"Peki şimdi ne olacak?" dedi Laura. Evet şimdi ne olacağını ben de bilmiyordum. Belki zamana bırakırdık. Belki de zaman da bize bırakırdı ve batırırdık. Başka bir enstitü var mıydı? Bilmiyorum. Sam ile öpüşmüştük mutlu olmam gerekirdi ve o an mutlu da olmuştum. O zaman neden şimdi boşluktaydım? Neden bellamy sürekli bana bakıyordu? Tanrım gerçekten deliriyor olmalıydım. Bir şeyler söylemeliydim lider bendim. Benden emir vermemi şimdi ne yapacağımızı söylememi bekliyorlardı lanet olası aşk hayatım için sonra endişelenebilirdim. "şimdi sığınak kurup ateş yakacağız ve ardından güzelce dinleneceğiz bugün yeterince yoğundu. Yarın bir çare bakacağız, anlaşıldı mı?" herkes başını sağa sola ve öne arkaya sallayınca harekete geçtim. "sam, laura, bellamy ve ben kuru odun toplayıp ateş için gereken birkaç ıvır zıvır toplayacağız. Millie ve alex. İşte orada durdum gözüm alex'e kaydı. Tanrı aşkına çocuk yaralıydı şimdi aklıma geldi. "laura a-a" demeden laura da fark etmiş olacaktı ki alex'e doğru koştu ve şifa vermeye başladı. Millie'nin neden konuşmadığını şimdi anlıyordum kız şoka girmişti. "aa tamam, pekala. Siz üçünüz alexle kalın ben sam ve bell odun toplayacağız." Millie bir hışımla ayağa kalktı. "gerçekten mi? Onca olaydan sonra çok rahat bir şekilde gidip odun mu toplayacaksınız! Zaten kimse anlamamıştı senin sam'le yiyişmen için uygun bir alan seçmek için bahane ürettiğine!" affaladım böyle bir şey yapmıyordum. Evet kesinlikle yapmıyordum geceyi rahat atlatmayı ısınmak ve kurtlardan korunmak içindi. "ne saçmalıyorsun millie? Isınmak için ateş şart ya hayvanlar gelirse?" hıh bakalım buna ne diyecekti çok bilmiş millie. "geri zekalı mısın justin? Götü donan varsa gidip odun toplayabilir. Ve aaa tabii doğru az önce süper güçlerimizle savaşan biz değildik ne de olsa birkaç koyunu halledemeyeceğiz ateş olmazsa ne yapardık." "fazla tepki göstermiyor musun millie" diye araya girdi laura. "hayır efendim benim kardeşim burada canıyla uğraşırken ben iki sevgilinin romantik bir şekilde odun toplamasını seyredemeyeceğim!" çok çok sinirlenmiştim. Onun kardeşini ben kurtarmıştım yahu bu neydi şimdi böyle? "her neyse öyle olsun ateş yok, yiyecek yok SADECE SÜPER GÜÇLER VAR!" diyerek noktayı koydum.
O gece ansızın uyandım laura kafasını omuzuma koymuş bende kafamı onun kafasına koymuştum. İçimde huzursuzluk vardı. Kin vardı. Nefret vardı. "Merhaba justin?" kimsin? "ah yapma ölüm iblisiyim. Ne istiyorsun? "Karşılığını almayı tabii ki de" karşılık mı ne karşılığı? Siktir. Sırf iyilik yaptınız diye bekaretimi alamazsın. Kesinlikle olmaz! "n-ne saçmalama ne bekaretinden bahsediyorsun? Biz senin vücudunu ele geçirmeye bize katılmanı istiyoruz." Ne dengesiz bir adamsın geçen ay beni öldürüp kendi benliğine katmayı istemiyor muydun? "uzun lafın kısası aynen öyle" yazık işte bu zor ne kadar güçlüyüm kendin gördün "o benim gücümle birleşmiş halindi seni öldürünce onun milyon kat gücünü elde edeceğim. O yüzden sen bana gelmezsen ben getirtirim." Birden bütün benliğimi kaybettim ruhum çekip alınmış gibiydi vücudumu ele geçiriyordu. Yine. Ama bu sefer ben izin vermeden tıpkı. Tıpkı bekaretimi kaybetmek gibi. "tanrı aşkına justin şu konuyu kapat iğrençsin!" aman tanrım beni rahat bırak! Bunlar son sözlerimdi sonrasını hatırlamıyorum.
BELLAMY
Sabah laura'nın çığlığıyla uyandım. "justin yok! Nehire de baktık ormanın çevresinede baktım yok!"
Uyku mahmurluğumla sesim pütürtülü çıkmıştı "hey. Laura rahatla genç adam gelir birazdan." Tabii bunu dediğime bin pişman oldum laura bana çok kötü bakmıştı. Sam de irkilerek uyanmıştı. Tanrım şu çocuktan nefret ediyorum. Justin'i hak etmiyor bile çok uyuşuk ve bilemiyorum kedi gibi çok sakin. Laura başını tekrardan bana çevirip yine ters ters bakmıştı. Tanrım bu kız düşünceleri de duyabiliyor muydu yoksa? "onu aramaya çıkmalıyız!" "gerek yok" dedi tanımadığım bir ses. Hemen sesin geldiği yöne doğru hızla çevirdim başımı. Yeni uyandığım için bir çıt etti ama bunu dert etmedim. Bu justin'di ama onun sesi değildi. Laura ona doğru koştu ama justin tiz bir çığlıkla onu savurdu. Laura sert bir darbeyle başını kütüğe çarptı. İşte o an onun justin olmadığı anladım. "KİMSİN SEN?" dedim bağırarak. "Ben ölüm iblisiyim arkadaşınız artık yaşamıyor dün geceki savaşta onu yendim! Bedeni artık benimdir! Ya bana katılın ya da ölün!" büyük bir kargaşa koptu sam bağırarak ellerinden gri dumanlar çıkarıyordu. Tanrım yine mi? İşte başlıyoruz... justin ona doğru pardon ölüm iblisi ona doğru koşmaya başladı. Duman görüş alanımı kısıtladı sam'i kurtarmaya çalışıyordum. Birden millie'nin portalını gördüm içine doğru hamle edip ölüm iblisini ellerimle çürütecektim. Sadece bir elimi sokabilsem yeterdi. Duman beni engelleyemedi elimi portaldan içeri soktum ve diğer portaldan çıktı. Ellerimle ölüm iblisinin yüzünü tuttum ve çürüttüm kafası elimde kaldı. İşte bu iş bu kadar basitti iblismiş "hücre arkadaşımı öldürürsen sonuçlarına işte böyle katlanırsın!" "neyin sonucu?" dedi kıs kıs gülerek. B- bu nasıl olur? Peki ya ben kimi çürüttüm? Duman yavaş yavaş dağılıyordu. Kimin öldürdüğüm ortaya çıkacaktı. Azıcık ileride sam'in kafası kopmuş bir şekilde yerde cansız yattığını gördüm. Ellerim ağzıma gitti "HAYIR" diye haykırdım. Laura ve alex de bir yandan "olamaz" diye bağırdılar. Millie yine şoka girmiş gibiydi. Laura nefret ve kin enerjini ölüm iblisinin karşısında durarak kullandı. İblis güldü. "ben iblisim hayatım zaten nefret, kin ve kaostan besleniyorum. Laura'yı tuttuğu gibi yine fırlattı. Kız bu sefer ya ölmüştü ya da bayılmıştı. Millie'ye doğru gidiyordu. "sıra sendeeeee hahaha" millie yerden yükselen bir portal açtı ve hemen başka bir yerden daha portal açıp iblisi içine hapsetti. Şimdi iblisin belden aşağısı başka bir yerde belden yukarısı başka bir yerdeydi. "kapatırsam ölürsün!" dedi hırçın bir sesle. İblis korkmuş görünüyordu. "sen de o cesaret yok haha" millie daha da sıktı. "tamam. Tamam. Bana katılmaya ne dersin sende potansiyel var bana katılırsan çok rahat edersin." "sana katılmak mı güldürme beni." Dedi millie. Millie bana baktı mesajı anlamıştım. İblisin yanına gittim ve tabii ki de belden aşağısına avucumun içine alıp çürütmeye başladım. Bağırıyordu acıdan ama umurumda bile değildi. Justini götürmüştü onu öldürmüştü. Alex uyandı ve o da diğer yarısına kafasına koşup elektrik vermeye başladı. Üçümüz bir yanda iblisin canına okuyorduk. Bizden aldıklarını düşününce daha da öfkeleniyorduk. Bizden liderimizi almıştı. Bizde onun canını alacaktık. Takımca. Millie daha da sıkarak portalı kapattı ve iblis parçalara ayrıldı. Onu haklamıştık ama hiçbirimiz dün ki kadar sevinçli değildik bunun bir bedeli olmuştu liderimiz gitmişti. justin gitmişti ama ona karşı duygularım gitmemişti. Onu seviyordum. Ona bunu söylemeyecek kadar çok seviyordum ve korkuyordum. O gün aklımdan çıkmıyordu hücreden çıkmak istiyordu çünkü sevgilisinin nerede olduğunu bilmiyordu özgürlüğünü değil sevgilisini düşünüyordu. İşte bu yüzden ben justini hak etmiyordum çünkü ben bugüne kadar anca kendimi düşünmüştüm. O benden çok farklıydı. Aniden gözlerimden gelen yaşı sildim. Ne için ağlıyordum bilmiyorum dışarıdan her zaman sert ve güçlü görünmüştüm. Ama içimde asla öyle değildim!
*
Justini hep öpmek istemiştim dudaklarından sertçe. Ama bugün isteklerimle beraber justini gömüyorduk. Luara ağlıyordu, millie bile ağlıyordu. Sam'i gömemedik çünkü onun gömülecek bir tarafı kalmamıştı çürüyüp toz olmuştu. Bundan sonra ne yapacaktık bilmiyorduk. Bunu düşünen yoktu şimdi elbette. Bu grup olacak mıydı? Lider kim olacaktı? Millie ve alex bu iş için çok yumuşak laura bir kişiyi kaybedince hemen yıkılıyordu. Lider ben olmalıydım onları toparlamalıydım. Bugünü yas ilan etmiştik belki, fakat yarın vahşi başlangıçlar yapacaktık. Ve benim liderliğim altında bir kişi bile ölmeyecekti bunun için ant içiyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETENEKLİ boyxboy
Science FictionHerkes de olmayan olağanüstü güçler! Bu güçlerin peşinde olan adamlar! Unutulmayacak aşklar, büyük ihanetler. Sevdiklerini korumak için bu yolda ölenler! Hepsi ve daha fazlası bu hikayede!