Dün gecenin etkisinde kaldığımı düşünerek gözlerimi birkaç kez açıp kapattım fakat hayır. Yoongi basbaya önümde yatıyor ve ismimi sayıklıyordu. Elimdeki poşetleri yere bırakarak yerde yatan bedenin yanına koştum.
"B-bay Park."
Yeniden ismimi sayıkladı. Cebimden evin anahtarını çıkararak kapıyı acele ile açtım. Ellerim titriyordu şuan nedenini bilmediğim bir şekilde. Eğer dün gitmeseydi, beraber polise giderdik. Şuan bu hâlde de olmazdı Yoongi. Bu sefer onun gitmesine izin vermezdim, polise kesinlikle gidecektik.
Bir çırpıda Yoongi'yi kucakladım, açtığım kapıdan içeri girdim. Salona girdiğimde bedenini yavaşça koltuğa uzandırdım. "Poşetleri alıp geliyorum."
Dışarıda bıraktığım poşetleri aldıktan sonra banyodan pansuman için eşya alarak Yoongi'nin yanına dönmüştüm. Şuan bir şey sormak istemiyordum. Biraz kendine geldiğinde konuşabilirdik.
Pamuğu kaşına hafif hafif bastırmama rağmen kısık sesle inliyordu. Gerçekten yavaş yapmaya çalışıyordum, acıyor muydu? Yeniden bastırdığımda bu sefer elimin ayarı kaçmıştı sanırım, fazla sert davranmıştım. "Ah, Bay Park. A-acıyor." üzgün çıkan sesi kötü hissetmemi sağlıyordu. "İki oldu bu, neden sürekli bu hâldesin?" bakışlarımız buluştuğunda ne diyeceğini bilemezmiş gibi yutkunmuştu. Kim bilir ne sebeple dövüyorlardı. Kendini de savunamıyordu ya da savunmuyordu. Elimdeki pamuğu bırakarak alnına düşen saç tutamlarını geriye ittirdim Yoongi'nin fakat kendini geri çekmişti. "Ne oldu?" benim de ona vurmamdan mı korkmuştu? Neden vurayım ki ona? "B-ben..." devam etmesini istercesine başımı salladım.
"Çok uzun aslında. Sonra anlatsam daha iyi olur Bay Park."
"Pekala, yarın karakola gideceğiz tamam mı? Sana böyle davnamazlar."
Gözlerini fal taşı gibi açmış bana bakıyordu. Korkmuş muydu? Başını hızlıca iki yana sallayarak dudaklarını araladı.
"Hayır Bay Park, unutalım gitsin lütfen. Karakola gitmek istemiyorum."
"Yoongi, unutulacak bir şey mi bu? İki gündür bu hâline şahit oluyorum. Neden böyle davranıyorlar? Nedenini söyle o zaman bana."
"Bay Park, aile meselesi ama başka bir zaman kesinlikle anlatacağım. Sadece polise gitmeyelim olur mu?"
Karşı koymayarak başımı olumlu anlamda salladım. Getirdiğim pansuman eşyalarını banyoya geri koymak için ayaklandım. Karnım açtı, Yoongi'nin de aç olduğunu düşünerek ikimize yemek hazırlarım diye düşündüm.
Yoongi
Bay Park pansumanı yaptıktan sonra içeri gitmişti. Geri gelmesini bekliyordum fakat mutfaktan burnuma kadar ulaşan yemek kokusu ile derin bir nefes aldım. Güzel kokuyordu. Bugün hiç yemek yememiştim ve şuan istemesem bile Bay Park'ın ısrarı ile yemek yiyeceğim için mutluydum. Burada boş boş oturmak yerine ona yardım edebilirdim. Koltuktan kalkarak mutfağa ilerledim. İçeri girmeden kapı ucundan Bay Park'ı izledim kısa bir süre. Sadece üç gündür tanımama rağmen sevmiştim çünkü bana yardım ediyordu. Dün, beni o adamlardan kurtaran oydu. Bugün de evine alan oydu. Başka birisi olsaydı kesinlikle hiç umursamazdı.
"Ah, Yoongi? Bir şey mi oldu?"
Bay Park'ın sesi ile düşüncelerimden uzaklaşıp yanına yaklaştım. Yüzümdeki sıcak tebessümü ona sunarak başımı hayır anlamında salladım. "Size yardım etmek için geldim."
"O zaman yumurtaları ortadan kesebilirsin. Ramen yapıyorum, seversin değil mi?"
Gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım. Bana bıçağın ve kesme tahtasının yerini gösterdiğinde tencerede ki iki yumurtayı çıkardım ve dikkatlice kestim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i hear again | yoonmin
FanficYine duyuyordum. Her gece neden ağlardı ki bir insan? Onu bu kadar üzen kimdi?