Sabah uyandığımda yanımda bir Poyraz ile karşılaşmamıştım. En son hatırladığıma göre Poyraz’ın evine gelmiştik, film izlemiştik ve sonra Poyraz dizlerimin üstünde hayvan gibi uyumuştu.
Etrafta Poyraz’ı ya da ondan kalan bir iz aradım, hem bu şekilde oturduğu evini de incelemiş olurdum. Poyraz’ı aramaya ilk kattan başladım. Salona, mutfağa, büyük yemek odasına ve boş bir odaya daha girmiştim ama hiçbirinde Poyraz’ı bulamamıştım. Oturduğu ev iki katlıydı, bir üst katı daha vardı. Üst kattı az çok ezberlemiştim. Oraya battaniye almak için 89 defa çıkmıştım. Poyraz’ı bulmak için gene çıkmak zorundaydım.
İkinci kata çıkan basamaklarda yavaş yavaş ilerliyordum. Bizim ev kadar büyük olmasa da buda büyük bir ev sayılırdı. Sanki önüme korku filmlerinde çıkan o korkunç karı çıkacakmış gibi hissediyordum. Evde tek bir hizmetçi bile yoktu, bizim evde adım başı bir hizmetçi vardı. Acaba ailesine ne olmuştu?
Aklımdaki sorular eşliğinde yavaş yavaş çıktığım merdivenlerin sonuna gelmiştim artık. Tek tek bütün odaları aramaya koyuldum. Yatak odası diye zaten bildiğim yere baktım ama hayır yoktu.
Daha sonra bütün odaları gezdim hiçbirisinde yoktu. Biri hariç o oda kilitliydi girememiştim, kapıyı baya zorlamama rağmen açılmamıştı. Poyraz’dan bir iz bulmuştum ama onunla da pek bulabileceğimi sanmıyorum, çünkü bir çift çorap ne zaman delil olmuştu ve iğrenç kokuyordu.
Miğdemden gelen sesle korkudan yavaş yavaş çıktığım o merdivenleri bu sefer hızlı hızlı inip az önce mutfak olduğunu öğrendiğim yere girdim. Acaba izinsiz kullansam kızarmıydı? Belki kızar diye düşündüğüm için bir bardak su içip mutfaktan çıktım.
Uyuduğum koltuğun üstüne oturdum. Belki yiyecek bir şeyler almaya gitmiştir dimi. Acaba dışarı falan mı çıktı. Ayaklarımı evin dış kapısına doğru hareket ettirdim. Ayağıma ayakkabıları geçirip telefonumu elime aldım. Aniden aklıma gelen telefonla arama fikrini gerçekleştirmek için elimdeki telefonun arama bölümüne Poyraz’ın numarasını tuşladım. Çaldı, çaldı, çaldı, çaldı ve telesekreterin sesi duyuldu. Yok aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyormuş ta yok sonra tekrar deneyinde falan filan. Evleri ormana çok yakındı, etrafta evler vardı ama camlarında gazete oldukları için kullanılmadığını anladım. Sanırım bu civarda bir tek Poyraz ve ailesi –henüz bir ailesi bile olduğundan tam emin değilim- oturuyordu. Poyraz’la çok uzun diyaloglu bir konuşma yaşamamıştık. Genellikle çoğu kavga oluyordu. Semih öleli yaklaşık iki ay olmuştu ama artık içimdeki sevgi o öldüğü gün ki gibi değildi. Yavaş yavaş yok oluyordu sanki. Yok olmasını istiyor muydum henüz onu bile bilmiyorum. Kendimi Poyraz’a öyle çok kaptırmıştım ki, Semih’in ölümünü neredeyse unutmuştum.
Şu an kendimi Yabancı’nın ilk bölümlerinde Ediz’den kaçan Doğa gibi hissediyorum. Çaresiz ve yapayalnız. İlerdeki bölümlerde beni koruyacak Ediz’im henüz yoktu. Poyraz’ı Ediz gibi düşünürsek vardı, ama kimse bir EDİZ ÇAĞIRAN olamazdı.
Ben bu şekilde düşünürken ormanda bayağı bir ilerlemiştim. Hatta o kadar ilerlemiştim ki nereden geldiğimi bile hatırlamıyorum. Ne diye Poyraz’ı aramaya çıkarsın ki. Annemin yabancılarla konuşma yada bilmediğin yerlere gitme gibi sözlerini aldırmayan birisiydim ama bundan sonra kesinlikle uyacaktım galiba. Cebimdeki telefon aklıma geldiğinde hemen çıkarıp ekrana baktım. Telefon çekmiyordu ama çeken bir yer bulabilirsem İrem’den yada Arda’dan yardım isteyebilirdim. Ormanda kurt yada çakal maceralarıyla uğraşmak istemiyordum. Sonra kurt adam felan olurum kim uğraşacak benimle, tamam çok fazla Teen Wolf izliyor olabilirim kızmayın. Kurt kadın felan olursam ilk işim Derek Hale’ye yavşamak olur o kesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMLE KAL
عاطفيةBenimle uyu Benimle uyan Bana sarıl Beni öp Benimle film izle Benimle gez Benimle gül Benimle mutlu ol BENİMLE KAL.