Bir portalın içinden geçmiştik dayak yemiş gibiydim. Kılımı kıpırdatacak hâlim yoktu. Portaldan geçer geçmez bir laboratuvara benzeyen bir yere geldik. Burası sığınaklarıydı galiba birkaç doktor tipli insanlar (bahse girerim doktor değiller) birkaç çocuğun üzerinde testler yapıyordu. Çocuklarda kelepçeliydi ama onların elleri öndeydi hallerinden de hiç memnun gibi durmuyorlardı. Yanımızda laura'yı da getirmişler ve telaşlarına bakılırsa ölmemişti. Buna sevinebilirdim katil olmadım derdim ama bunu söyleyemem çünkü o adamlardan 2 düzine öldürmüştüm fakat bitmemişlerdi.
Sanırım onlar piyon gibilerdi onlardan daha üstün bir yönetici vardı bir lider. Evet öyle olmalıydı bu adamlar bir laboratuvar kuracak akılda değillerdi, bu onlar için mümkün değildi emri başkasından aldığı gayet netti. Koridorda ilerliyorduk bizim gibi gençlerden bazıları kelepçesizdi ve rahat görünüyorlardı. Hislerimde yanılmıyorsan bu gençler o adamlara lazımdı ve itaat etmeleri açısından kelepçesizlerdi. Neden olmasındı neredeyse her şeyi çözüyordum ama bir odaya girdik. Sedye vardı oraya uzanmamı söyledi. Öyle itici ve tipsizdi ki yüzüne bok atsan yapışmazdı.
Dediğini yaptım sam'i de yan odaya aldılar burası gayet büyüktü. Birkaç dakika sonra odaya on beş yaşlarında bir kız çocuğu girdi, ne yapması gerektiğini biliyormuş gibi adamlara hiç soru sormaksızın yanımda bitti. Kelepçeli ellerini adama doğru uzatıp adnor abi kelepçelerim dedi. Adnor elindeki aletle kelepçeleri çıkarır çıkarmaz kız bileklerini ovaladı. Onun için üzülmüştüm sadece yardıma ihtiyaç biri olunca gücünü kullanması gerekince kelepçeleri çıkarıyorlardı belli ki. Bal saçlı bu tatlı kız koluma dokundu ve gözlerini kapattı. Sanırım o da Laura gibi şifacı olmalıydı yani bu da demek oluyor ki bu kız üçüncü grupta yani değeri pek bilinmeyen en azından Laura'nın anlattığı kadarıyla. Vücudumda hiç hissetmediğim şeyleri hissettim bu duygu inanılmazdı bir o kadar da çok tuhaftı. Yeniden doğmuşum gibi hissettim ve hemen canlandım. Kız gözlerini açtı ve ellerini kolumdan çekti ama bu bal saçlı kızın gözlerinde başka bir şey vardı o Laura gibi değildi bu bariz açıktı. O çok masumdu ve savunmasız bu yüzden böyle bir yere kapaklanmıştı kendini koruyamadığı için, benim içinde aksi söylenemez ama biz pusuya düşürülmüştük yoksa her halükarda tek atmıştım. Adnor kızı tekrardan kelepçeledi ve benle birlikte kapıya doğru ilerledik.
Ben bir hücreye gelmiştim beni tarayıp mahkum gibi fotoğraflarımı çektiler. Sonra kan örnekleri aldılar. Ağzımdan sıvı örnekleri de aldılar. Bu iğrenç bir şeydi ama o anda umurumda da değildi. "sam nerde, ona ne yaptınız?" örnekleri alan kadına sordum. "bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, bana soru sorulmasından hoşlanmam." Kadın hamileydi karnı burnundaydı. "o da bizim gibi mi?" karnına baktı. "hayır" sabrını sınıyormuşum gibi hissettim ama umurumda da değildi açıkçası "öyleyse üzüldüm şimdi kim bilir onun da üzerinde kaç tane test yaparlar" bu soru gözlerini bana dikmesine sebep olmuştu. "öyle bir şey olmayacak" pis bir sırıtış attım. "emin ellerde o zaman ne harika eminim böyle bir laboratuvar da doğarsa çok şey öğrenecek. BİZE EZİYET ETMEYİ!" benim için oluşturduğu dosyayı kenara fırlatıp hücreden çıkardı.
Şimdi bir hapishaneye gelmiştim. Burada bir sürü çocuk ve genç vardı hepsi de elektronik kelepçelerle avluda oturuyorlardı. Öyle kötücül tipler vardı ki bahse girerim kavga bile ediyorlardı kelepçeli elleriyle. Sonradan düşününce bunun pek de mümkün olmadığını anladım belki o kelepçeler bunu önlemek içindi. Kapı ardımdan kapanınca gördüm ki kapının arkasında kocaman "MUTANT 1A" yazıyordu. Bu da ne demekti şimdi.
Avluya doğru yürüdüm herkesin gözü üstümdeydi girişte durdum bana bakan yüzleri incelemeye başladım neredeyse herkesi inceledim çünkü herkes bana bakıyordu. Burada yaklaşık otuz beş kişi vardı. Çoğu kişi şimdi tekrar eski hallerine geri dönmüşlerdi kimisi arkadaşıyla konuşuyor, biri tek başına volta atıyor ve birkaç kişi gruplar halinde oturuyordu. Volta atan kişinin yanına gittim. "hey merhaba burası neresi?" arkasından bir gruba bakıp bir şey demeden yürüyüp gitti. Tehlikeli görünen grubun yanına gittim aynı soruyu onlara soracaktım tipleri çok ilginçti rock görüntüleri vardı. Bir kız saçlarını kazıtmış, bir oğlan büyük küpeler takmış ve saçını turuncuya boyamıştı. Diğer dört kişi ise sıradandı iki kız iki oğlan daha vardı. Ama ortalarında oturan hafif yapılı, kaslı ve dudağına taktığı piercing'i ile çekici ama belalı görünen bir tip vardı. "hey merhaba adım justin. Burası neresi?" rock görünümlü kız ağzını açmıştı ki piercing'li çocuk elini ona doğru kaldırıp susmasını işaret etti. Ayağa kalkıp bana doğru yürüdü. "Ben bellamy ve burası da mutant hapishanesi bir sonraki sorunu sormadan cevaplayayım buradan çıkış yok!" dik dik bana bakıyordu ve bakışları deliciydi. Siyah kısa dalgalı saçlarını havaya diklemişti. Sessizliği bellamy bozdu "buranın lideri benim ben ne dersem o olur. Bana katılırsan rahat edersin aksi takdirde sonun onlar gibi olur" eliyle tek başına volta atan oğlanı yalnızca iki kişi takılıp sohbet eden kızı ve bir diğer başka grubu gösterdi. O grup ise çok daha cana yakın duruyordu ve bizi izliyorlardı. Kendimi tutamayıp sesli bir kahkaha attım. "çok affedersin hafif bir kriz geçirdim de buranın lideri sen misin hah peki bunun şeyden haberi var mı, burayı yöneten kişinin?" elini yumruk yapmıştı sanırım onu kızdırmıştım. Sinirine hakim oldu bana yumruk atmamıştı. Ona arkamı dönüp oradan uzaklaştım. İleride duvar gibi örülmüş tellerin önünde diz çöküp oturdum.
Az önce konuşan iki kız şimdi öpüşüyordu, şaşırmıştım daha önce bu kadar özgür eşcinseller görmemiştim. Biraz kıskanmıştım sam'le de aynı şeyi yapabilmenin hayalini binlerce kez düşünmüştüm. "SAM" tabii ya o neredeydi, neden hâlâ gelmemişti? Kalkıp kapıya fırladım. "hey açın kapıyı sam nerde, neden hâlâ gelmedi? Cevap verin!" kapı açılmıyordu ardından ses de gelmiyordu. Kapıdan beş metre kadar uzaklaşıp çığlığı bastım! Ani bir şok dalgası vücuduma yayıldı. Elektrik çarpıyordu acıdan kıvranıyordum. Yere yığıldım bu çok fazlaydı, yerde titriyordum. Ağzımdan ve burnumdan kan gelmeye başladı, elektrik durdu ama başım çok acıyordu. Etrafıma birkaç kişinin toplandığını bile fark etmemiştim bazı kahkahalar duydum bana acıyorlarmış gibi gülüyorlardı. Kendimi çaresiz hissettim. Acınası haldeydim buradan çıkış yoktu bunu fark edemeyecek kadar salak olmama gülmüşlerdi. Bu onlar için komikti çünkü her zaman gördükleri bir durum değildi. Kapı açıldı birkaç hemşir kılıklı adamlar beni kollarımdan tutup sürüklediler. O an da bir bakış gördüm bana farklı bakan bir bakış, bellamy bana bakıyordu şaşırmıştı neye şaşırdığını anlamadım. Benim bunu yapacak kadar aptal olmama mı şaşırmıştı yoksa gücüme, bir ölüm iblisi olmama mı şaşırmıştı. İşte bu milyon dolarlık bir soruydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETENEKLİ boyxboy
Научная фантастикаHerkes de olmayan olağanüstü güçler! Bu güçlerin peşinde olan adamlar! Unutulmayacak aşklar, büyük ihanetler. Sevdiklerini korumak için bu yolda ölenler! Hepsi ve daha fazlası bu hikayede!