraklara sahip olması haberde yer alıyor. Belirli alanları örneklendiririz diye düşünmüştüm. Böylelikle daha çok kişinin ilgisini çeker ve bununla birlikte bilinçlenilmesi için daha çok kişiye ulaşır haberimiz. Sence ne yapmalıyım?"

Genç kız düşüncelerini kahverengi küt saçlı arkadaşına söylerken onun onaylar bakışlarını görmüştü. Ama her zamanki gibi karşısındaki insanın fikrini sormakta geri durmamıştı. Düşüncelere önem verirdi. Farklı düşüncelerin ona farklı bir bakış açısı sunacağına inanır, aynı düşüncede de olsa onları dinlemeyi severdi. Çünkü eksikleri olabilirdi. Düşünemediği, kaçırdığı, yanlış fikre kapıldığı anları olabilirdi. Birlik olmak da bu değil miydi zaten. Eksiklerimizle birlikte bütün olmak...

"Çok iyi düşünmüşsün. Bunun yanında haberimizde bu alanlarda yaşayan canlılardan da bahsedebiliriz. Fotoğraf karesine bir karınca falan takılırsa çekmemezlik yapma..."

Arkadaşının muzur gülüşüne o da katılmıştı. Sevil, çok tatlı bir kızdı. Herkese yardımcı olmaya çalışırdı. Deli dolu bir kızdı. Arkadaşlar arasında  Caner kadar olmasa da konuşkandı. İçi dışı bir olması arkadaşında en sevdiği özellikti. Onu ayrı seviyordu. Aile sıcaklığı alıyordu onda. Arkadaşına göz kırpıp sırt çantasını sırtına taktığı sırada konuşmaya başladı Sinefin.

"Tamamdır tatlım. Kamerama takıldığında benden kaçmamasını ümit ederek çekeceğim."

İki arkadaş içten gülerek birbirleriyle vedalaştılar. Sinefin, beyaz saatine baktığında biraz geciktiğini fark etti. Yolu düşünerek bu düşünceye kapılmıştı. Saatine takılı kalmış hâlde adımlarını hızlandırdı. Ummadığı bir anda birisine çarpmıştı. İçindeki pişmanlıkla başını kaldırdığında gözlerini kocaman açtı.

"Sinefin Daxe..."

Müdürü karşısında duruyordu. Dikkatsiz olduğu için içten içe kendine kızarken müdürünün memnun hâliyle boğazını temizlemişti.

"Sizden özür dilerim. Biraz geciktim..."

Çok iyi bildiği Türkçesiyle konuşurken aklı bir an Çerkesçeye gitti. Türkçe kelimeler aklında dönüyordu. Genç kızın mahcup halini gören otoriter adam, gülümseyip konuştu. Sinefin'i daha fazla zor durumda bırakmak istememişti.

"Önemli değil Sinefin. Bir an önce gitsen iyi olur..."

Genç kız bir şey demeden başını sallamakla yetindi. Yoksa kafa karışıklığından hangi dil konuşacağını kestiremiyordu. İngilizce bile konuşabilirdi.

Müdürünün yanından ayrıldığında hemen arabasına doğru ilerledi. Arabasının kapısını aralarken kulağına dolan sesle duraksamıştı.

"Kolay gelsin Sinefin."

Caner, zor durumda olduğunu fark ettiği genç kızla duraksadı. Adımlarını genç kıza doğru ilerletirken en yakın arkadaşının sesiyle yanına döndü.

"Günaydın Caner..."

"Günaydın Emir..."

Başını çevirip genç kıza baktığında eski pozisyonda olduğunu gördü. Genç adam arkadaşının baktığı yöne baktığında kalp atışları hızlanmıştı. Genç kız alnını siliyordu. Bu hâle kaşlarını çatıp anlamak istercesine ona doğru adımlamaya başladı. Caner arkadaşının peşine düşmüştü. O da Sinefin'in bu hâline anlam verememişti.

SİNEFİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin