Cemre'den
Gözlerimi yoğun bir baş ağrısı ile aralamaya başladığımda gözbebeklerimi yoran ışıkla tekrar kapamak zorunda kalmıştım. Başıma kışın çatıların kenarında biriken buz kütleleri giriyormuş gibi hissediyordum. Betimlemene tükürem
Selam iç ses!
Tekrar gözlerimi aralamaya zorlayıp olduğum yerde oturur pozisyona geldim ve etrafı kontrol etmeye başladım.
Öncelikle nerede olduğumu kesinlikle bilmiyordum.
Bembeyaz ve bomboş bir odadaydım. Oda da iki adet kapı vardı birisinin lavabo olduğunu tahmin ediyordum. Diğeri ise çıkış kapısıydı muhtemelen. Küçük korkuluklu bir pencere ve üzerinde uzandığım yer minderinden başka bişey yoktu.
Pekâlâ biraz daha konfor beklerdim.
Oflayarak ayağa kalktığımda başımı ovalayarak lavaboya girdim. Burada da hemen kapının karşısında klozet ve yanında lavabo vardı. Ayna namına bişey yoktu. Sabunluk da duvara monteliydi.
Kısacası beni kaçıran kişiler intihar edeceğimi düşündüğü için odada kesici delici ve kırıcı bişey bırakmamışlardı.
Ve buranın camında da korkuluk vardı.
Şizofrenler!
Elimi yüzümü yıkayıp odaya girdijten sonra perdesi olmayan cama yaklaştım ve etrafa baktım. Yaklaşık 300 metre ötemizde bir ev vardı iki katlı onun haricinde bi ev gözükmğyordu arkasında kalmış olmalıydı çünkü bura çokta ıssız değildi. Bulunduğum evin bahçesine göz attım. 2. Kattaydım ama başka kat varmı bilmiyordum. Bahçede küçük iki gri kedi haricinde kimse yoktu.
Evet emlakcı gibi evin tanıtımını yaptığına göre artık kaçış planı vs mi yapsak? Yada düşmanımızı bekleriz elimiz kolumuz bağlı? Ha Cemre?
Haklı isyanını sunan iç sesimi bastırarak gidip yer minderine oturdum ve ne yapabileceğimi düşünmeye başladım.
Yaklaşık 10 dakika sonra aklıma bu odadan çıkmadıkca bişeyi çözemeyeceğim gelince bu sefer bu odadan çıkmak için plan kurmaya başladım.
Yapabileceğim birkaç seçenek vardı ancak en mantıklısını seçtim ve lise yıllarında aldığım oyunculuk eğitimi için babama şükranlarkmı sunup kapıya yaklaştım.
Sahne benimdi!
"İmdat! Kimse yokmu! Allah kahretsin!" Hızla kapıya vurmaya başladım. Bir yandan ağlamaklı bir ses de kullanıyordum ki telaşlansınlar. Kapıya ard arda tekmeler indirirken bağırmaya devam ettim.
"İmdaat!"
"Yiğiiiiit!"
"Kimse yokmu!" Sonunda kolidordan ses gelmişti. Hızla kapıya vurmaya ve yardım çığlıkları atmaya devam ettim. Sadece sesimi duyan biri içerde beni bir pitbulun parçaladığını düşünebilirdi.
"Sesler geliyor odadan. Cellata haber versek mi?" Bir kız sesiydi daha önce duymamıştım.
"Evde yok ki! Yiğite seslen çabuk!" Bu ses de baika bir kadına aitti. Ben kapıya vurmaya devam ederken kapının kilit yerinden ses gelince birkaç adım geri çekildim ve içeriye üç kişinin girmesine izin verdim. Siyah küt saçlı beyaz tenli kahve gözli hafif şişman bir kız önce girdi odaya. Ardından sarışın ve burnunda septumu olan bir kız girdi. En sonunda da Yiğit şerefsizi.
"Ne bağırıyorsun?" Bunu soran Yiğit idi. Sesinde kızgın tutmaya çalıştığı bir ton vardı ve alıştığım Yiğit ile alakası yoktu. Bunları boş verip ikinci plana geçtim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesim Ol
Novela Juvenil"Kız bu," dedi Yiğit genç adamın önüne bir zarf verirken. ilgisizce elindeki bira bardağını bir kenara bırakıp zarfı açtı. "Off bi içim su!" Mehmete ters bakışlarını gönderip fotoğrafları tek tek geçmeye başladı. "Oha lan gözlere bak!" "Mehmet sikti...