Dün akşam Yoongi'den benim için piyano çalmasını istememeliydim sanırım. O an hangi duygu ve düşünce ile çaldığını bilmiyordum fakat kötü bir ruh halinde olduğu apaçık belliydi. O an, gözünden süzülen bir damla yaş kalbimi fazlasıyla acıtmıştı. Neden bu kadar kötü hissetmiştim bilmiyordum fakat sanki kulağımda çığlıklar atıyorlardı.
O ağladıkça benim içimde fırtınalar koparken daha fazla ağlamamasını söyleyerek odaya yönlendirmiştim onu. Yanağında kuruyan göz yaşlarını baş parmağımla silmiş ve yatağına uzandırmıştım. Odadan ayrılacağım sırada ince, uzun parmaklarını bileğime dolamıştı. Bir şeyden korkuyormuş gibi sımsıkı tutuyordu. Alışık değildi sanırım yanlız uyumaya yada önceden yaşadığı anılarından mı korkuyordu? Aklımdan bir sürü şey geçerken o günkü gibi yanına uzanmıştım. Kısa sürede de uyuyakalmıştı.
Şimdi ise beraber kahvaltı yapmış, dans kursuna gitmek için hazırlanıyorduk. Kendi kıyafetlerimden vermiştim giymesi için. Neredeyse aynı boy ve kilodaydık. Bu yüzden sorun olmamıştı. Askılıkta asılı olan montumu kollarımdan geçirdim. Odadan çıkan bedene çevirdim gözlerimi. Pantolon yerine eşofman takımı vermiştim ve o gri eşofmanın içinde fazla güzel (?) duruyordu. Aklıma dolaşan sapıkça şeylerle düşüncelerimden kurtularak kapıyı açtım.
"Bir daha soruyorum, karakola gitmek istemediğinden emin misin?"
Israr ettiğim için bıkmış gibi bir ifade ile gözlerime baktığımda cevabı anlayarak susmayı tercih ettim. Eline kaskı tutuşturarak bacağımı motorun diğer tarafına attım ve onu bekledim. Tereddütle yüzüme bakmıştı, ardından arkama geçtiğinde evin bahçesinden uzaklaşmadan önce konuştum.
"Belime tutunabilirsin."
---
"Şimdi, herkes kendine bir partner seçsin. Yeni öğreteceğim dans hareketi öncekilerden farklı olacak."
Sözümün ardından öğrenciler birbirlerine bakarak kimi seçsem diye düşünüyorlardı muhtemelen. Bakışlarım Yoongi'ye döndüğünde yeri izlediğini görmüştüm. Ona baktığımı hisseder gibi bakışlarımız kesiştiğinde tüm samimiyetimle gülümsedim.
"Yoongi benim partnerim." Diyerek yeniden konuştuğumda hepsi onaylamış, ardından herkes kendine uygun bir eş bulmuştu. "Şimdi, dikkatle izleyin."
Yoongi'nin omuzlarından tutarak önümde, sırtı dönük bir şekilde durmasını sağladım. Çoğu kişiye göre küçük olan ellerimle belini kavrayarak biraz yaklaştım. Bedeninin kasıldığını hissedebiliyordum. Kesik kesik nefesler verdiğinde, kendi nefesimi istemsizce onun boynuna üflüyordum.
"Bay Park, belime dikkat edin olur mu?"
Diğerlerinin duymasını istemediğini belli edercesine kısık sesle konuşmuştu. Başımı hafifçe sallayarak baş parmağımı hafifçe bel boşluğunda gezdirdim.
"Hâlâ geçmedi mi morluk?" Başını olumsuz anlamda sallayarak yere dikti bakışlarını.
"Öyleyse bu akşam yine krem sürerim."
Yere eğdiği bakışları benimkileri bulduğunda fazla yakınlıktan dolayı nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Daha bir haftadır tanıdığım bu oğlanla, üstelik öğrencimle bu denli yakın olmak garip fakat bir o kadar da güzel hissettiriyordu.
"Bay Park?"
Kai'nin sesi ile kendime geldiğimde bizi izleyen diğer öğrencilere baktım. Kızlar belli etmeden gülmeye çalışıyordu fakat çoktan maskara olmuştum bile.
"Tamam tamam, gösteriyorum."
--
Fazla temas içeren bu dansta Yoongi'nin biraz gerildiğini hissetmiştim. Diğerlerini daha tanımadığı için çekinebileceğini düşünerek benimle eş olmasını istemiştim. Hareket ederken beline dikkat etmeye çalışmıştım. O anlar gözümün önüne geldikçe hem korkuyor hem sinirleniyordum. Daha fazla düşünmek istemediğim için bakışlarımı önümde dans hareketlerini yapmaya çalışan öğrencilere göz gezdirdim. Yoongi ise yanımda oturuyordu. Beli acıdığı için fazla yormak istememiştim. Daha sonra da gösterebilirdim ona. İçimde, sanki bu gece de benimle kalacakmış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i hear again | yoonmin
FanfictionYine duyuyordum. Her gece neden ağlardı ki bir insan? Onu bu kadar üzen kimdi?