Tekrardan mutant 1A "hapishanesine" doğru yola koyulmuştuk. Ona hapishane diyorum çünkü gerçekten öyleydi, ama kimse o iğrenç bataklığa hapishane demiyordu. Az ileride siyah parlak saçlı, önleri hafif yeşile boyanmış olan beyaz tenli bir kız belirdi. Hemen anladım bu Laura idi şaşkına dönmüştüm bu nasıl mümkün olabilir, yoğun bakımdan çıkmış mıydı? Önümde belirdi. Bana yumruk atacağını sanmıştım ya da ne bileyim beni öldüreceğini, ama bunların hiçbirini yapmadı önümde öylece dikildi. Tek diyebildiğim "Laura sen... iyileştin mi?" oldu. Benimle konuşmadı adamlara gitmesini beni kendinin götüreceğini söyledi. Adamlar oradan uzaklaştılar biz de Laura ile baş başa kaldık.
Sanırım beni yalnız başıma öldürecekti. İlerlemeye devam ettik ama gerilmeye başlamıştım. Korkuyordum, sinirleniyordum, öfkeleniyordum bunların hepsi laura'nın yanında olmaya başlamıştı. sonra fark ettim ki durum okuldaki ile aynıydı, tekrardan aynı duygulara kapılmıştım. Bunu yapan lauraydı tabii ya ondan başkası olamazdı. "kes şunu Laura beni öldüreceksen hemen şimdi öldür! Duygularımı yerle bir ederek beni öldüremezsin!" Laura bana bakıp güldü. "iyi dayandın" bu kız çok sinir bozucuydu. "beni öldürmeyecek misin, ya da ne bileyim yumruk falan?" Laura ciddi yüz ifademe bakıp bir kahkaha patlattı. Ne? Yaptığım onca şeyden sonra nasıl bu kadar gülebilirdi onu neredeyse öldürüyordum! "Laura hey, sen iyi misin?" Laura gülmeyi kesti. "seni öldürmeyeceğim justin. Evet az kalsın beni öldürüyordun ama iyileştim bunun için çok uğraştılar ben şifacı olduğum için vücudum kendini hızlı toparladı." Bir an zihnim lauradan uzaklaştı aklım sam'e gitti. O neredeydi, ne yapıyordu, yaşıyor muydu? "hey Laura bunun doğru olmadığını biliyorum ama senden bir iyilik istiyorum. Lütfen gerekirse canımı al ama lütfen beni thomas'a götür." Laura anlamsız bir ifadeyle tekrar başını bana döndürdü. "neden thomas'a gitmek istiyorsun, ve ne ara thomasla tanıştın?" bir iç çektim "Thomas az önce kaldığım odadaydı nedenini söyleyemem ama sam'i kurtarmak için tek şansım o tamam mı? Ne olursa olsun onu buradan çıkaracağım! Bunu ne sen ne de o aptal adamlar durdurabilir!" Laura durdu. "sakin ol justin. Sam'in kurtarılmaya ihtiyacı olduğunu nerden çıkardın? O eminim iyidir." Laura'nın boğazına yapıştım iki elimle. İki kelepçeli elimle... "çok vicdansızsın Laura sam seni çok severdi, seni görmek için okula erken gelirdi, seninle öğle yemeğinde masa da yan yana oturduğu için mutluydu. Bir dediğini iki etmedi sen ne dersen onu yaptı. Sen o adamları üzerimize salarken bile seni düşünüyordu Laura. Ama sen onu görmezden geldin onun zaaflarını kullandın. Okulda bu yüzden bana karşı soğuk davranıyordu çünkü onun enerjisini bana karşı negatife çevirdin bu yüzden senle daha çok ilgileniyordu!" Laura ağlamaya başladı, bu şaka mıydı Laura bizim Laura. Ciddi ciddi gözümün önümde göz yaşı döküyordu. Bu durumdan faydalanıp devam ettim. " tek istediğim onun benden hoşlanmasıydı bunu sen de çok iyi biliyorsun Laura. Hastane de kendin de söyledin, sadece arkadaş olmak istemediğimi sen de biliyordun ve bunu sesli olarak kelimelere ilk sen döktün! Ve şimdi lanet olsun onu göremiyorum bile, bunun suçlusu sensin Laura sensin!" bende ağlamaya başlamıştım kendimi tutamadım. Laura hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "justin b- ben çok üzgünüm. Bunu yapmak zorundaydım. Tanrım çok üzgünüm. Lütfen beni affet justin." Laura'nın boğazını bıraktım. O da eliyle göz yaşlarını sildi.
Mutant 1A kapısının önüne gelmiştik. Kapıyı açtı içeri girdim. "benden haber bekle justin." Dedi ve kapı ardımdan kapandı. Ama ben ağlamaya devam ediyordum. İki tane kız koşa koşa yanıma geldi, volta atan çocuk da gelmişti. Onlara sarıldım onlarda bana sarıldı ve beni açık alana taşıdılar. Ağlamam durduktan sonra thomas'ın sözleri aklıma geldi. 'içeride arkadaş edinsen iyi olur' etrafıma baktım. Başımda dikilen iki tane kız (bunları öpüşürken görmüştüm) ve bir de volta atan çocuk vardı. Sonradan gelen bir oğlan daha... onlara buradan çıkmam gerektiğini anlattım. Onlar imkansız bir şey söylemiştim gibi bana baktılar ve yüzleri ekşidi, bir planımın olup olmadığını sordular. Bende olmadığını söyledim ama düşünecektim. Bir plan oluşturmalıydım sadece zamana ihtiyacım vardı onlara da aynen böyle söyledim. "isminiz nedir?" volta atan çocuk "eric" dedi. "bende justin" kızlar ise "ben jessica ve ben de kate" başımı sallamakla yetindim. Boğazıma bir yumru oturmuştu soru sormakta zorlandım. "güçleriniz neler jessica, kate ve eric" jessica ayağa kalktı "pekala ben çok iyi duyabiliyorum ve bende" dedi kate. "hızlı koşabiliyorum." Eric üzülmüş gibiydi "ben... hayvanları çağırabiliyorum." Suratı asılmıştı ama bu müthiş bir şeydi. "peki ya sen, gerçi gördük ama anlam veremedim." Ben dedim konuşmaya başlayarak "ölüm iblisiyim" ağızları açılmıştı. "ölüm iblisinin kötü olduğunu duymuştum" nereden duyduğunu soracaktım ama sormadım. "bir efsanedir gördüğün gibi kötü biri değilim." Karşımda bakışlarını bana dikmiş olan bellamy'i gördüm. Yine o keskin gözlerini bana dikmişti. Ayağa kalkıp kendimi toparladım. kate'e lavabonun yerini sordum eliyle karşı duvardaki kapıyı gösterdi. "o kapıyı aç içeride uyuduğumuz odalar var dümdüz ilerle ve sağa dön orada bir kapı daha olacak orası erkeklerin lavabosu" bir dakika ne? "pekâlâ kate her şey tamam. Peki ya ellerim?" kate güldü "dert etme justin burayı sevmiyorum ama buradaki teknoloji harika inan bana ellerini kullanmana gerek bile kalmayacak." Jessica da ona katılarak güldü. Eric gülmüyordu bir tek. Kate'in dediğini yaptım ve tuvalete girdim. Klozetin orada robot eller eliyle pantolonumu indirdi. Ne, bu kadar detaylı düşünmeleri gerçekten gülmemi sağladı ben de işimi gördüm. Tuvaletin kapısında bellamy belirdi. Thomas ne demişti? 'bellamy ondan uzak dur' bellamy'e bakmadan kapıdan geçmeye çalıştım ama önüme geçti. Anlaşılan ondan uzak duramayacaktım. "çabuk arkadaş ediniyorsun bakıyorum" gözlerini gözlerime dikmişti "şey. Evet iyi insanlar" pislikçe sırıttı "anlıyorum öylelerdir. Eminim." Pislikçe sırıtmalardan nefret ediyordum. Bellamy'den nefret ediyordum. "neydi o öyle justin. Justin'di değil mi?" başımı evet dercesine salladım. "ah sabah ki aptallığımdan söz ediyorsun galiba arkadaşım için endişelenmiştim. Onu merak ediyordum o yüzden öyle bir sinir krizi geçirdim." Beni anlıyormuş gibi duruyordu. "Anlıyorum kız arkadaşını özlemiş olmalısın" bu sefer ben güldüm. "o... bir erkek" şaşırmış görünüyordu. "ah anlıyorum kusura bakma. Demek bir erkekti öyle mi?" tanrım bunu konuşmak istemiyordum bu çok can sıkıcıydı. "evet, şimdi izin verirsen biraz uyumak istiyorum." Bellamy geri çekildi ben de yataklarından birine geçip uyudum. Çok yorgundum göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı ve gözlerim yavaş yavaş kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETENEKLİ boyxboy
Научная фантастикаHerkes de olmayan olağanüstü güçler! Bu güçlerin peşinde olan adamlar! Unutulmayacak aşklar, büyük ihanetler. Sevdiklerini korumak için bu yolda ölenler! Hepsi ve daha fazlası bu hikayede!