Hayatım boyunca kendimi 'Zeki' bir insan olarak tanımladım. Bunu ego olarak algılamayın lütfen. Nerede ne yapmam gerektiğini problemleri genelde çözebildiğime inanıyordum. Ama bu denklem beni zorlamıştı.
Yaklaşık 1 haftadır bu evdeydim ve bir arpa boyu yol alamamıştım çünkü daha beni evin bahçesine bile çıkarttırmıyorlardı. Geceleri kızlarla kalıyordum gündüzleri ise dibimde her zaman birisi duruyordu. Bana hâlâ güvenmiyorlardı.
Haklı değiller mi sence?
Doğru haklılar. Bende olsam bende düşman bildiğim kişinin kızına güvenmezdim. Zaten güvenlerine muhtaç olduğumdan da değildi bu sadece beni yalnız bırakmaları gerekiyordu kaçabilmem için.
Bugün gğnlerden pazardı ve pazar günleri bu evde anladığım kadarı ile birkaç kişi ile toparlanıp gülüp eğleniyorlar, parti veriyorlardı. Dün gece kızlar bana biraz anlatmıştı. Şimdi ise mutfakta akşam için hazırlık yapıyorduk. Yiğit ve mehmet abur cubur ve içecek almaya gitmişlerdi bizde meze hazırlıyorduk.
Kızlardan Buse ile aram iyi sayılırdı. Yani bana insancıl yaklaşıyordu ama Ceren'in benden nefret ettiğine emindim. Nedenini az çok tahmin edebiliyordum.
Cellat...
Aslında kıskanacağı hiçbirşey yapmamıştım sadece akşam yemeklerinde sofranın baş köşesine oturuyordu bende birkaç kez yanına denk düşmüştüm. Onun dışınde ne sohbet etmiştik ne başka bişey. Sanırım hoşlandığı in içgüdülerine engel olamıyordu.
"Kaç kişi gelecekler?" Diye sordum Buse'ye. Yoğurdun içine nane ve tuz dökmüş karıştırıyordu.
"Berke, Kürşat, Yaren ve Behzat." Demek 4 kişilerdi.
"Ne zamandan beri arkadaşsınız ki onlarla?" Diye sordum merakla. Ceren bana ters bir bakış atmıştı ama Buse tebessüm ederek sorumu cevaplamıştı.
"Lise sonda Berke ve Kürşat ile tanıştık. Yaren ve Merve ile de Üniversite de." Anladığımı belli edercesine kafamı sallarken içeriye elinde poşetlerle Yiğit ve Mehmet girdi. Yiğite ters bir bakış atıp Mehmetin elindeki poşeti alıp masaya bıraktığımda yanağımdan makas almıştı. Bu evde ki en samimi kişiydi Mehmet. Yemeğe çok fazla düşkündü ve ona istediği yemekleri hemen hazırladığım için beni seviyordu.
Yiğite ise hâlâ trip etıyordum ve bunu kaldıramadığını biliyordum. Aslında bir kaç gün sonra Yiğit ile samimi olmaya başlamışken aklıma bayılmadan önceki adam gelmişti. Yaşayıp yaşamadığını sormuştum.
Bana soğuk kanlı bir şekilde öldüğünü söylemişti.
Hatırladığım şeyle tekrar tüylerim diken diken olurken Ceren'in de Yiğitteki poşetleri masaya boşalttığını fark ettim. Aradan gördüğüm sevdiğim çikolataya ciğerci kedisi gibi bakarken diğerleri işine dönmüştü.
Almayı çok istiyordum ama alamazdım. Çekinirdim yani.
O sevdiğim çikolataya bir el uzandıktan sonra bakışlarım elin sahibine gitti. Yiğitti. "Sana aldım. Sevdiğini biliyorum"
"İstemez"
"Hadi ama Cemre. Ben bu işi yapıyorum. Bunun okulunu okudum ve özel şirketim var anlıyor musun? Ve ayrıca bunu yapan sadece ben değilim senin baban da birilerini öldürdü." Sinirle kaşlarımı çatıp kna döndüm.
"Sen ne saçmalıyorsun! Senin bu işi yapıyor olman kafana göre birini öldüreceğin anlamına gelmez bu bir! İkincisi babam asla öyle bişey yapmaz!" Sinirle güldü bir süre. Sonra birden ciddileşti ve bir adımda dibime girdi.
"Senin baban katil anladın mı? Benim ailemi öldürdü! Gözlerimin önünde!"
"Ne?" Şaşkınlıkla sorduğum sorudan hemen sonra gözlerim hızla dolarken aramıza Buse girip Yiğit'i itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesim Ol
Teen Fiction"Kız bu," dedi Yiğit genç adamın önüne bir zarf verirken. ilgisizce elindeki bira bardağını bir kenara bırakıp zarfı açtı. "Off bi içim su!" Mehmete ters bakışlarını gönderip fotoğrafları tek tek geçmeye başladı. "Oha lan gözlere bak!" "Mehmet sikti...