O da beni gördüğünde şaşırmış olmalıydı. Bunu sonraya erteleyerek bağlı olan ellerine uzanmıştım. Hızlıca çözerek ayağa kalkmasını sağladım. "Hadi, çabuk gel gidelim." bileğinden tutup çekiştirdiğimde olduğu yerde durmuştu. "Bay Park, bunu yapmak zorunda değilsiniz. Beni bırakın ve hiçbir şey olmamış gibi gidin." Başımı olumsuz anlamda sallayarak daha çok çekiştirmiştim. Koşmaya başladığımda mecburen benimle gelmişti. Arkamda ki adamların seslerini duyduğumuzda adımlarımı daha da hızlandırmıştım. Motorun yanına geldiğimde "Çabuk bin şuna." Çaresizce bana bakıp yutkunmuştu. "Bay park" Sinirle bir nefes solumuştum. Neden ısrar ettiğimi bilmiyordum ama kimsenin kimseye böyle bir şey yapma zorunluluğu yoktu. "Bin" adamların sesleri yaklaştığında bu sefer ikiletmeden binmişti. bende aynı hızda bindiğimde ellerini sıkıca belime sarmıştı.
Motorla onlardan uzaklaştığımızda araba ile uzaktan takip etmişlerdi bir süre ama izimizi kaybettirmeyi başarabilmiştim. Nereye gideceğimi bilmiyordum, bu telaşla ona da soramamıştım. Bu yüzden kendi evime sürmüştüm. En azından bu gece burada kalabilirdi. Fazla korkmuş duruyordu, şuan belimi ne denli sıktığının farkında değildi. Orada iz kaldığına emindim fakat buna aldırış etmemiştim. Motoru evin önünde durdurduğumda sırtıma yasladığı başını kaldırmış ve etrafa bakınmıştı. İnmeden başımdaki kaskı çıkarmış ve arkamda ki öğrencime bakmıştım. "İyi misin?" sormam biraz saçmaydı, iyi olmadığı belliydi. "İyiyim Bay Park, burası neresi?"
"Benim evim. Şimdilik burada dur sonra evine bırakırım seni." belimdeki ellerinin yeni farkına varmış gibi anında çekmişti. "Gerek yok Bay Park, ben direkt eve gideyim." hiç duymamış gibi davranarak motordan inmiştim. Benim ardımdan o da inmiş, ne yapacağını bilemez gibi ellerini önünde birleştirmişti. Bu hali gülümsememe neden olurken sırtına vurdukları an gözümün önüne gelmişti. O an kalbimde büyük bir acı hissetmiştim, neden böyle olmuştu? Diye düşünürken gülümsemem solmuştu. "Yük gibi mi hissediyorsun? Eğer eve girmezsen polise gideceğiz. Kimse böyle bir şey yapamaz, öldüreceklerdi neredeyse." cevabıma karşılık sessiz kalmıştı. Bir şey demesini beklememiştim zaten.
Yarım saat önce eve girmiş ve üstlerimizi değiştirmiştik. Rahat etmesi için ona bir eşofman takımı vermiştim. Üstünü değiştirirken sırtına vurulan yerde ki morluğu görmüştüm istemsizce. İçim acırken krem sürebilirim diye düşünüyordum. Yoongi şuan oturma odasında oturuyor ve boş boş etrafa bakınıyordu. Bende ikimiz için kahve yapmıştım. Yanına da kurabiye koymuş ve yanına gelmiştim. Elimdekileri gördüğünde biraz şaşırmıştı. Önümüzdeki masaya koyarak hemen yanına oturmuştum. "Kahveni iç, sırtına krem süreceğim." bakışları beni bulduğunda gözlerinde takılı kalmıştım. Fazlasıyla duygu dola bakıyordu. Hem üzgün hem de mutlu gibiydi. "Bay Pa-"
"İtiraz etme artık Yoongi, belin kötü görünüyor." sadece başını sallamakla yetinmişti. Ardından tepsideki kahvesini almış ve yavaşça içmeye başlamıştı. Aynı şekilde bende kahvemi içiyor ve ona bakıyordum.
İkimizde tek kelime etmeden kahvelerimizi içmiştik. Bir süre ne diyeceğini bilmezmiş gibi salonu incelemişti. Bir cesaret gelmiş gibi dudaklarını araladığında ne diyeceğini merak etmiştim. "Teşekkür ederim Bay Park, siz gelmeseydiniz daha kötü olabilirdi. Gerçekten teşekkür ederim."
"Önemli değil, teşekkür etmene gerek yok. Şuan iyiysen bir sorun yok Yoongi. Bu bel ile dans da edemezsin istersen yarın gelmeyebilirsin."
Masanın üstüne koyduğum kremi elime alarak kapağını açmıştım. İşaret parmağıma biraz sıkmış ve bakışlarımı beni izleyen bedene çevirmiştim. "Tişörtünü biraz kaldır ve arkanı dön bakalım." dediğimi yaparak tişörtünü kaldırmış ve sırtını dönmüştü. Gördüğüm morluk yüzümü buruşturmama neden olmuştu. İşaret parmağımı morluğa değdirerek gezdirmeye başladığımda dişleri arasından tıslamıştı. Krem soğuk olmalıydı veya canı acımıştı. Yavaşça beline dağıttığımda elimi çekmiştim. "Bitti, indirebilirsin." Kremi kutusuna koymuş, tepsiyi de alarak mutfağa ilerlemiştim. Adım seslerini duyduğumda Yoongi'nin de peşimden geldiğini anlamıştım.
"Bay Park, eve gitmek isteyeceğim ama izin vermeyeceksiniz biliyorum. Sadece kapıları kilitleyelim olur mu? Bizi bulmalarını istemiyorum."
"Olur olur da, kim onlar?"
Sadece omuz silkmek ile yetinmiş ve onun için hazırladığım odaya ilerlemişti. Cevap vermek istemediği için zorlamamıştım bende. Dediği gibi kapıları iki kez kilitlemiş ve camları da kapatmıştım. Odama girmeden önce ilk onun odasına ilerlemiştim. Kapıyı çalarak girdiğimde yatakta öylece uzanarak tavana baktığını görmüştüm.
"Eğer korkuyorsan, aynı odada kalabiliriz."
Gözünden düşen yaş ile ağladığını görmüştüm. Derin bir nefes vererek odanın kapısını kapattım ve yanına ilerledim. Yatağın ucuna oturmuş, elimi saçlarına çıkartmıştım. Karşımda birisi ağladığında istemsizce üzülüyordum. İnsanların üzülmesi beni de etkiliyordu ve sarılma isteğimi arttırıyordu. Şuan Yoongi'ye sarılarak ağlamamasını söylemek istiyordum. Derin bir nefes alarak bakışlarımı yüzünde gezdirmiştim.
Kulağımda ki ses yükselmeye başlamıştı yine. Ağlıyordu ruh eşim, her gece ki gibi. Yoongi'yi mi dinleseydim, kulağımda ki sesi mi karar verememiştim.
"Bay Park, benimle uyur musunuz?" sorusuna karşılık başımı olumlu anlamda sallamıştım. Korktuğunu gözlerinden anlayabiliyordum. Fazla masum bir ifadesi vardı. Ayağa kalkarak odanın ışığını kapatmış ve tekrar yanına gelmiştim. Yavaşça uzanarak bedenimi onda doğru döndürdüm. Beklemediğim bir hareket ile elini belime sardığında biraz duraksamıştım. Ardından ona karşılık vererek kolumu bedenine sarmıştım.
Hiçbir öğrencimle bu kadar yakın olmamıştım, Yoongi'de bir günlük bile değildi fakat garip hissetmiştim. Daha tam tanımadığım biri ile sarılarak uyuyacaktım ama kötü biri olmadığına emindim. Herhangi bir insan onun yüzüne baktığında melek gibi olduğunu anlayabilirdi. Yoongi'nim ağlamasının kesilmesi ile birlikte kulağımda yankılanan seste susmuştu. Derin bir nefes vererek gözlerimi kapatmış ve uykuya dalmayı beklemiştim.
sonabaharyagmuru sundu.
。◕‿◕。İyi geceler dilerim. ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i hear again | yoonmin
FanficYine duyuyordum. Her gece neden ağlardı ki bir insan? Onu bu kadar üzen kimdi?