Az önce beni hırpalayan doktor şimdi yanıma gelip
“Maalesef hastanı kaybettik” dedi.
"Nasıl yani hastayı kaybettik şakamı yapıyorsunuz" hıçkırıklar arasında söylemiştim bu cümleyi. Zemini hissetmiyordum, gözlerim kararıyor başım dönüyordu ve karanlık.
Beni bırakmıştı beni bu acımasız adaletsiz dünyada tek başıma çaresizce bırakmıştı. Bu cümlelerden sonra doktorların telaşla başıma toplandığını hatırlıyorum.
Uyandığımda beyaz tavanla ve kolumdaki serumu çıkaran hemşireyle karşılaştım.
Hemşire "geçmiş olsun" diyip odadan çıktı. Gözlerimden istemsizce yaşlar süzülüyordu. Hayır ben onsuz ne yapardım o benim her şeyimdi, o sözünü tutmadı, ama gelse ben burdayım dese genede affederim.
Dışarı çıktığımda annesi, babası,arkadaşları herkes burdaydı, sanırım öğrenmişlerdi. Herkesin bakışları benim üzerime döndü. Annesi hemen üstüme atlayıp "nasıl oldu anlat" diye bağırdı ağlamaklı bir sesle .Onlara herşeyi anlattım, anlatırkende ağlıyordum tabi.
Gözüme bir an Semihin yakın arkadaşı Poyraz’a takıldı, o da bana bakıyordu, aslında şöyle yüzüne dikkatli bakınca yakışıklı çocuk, aslında sadece dikkatli bakınca değil 1 kilometre uzaktan bakıncada yakışıklı. Ne diyorum ben ya benim burada sevgilim ölmüş benim düşündüğüm şeylere bak.
Şu iğrenç hastane kokularından hep nefret etmişimdir. Boğazımı yakan kokuya dayanamayıp dışarı çıkmak için ayağı kalktım. Daralmıştım nefes almak istiyordum. Hastanenin cıkışına doğru yürümeye başladım, hastanenin önündeki banklardan birine oturdum hala ağlıyordum. Bir insanı sevdiğinin ölümü kadar yıkan bir şey varmı şu siktiğimin dünyasında. Yanıma birinin oturduğunu gördüm.Başımı kaldırmak istemiyordum ama merakıma yenik düşüp yanıma oturan kişiye baktım . Poyraz! . Şaşırmamıştım doğrusu sanki birşey söylemek istiyordu ama cesaret edemiyordu. En sonunda birşeyler söylemeye başladı "Bu hepimizi üzdü"dedi. Poyraz’ı dikkatlice baktığımda üzülmüş gibi durmuyordu.
"Evet" diye karşılık verdim en aciz çıkan sesimle. Bu ses bana bile tanıdık gelmiyordu.Sanki 2 hafta önceki Beste gitmiş yerine yıkılmış başka biri gelmişti.
"Onu çok seviyorum" dedim umutsuz sesimle . Ona doğru dönüp "onsuz nasıl yaşıycam, nasıl dayanıcam diye sordum" Poyraz ise cevap vermedi beni kollarının arasına alarak sıkıca sardı, ve böylece ağlamam dahada şiddetlendi. Ne zamandır bu pozisyonda durduğumuz hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
“Açmısın” diye sordu Poyraz. Aslında hiç yemek yiyesim yoktu yinede onu kırmamak için "bişeyler yiyebiliriz" dedim. İlerlemeye başladık gerçekten çok güçsüz hissediyodum kendimi ben bi cafeye felan gideriz sanarken bir eve geldik sanırım Poyraz'ın eviydi gerçekten evi çok güzeldi "niye buraya geldik" gibi klişe bi soru sormak yerine Poyrazı takip ettim mutfağa geldik yemek hazırlayacaktı galiba.
Aradan yarım saat filan geçti yemek yemek gerçekten bana iyi gelmişti hastaneden beri hiç bişey yememiştim. Bi dakika benim sevgilim ölmüş ve ben onun en yakın arkadaşının evinde bu şekilde duramazdım. Biri bizi uzaktan görse kesin sevgili sanardı. Ama Poyraz beni Semih’in ölümünün acısını biraz bile olsun azaltmak için çabalıyordu bunu biliyordum.
Poyraz yanıma gelip “Film izleyelim mi?” diye sorunca en azından kafa dağıtırım diye kabul ettim.
“Sen seç”
“Tamam”
En sonunda bir film seçtim "Kız Kardeşimin Hikayesi"adlı film bi kanser kızın hayatını anlatıyordu. Buraya geleli baya zaman geçmişti saat 22.30 civarlarındaydı ağlamaktan gözlerim şişmişti aynı zamanda uykumda gelmişti filmin bitmesine az kalmıştı bi an Poyraz bana yakınlaştı kolunu boynuma doladı tepki vermedim, aslında ne yapıyordu onu bile anlamış değildim.
Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Göz kapaklarımla verdiğm mücaleyi ben kaybettim zaten ne zaman kazandım ki?.
Sabah olduğunda ilk işim etrafa bakıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım. En son hatırladığım şey Poyraz’la izlediğimiz filmdi. Sağıma baktığımda bir Poyraz gördüm. Dikkatlice onu izlemeye başladım. Boyu uzundu ve kaslı bir vücudu vardı bu düşünceleri hemen sildim. Bunu yapmamam gerekirdi ondan hoşlanamazdım bile su içmek için mutfağa doğru gittim içeri geldiğimde uyanmıştı üzerini değiştiriyodu üstünde hiç bişey yoktu .Gözlerim istemsizce vücuduna bakmam için direniyordu ve başarıyordu da. Hemen gözlerimi yüzüne doğru çevirdim "günaydın" dedi yine o güzel ses tonuyla.
" Günaydın" diye karşılık verdim hiçbişey sorgulamadan zaten ne diyebilirdim ki "niye beni uyandırmadın" yada "neden beni başka yere götürmedin" mi diyecektim. Hiç bişey diyemezdim o yüzden sustum, benden önce onun konuya girmesini bekledim sanki iç sesimi dinliyormuş gibi düşünür düşünmez konuya geldi ama istediğim gibi değil dediği sadece "film nasıldı" gerçekten bumuydu yani tek düşündüğü bumuydu ama yinede dün hakkında konuya girdiği için bozuntuya vermedim sadece soğuk bir sesle "iyiydi" dedim. Hafiften gülümsedi gerçekten gülümsemesi bile güzeldi, bu çocuk insanmıydı.
"Bişey söylemem lazım" diyince boğazımda bir yumruk oluştu.Sanki evlimisin dese “evet” diyecekmişim gibi bir stres oluşturdu. Bunun Poyraz'la ilgisi yoktu aldığım haberler çoğunlukla kötü olduğundan dolayı birisi bana bişey söyleyebilirmiyim dediği zamanlar her zaman kötü olurdum.
Evet anlamında başımı salladım oda anlamış olacak ki bi nefes alıp konuşmaya başladı "Sen, gerçekten çok güzelsin dün gece uyuya kaldığında sana dikkatlice baktım güzel olduğun kadar masumsunda üzülmeye hakkın yok senin..
nereden esti bilmiyorum ama,dün gece seni öptüm"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMLE KAL
RomanceBenimle uyu Benimle uyan Bana sarıl Beni öp Benimle film izle Benimle gez Benimle gül Benimle mutlu ol BENİMLE KAL.