Sen de mi buradaydın?

247 11 7
                                    

Alina'nın ağzından:
...kapalı duvarlar, kapısız odalar, camsız evler... Alina kızım uyan! Rüya görüyorsun!
Off ya yine mi böyle rüyalar? Sanki hiç uyanamayacakmış gibi... Hiç bitmeyecek mi bunlar ya?
Elbette bitecek kızım. Kendini üzme sakın, şimdi hadi kalk yataktan, yoksa yeni okuluna geç kalacaksın!
Yataktan kalktım. Tuvalet masamdaki aynada kendimi inceledim. O kadar kötü görünüyor muydum ya? Tuvalete koştum ve saçlarımı taradım. Eski okulumdaki arkadaşlarımdan bazıları makyaj falan yapıyorlardı. Çok saçma buluyorum onları. Saç taramak bana yetiyor. Düşünün bir, onu bile yapmaya üşenen biriyim:).
Orta uzunlukta sarı denebilecek saçlarım var, kesinlikle boya değil. Makyaj sevmeyen biri saçlarını boyar mı hiç?
Saat sekizi beş geçiyor... Bugün okulun ilk günü. Daha doğrusu benim için okulun ilk günü. Kasım ayındayız. İlk defa okul değiştiriyorum. Garip bir duygu ya da üzücü mü desem. Aslında güzel de olabilir, alışagelmiş bir şeyden arınmak... Her zaman tüm duyguları aynı anda yaşamayı nasıl başarıyorum, bilmiyorum. O değil de servis hala gelme... Şimdi geldi işte.
Servise bindiğimde korktuğum şey gerçekleşmedi (iç sesim içerde halay çekiyor:). Eski serviste okulumuzun popüler (kendilerine popi dedikleri doğrudur) kızları vardı ve bana hep laf atarlardı. Yok deve kadar boyum varmış da, annem beni çok sulamış da... Her zaman bu kadar kibar da değil ayrıca, düşünün okula ağlayarak gitmişliğim bile var.
Ben de ikinci sıranın cam kenarına oturdum. Yanıma da çantamı koydum, kimse oturmasın diye. Normalde insancıl biriyimdir ama belli mi olur popülergillerden biri gelir oturur falan... İstemez:)
Eski okulumdan taşındığımız için ayrıldım. Orada çok iyi arkadaşlarım vardı.
Telefonumu çıkarıp haritaya baktım, okula gelmemize yaklaşık yirmi dakika vardı. Sıkıntıdan patlıyordum (rahat battı herhalde). Çantamdan kulaklığımı çıkarıp müzik açtım (fifteen/ Taylor Swift:)). Şarkıya dalmışım, az daha sesli söyleyecektim. Hafif uyuklayarak yola devam ettim. Aniden durduk, kalkıp bir çevreme baktım okul mokul var mı diye. Yok ya. Birini alacağız herhalde.
Bu kız da neymiş ya kaç dakikadır bekliyoruz. Ağaç etti resmen. Yani ben bu kadar bekletsem ertesi gün bilerek sabahın altısında gelir, korna çalar çalar sonra beni uyandırıp kaçar servisçi amca (servisçi amcanın şoför olduğunu bilip, servisçi amca demek favorim:)).
Neyseki sonunda çıktı... Biri çıktı da bu mu emin olamıyorum resmen. Yok yok değil gibi ama buraya geliyor. Saçları boyalı popiler bunun yanında hiç yani. Hayatımda ilk kez sarı, pembe saçlı birini gördüm. Tarihi bir an...
Kız servise bindi ve "günaydın servisçi amca" dedi. Kız da benim kafadan:). Ben yanıma oturmasın diye çantama daha sıkı sarıldım. Ama kız çanta dinlemeyecek gibi yani. Niye benim yanıma otursun dimi? Servisin yarısından fazlası boş.
Böyle güzel hayaller kurarken karşımda boya kovasını gördüm.
-Çeksene çantanı arkadaşım koyacak başka yer mi yok?
-(inanamıyorum, böyle popiler benle konuşmazdı hayret!)(bir sus iç ses ya, bir de senle uğraşmayayım)ben çekerim çekmesine de başka oturacak yer mi yok arkadaşım yani.
-Senin yanını seçmişim daha ne istiyorsun?
Manyak mı ne ya! Beni seçmiş falan. Yok arkadaş böyle olacaksa ben seçilmiş olmak istemiyorum. Popilerin seçtiği insan olmak istemiyorum.
Kız yanıma oturunca onu incelemeye başladım. Dikkatimi çeken değişik bir tipi vardı, aslında iyi biri gibi görünüyordu.
-Kötü bir başlangıç yapmak istemezdim aslında, pardon.
-Kötü bir başlangıç mı çantan mı o zaman bir seçim yap yani.
-Neyse, ben Alina.
-Garip bir isimmiş, ben de Hilal.
-Kaçıncı sınıftasın?
-8 A şubesi.
-Tesadüfe bak ben de oradayım...
Başta Hilal'le çok iyi anlaşamasak da şimdi görmüştüm onun gerçek yüzünü. (Genelde gerçek yüz derken kötü tarafı anlaşılır ama siz Hilal'de böyle bir şeyi anlamayın.). Gerçekten arkadaş olunabilen bir tipti. Belki de "KANKA". Sandığım kadar popi değilmiş hatta hiç değilmiş. Onun da benim gibi popülerlerle sorunu varmış (bir ortak yön, iç ses kaydet bunu:)).
Hilal'i daha iyi tanıyınca çok çılgın biri olduğunu anladım. Zaten saçlarına bakınca demiştim bu kız normal değil diye de yine de bilgimi pekiştirdim. Hem ne demiş öğretmenler: bildiklerinizi pekiştirin. Ben de o sözü anlayacağım gibi anladım işte. Klasik Alina hareketi:)
Saçlarına "tarz" diyor, değişik bir tarzı var yani. Ona bunu o kadar çok sordum ki boyalı saçlara karşı bir alerjin mi falan dedi. Popilere karşı olandan işte:)
Sonunda okul göründü, kara göründü diye bağıran denizciler gibi bağırasım geldi. Hep derler ya insan konuşunca zaman çabuk geçer. Bende işlemez o laflar.
Yirmi dakika içinde yeni okulumda, benim sınıfımda kendime çılgın bir arkadaş edinmiştim. Telefonunu falan her şeyini aldım. Şimdi Hilal'le birlikte okula yürüyoruz. Merdivenlerden çıktık ve bayağı bir büyük olan kantinin yanından geçtik. İki kat çıktık, tabi ben öldüm çıkana kadar. Hilal'in zorlamalarıyla dayanıyorum. Azıcık yavaşla Hilal ya, acı yani dimi biraz. Ama yok minik atletimiz dinler mi hiç, geleceğin Usain Bolt'unun kız versiyonu.
Neyse oflaya poflaya çıktık (daha doğrusu ben çıktım, Hilal koştu). Uzun bir koridorda yürümeye başladık.
8F 8E... A en sonda mı ya! Bir de A ilk sınıftır. Nihayet A'ya da ulaştık. Sınıfın karşısında dalga odağı olmamak için paytak paytak yürümeyi kestim ve sınıfa girdik. Hilal rahat bir tavırla : naber gençlik? Dedi. Ön sırada oturan, cici mi cici görünen adeta ikiz gibi iki kız da : iyidir gençlik senden? Dedi. Sonra da güldüler, Hilal de güldü. Siz böyle mi iletişim kuruyorsunuz? Diye sordum. Üçünü de güldürmeyi başardım (yeah). Daha sonra hiç zaman kaybetmeden ikizlerin yanına gittim:
-Selam kızlar.
-Selam:)
-Ben Alina.
-Şeyma kardeşim Şeyda.
-Siz ikiz misiniz?
-Kardeşiz ama ikiz değiliz.
-Sen yeni geldin galiba.
-Evet, yeni geldim. Hilal'in arkadaşı mısınız siz?
-Yani, en iyi onunla anlaşıyoruz. Biraz çılgın biri değil mi?
-Evet, öyle.
-Görünüşe göre sen de onun gibi iyi birisin, seninle iyi anlaşacağız.
-Ben de sizinle:)
Onları bir kere daha güldürmeyi başarmıştım. Mutlu mutlu sıramın yanına döndüm. Zaten ikizlerin (hala ikiz diyorum) arkasında Hilal'le oturuyordum.
Sınıfın geneli boştu, birkaç kişi vardı. Orta sıranın önündeki iki ikiz gibi olan kız. Yanda oturan bir erkek, onun arkasında oturan bir kız daha. O sıranın en arkasında oturan gözlüklü erkek. Bir de cam kenarındaki sıranın en arkasında oturan kız. O kız (demin dediğim) dikkatimi çekti. Sınıfta o gürültünün içinde sessiz sessiz kitap okuyordu. Eski okulumda ben de aynı şekildeydim. Arkadaşlarım vardı dediysem niye yani, niye arkadaşlarım olmak zorunda? Kitap benim arkadaşım olamaz mı? Gayet de olur ve olmuştu da. Mecburiyetten okumuyordum elbette ama kim ister teneffüste ortada "sap" gibi kalmayı. Birkaç arkadaşım vardı elbette. Bilmiyorum, onlar da arkadaştan sayılır cinsten insanlar değildi sanırım.
Şimdi merak ediyorum, bu kız mecburiyetten mi okuyor yoksa istediğinden mi? Bunu anlamanın tek yolu var, onu da şimdi yapacağım:
(Kızın yanına gittim)
-Selam
-Merhaba
-Adım Alina, seninki?
-Nisan... Yeni mi geldin bu okula?
-Evet:)
-Bir şey merak ettim de...
-Sorabilirsin
-Niye kitap okuyorsun? Yani ben de kitap okumayı severim, hatta çok kitap okurum. Eski okulumda teneffüslerde ben de hep kitap okurdum. Herkesten uzak falan. İnsancıl biriyimdir sakın yanlış anlama. Ben sana bakıp bö...
-Ne demek istediğini anladım, ama bu seni ilgilendirmez hatta hiç ilgilendirmez.
O tatlı mı tatlı görünen kızdan o lafların çıkmasını ummazdım. Şu an Niall Longbottom'ı karşısında gören Voldemort'u yaşıyorum. Niall neymiş be!
Kız sorumu cevaplamayınca oradan ayrıldım. Ayrılmadan önce okuduğu kitaba baktım, Hüzünün Gözyaşları adlı kitabı okuyordu. Bir daha baktım kitaba. Bu kitabı annem okuyordu. İstediğimde yaşımın çok küçük olduğunu falan söylemişti, psikolojim bozulurmuşmuş.
-Şeyy, kitabına bakabilir miyim?
-Bakabilirsin de ne oldu?
-Bu kitap senin için biraz fazla değil mi?
-Bu da seni ilgilendirmez, ama sırf sorduğun için söylüyorum tam bana göre bir kitap.
Nisan'ın seni ilgilendirmezlerini çektikten sonra Hilal'in yanına gittim.
-Şu Nisan denen Kızın psikolojik bir rahatsızlığı falan mı var?
-O benden de gariptir takma onu.
-Saatli bomba gibi saati gelince patlıyor.
-Sen onu bunu bırak da şimdi gelen ana bombayı gör.
Bu bizim eski okulda benimle en çok dalga geçen kız değil mi? Allah'ım bittim ben. Gerçekten bittim. Ben de diyorum bu kız okuldan ayrıldı da rahatladım. Hem de buraya geliyor!
-Selam sırık nasılsın?
Hikayemizin ilk bölümüyle karşınızdayım. Lütfen görüşlerinizi bildirin ve oy kullanmayı unutmayın. Hikayenin ilk bölümlerinde yorum ve oy sınırı koymayacağım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIZLAR KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin