Doğum günüme harika bir kabustan uyanarak başlamıştım. Rüyam Alex'in kabusu gibi başlamıştı. Aynı orman aynı koridor aynı köprü ama tek fark Alex'i öldürdükten sonra beni kurtaran o tuhaf kötü çocuğun neredeyse beni yermişcesine öpmesiyle kabustan uyanıyordum. Harika kötü Selena'nın birde iğrenç kötü bir erkek arkadaşı vardı. Ama şuan merak etmem gereken şey benim sevgilimin nasıl olduğuydu. Çünkü odamda aramızda geçen o olaydan sonra onu hiç görmemiştim. Aslında ondan bugün de uzak durabilsem çok iyi olurdu ama pek başarabileceğimi zannetmiyordum. Zihnimde Alex'in sesini duymamla düşüncelerimden sıyrıldım.
"Günaydın uykucu" dedi Alex gülümsediğini hissedebiliyordum.
"Günaydın" dedim hala uykulu olduğumu gizlemeye çalışarak
"Dün geceki kabus uyutmadı mı?" dedi beni şaşırtarak.
"Evet de sen nereden biliyorsun?" dedim merakla
"Çünkü o benim de kabusumdu." dedi. Sanki çok normal birşey söylüyormuş gibi çok sakince konuşmuştu. "Bir de beyinlerimiz bağlı unuttun mu hani seçilmiş ve eşi" dedi.
"Ne yani artık her kabusumuzu ve duygularımızı görebilecek miyiz?" diye sordum. Ama cevap gelmedi. Sonra kapının arkasından cevap geldi.
"Hayır şuan için değil." diye bağırmıştı Alex kapının arkasından bende daha fazla dışarıdan bağırıp dikkat çekmemesi için gidip kapıyı açtım.
"Daha açık konuşmak ister misin?" dedim saçımı toplamaya çalışırken. Alex ise elinde bir paketle kapının önünde durmuş bana bakıp gülümsüyordu.
"Evet bende seni gördüğüme sevindim." dedi dalga geçercesine. Kapının önünden çekilerek içeri girmesini işaret ettim. İçeri girdi ve koltuğun önünde durdu. Elindeki paketi bana uzatmış o koyu lacivert gözlerinde heyecanla bana bakıyordu.
"Tekrar doğum günün kutlu olsun." dedi. Elinden paketi aldım.
"Teşekkür ederim hediye almana gerek yoktu." dedim. Paket küçük bir kutuydu ama güzelce kaplanmıştı. Yavaşça paketi yırtıp kutuyu açtım. Bu çok güzel küçük bir melek kolyesiydi. Bembeyaz küçük melek kanatlarını açmış adeta beni koruyor gibiydi.
"Sen her ne kadar kötü olacağından korksanda aslında bir melek kadar iyisin ve o kanatlarınla cadı halkını koruyacağına eminim." dedi tam gözlerimin içine bakarak. O an yine o elektrik akımıını hissetmiştim ama ona dokunmuyordum bile bu da demektir ki güçlerim gerçekten artıyordu. Kolyeyi ona uzatıp takması için arkamı döndüm. Kolyeyi taktığında temine deydiği yerin soğukluğu beni rahatlatmıştı. Arkamı dönüp Alex'e sarıldım.
"Teşekkür ederim. Bu çok güzel birşey." dedim ve gülümsedim o da bana çok tatlı bir biçimde gülümsüyordu. Bu uzun tatlı bakışmamış kapının çalmasıyla bir anda bozulmuştu.
"Merhaba Selena uyuyor musun?" diye kapının arkasından seslenen kişi Dylan'dı. Dylan'ın sesini duyunca Alex'in moralinin bozulduğu her halinden belliydi. Gidip kapıyı açtım. Dylan yine gamzelerini göstererek kocaman gülümsüyordu onu öyle görünce dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tuttum. Ama Dylan tam arkamda duran Alex'i görünce suratında ki gülümseme silinmeye başladı. Alex yanıma gelip
"Bende kahvaltıya gidecektim. Sonra görüşürüz Selena." dedi sonra Dylan'a döndü "Dylan." deyip odadan çıktı.
Dylan'ın suratında "neler oluyor?" ifadesi vardı.
"Doğum günümü kutlamak için uğramış." dedim o sormadan açıklayarak.
"Tamam." dedi eğilip beni öperken. Kapıyı arkasından kapatmıştı. Eğilerek beni öpüyordu. Dylan beni gittikçe daha istekli öpüyordu. Ve benim vücut ısım normal insan seviyesinin çok daha üstüne çıkıyordu. ellerim duvara değiyordu ve etrafının karardığını göz ucuyla görmüştüm. Hemen geri çekildim Dylan bir anda şaşırarak
"Ne oldu iyi misin?" diye sordu.
"Evet iyiyim sadece dersten önce Bayan Suzan'ı görmem gerektiğini hatırladım da sen gitsen iyi olur." deyip kibar bir şekilde Dylan'ı dışarı çıkarttım. O an duvardaki lekeyi görmüştüm. Duvarda iki elimin izinde yanık lekesi oluşmuştu. Harika artık erkek arkadaşımı öperken onu yakma şansım olduğunu öğrenmiş oldum.