"Ağlama yoksa ikisini de gebertmek zorunda kalacağım" sessizce gülüp başımı salladıktan sonra göz yaşlarımı silip arkamı döndüm ve mutfağa girdim. Kızlar konuşmasını kesip bana bakınca yapmacık bir tebessüm gönderip yanlarına ilerledim. Tabakları hazırlamışlardı. Onlara yardım etmeye başlayıp tabakları tek tek içeriye götürmeye başladım. Sanırım onları duyduğumdan şüphelenmişlerdi ama bişey çaktırmayınca işlerine geri dönmüşlerdi.
Mutfaktan çıktığımda Denizin orada olmadığını gördüm. İçerideki masaya yemekleri yerleştirmeye başladım. Kızlar da taşımayı bitirmişlerdi. Hep birlikte sessizce yemekleri yemiştik.
"Benim 1 saatlik işim var Cemreyi yalnız bırakmayın." Dedi Deniz. Masadan kalkıp eğilerek saçlarıma öpücük kondurduktan sonra hızlı adımlarla salondan çıkmıştı. Onun bu ani öpücüklerine alışamıyordum ve alışmak da istemiyordum. Sahte olduğunu bildiğim için içim acıyordu.
Bakışlarımı gittiği yerden çevirip masadakilere tebessüm ettikten sonra yemeğime döndüm. 1.5 saat sonra yemekler yenmiş bulaşıklar toparlanmış salonda oturmuş muhabbet ediyorduk.
Daha doğrusu Mehmet adamlarla olan dövüşme tekniğimi bana 50. Defa anlattırıyordu.
"Kalk uygulamakı göster Cemre yengem" mehmetin eğlenceli sesine kısık bir kahkaha attıktan sonra ayağa kalktım. "Tmm mehmet sen arkamdaki adamsın tamam mı? Yiğit sen de önümdeki adamsın." Dedim.
"Abi saçmalamayın ya!" Cerenin bıkmış sesini umursamadan masadan sandalye getirip ortaya koydum ve üzerine oturdum.
"Sen karışma kara çalı!" Mehmet kavgacı teyzeler gibi atılınca dudağımı dişleyerek gülmemi bastırdım.
"Eğleniyoruz Ceren kasma." Dedim sahte bir tebessümle. "Şimdi mehmet sen arkamda dur. Yiğit sen de önümde ayağımdaki ipleri çözüyorsun tamam mı? Ama bakın gerçekten vurucam." Dedim uyarıcı bir tonla.
"Yenge biz kaçın kurasıyız bize vuramazsın." Dedi mehmet kendinden emin bir ses tonuyla.
"Hadi bakalım." Dedim yiğit önüme gelip bişeylerle uğraşırken sanki ayağımı çözüyormuş gibi yapıyordu ama vurmamı beklediğini biliyordum. Sabırla beklemeye başladığımda kafasını kaldırıp bana baktı.
"Hadi kız-" sözünü kesen suratına yediği tekmeydi. Yiğit geriye savrulurken Hızla arkamı dönüp mehmetin böbreğinin üzerine sert bi yumruk attım.
"Ah!" Mehmet iki büklüm olup sendekerken kahkaha atmaya başladım. "Noldu mehmet hani kaçın kurasıydın?"
"Sen anlattığını yapmadın ki yenge!" Dedi inleyerek. Ona gülmeye devam ederken kolundan tutup koltuğa oturttum.
"Abartma bıçaklamadım." Dedim eğlenerek. Bana göz kırptığında numara yaptığını anlamıştım. Bende gülerek doğrulduğumda salonun kapısına yaslanarak bizi izleyen Deniz ile karşılaştım. Gülümsemem şaşkınlığa dönerken içeri girip mehmetin kafasına vurdu bir tane.
"Kime kimi emanet ediyoruz anasını satayım." Mehmet kafasını ovalarken ben koltuğa oturmuştum. Yiğit bana dik dik bakıp yerine otururken homurdandı "beni niye kaldırmıyorsun!" Ona da kıkırdadım. Sanki omzumdan tonlarca yük kalkmış gibi herşeye gülesim geliyordu.
Deniz de gelip yanıma oturmuş kolunu omzuma atmıştı. Kelebeklerime ne zaman hakim olmayı öğrenecektim tahminen?
"Cellat ne yapacağız Oğuz'u?" Dedi Buse merakla. Deniz parmağını saçımın bir tutamına dolamış oynarken cevapladı Buse'yi.
"Hiçbir şey yapmayacağız Buse." Dedi. Buse kaşlarımı şaşkınlıkla çatarken Mehmet bile ciddileşerek ona bakmıştı.
"Neden abi?" Dedi yiğit isyan eden bi ses tonuyla. Bir süre Deniz'in konuşmasını bekledik ancak o konuşmaktan yana değil gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesim Ol
Roman pour Adolescents"Kız bu," dedi Yiğit genç adamın önüne bir zarf verirken. ilgisizce elindeki bira bardağını bir kenara bırakıp zarfı açtı. "Off bi içim su!" Mehmete ters bakışlarını gönderip fotoğrafları tek tek geçmeye başladı. "Oha lan gözlere bak!" "Mehmet sikti...