6.BÖLÜM "DÜŞÜNCELER"

157 13 0
                                    

 Başımı onun güven veren göğüsüne yaslayıp kendimi onun huzur veren kollarına bıraktım. Gözlerimi kapatıp pahalı olduğunu düşündüğüm ama gerçektende etkileyici bi kokusu olan parfümünü içime çektim. Semihin ölümünün üzerinden yaklaşık olarak bir buçuk hafta geçmişti.

 Yaptığım yanlış mıydı?

Acaba çok mu hızlı davranıyordum?

Bu düşünceler neredeyse her gün aklımı karıştırıyordu. Ve ister inanın ister inanmayın ben bunları düşünmekten gerçekten yorulmuştum.

 Poyraz’la birlikte ne kadar mutlu görünsemde, bu pozisyon ne kadar insanı rahatlatıyormuş gibi göstersede ben düşüncelerim yüzünden sanki diken üzerine yatırılmış gibiydim..

Kendimi kötü hissetmem normaldi, kendimi Semih’e ihanet eden, yıllar öncesinden beri başkasıyla olma hayalleri kuran kötü sevgili gibi hissediyordum.

Normaldi bunlar. Değil mi?

Bunları düşünmek bile kendimi Poyraz’dan o anlığına ayırmaya yetmişti. O kadar hızlı kalkmıştım ki göğsünden gerçekten şaşırdığı yüz ifadesinden bile okunuyordu.

“Şey, ben biraz sıkıldım da artık gitsek olur mu?” dedim.

Bir şeyleri düşündüğüm ses tonumdan bile belli oluyordu.

Ah, hadi ama. Bu kadar mı belli ediyordum!

Oda sıkkın bir şekilde hiçbir şey demeden arabaya doğru ilerlemeye başladı.

Tabi bana da onu takip etmek düşüyor.

Arabanın yanına geldiğimizde sinirli olduğu yüz hatlarından bile belli oluyordu. Kasılan çenesi, sinirlendiğinde çıkan damarları..

Hadi ama. Sadece dansı bitirdiğim için kızamazdı dimi?

Bişey demeden hızlıca kapıyı açıp sürücü koltuğuna geçti.

Bende onun yaptıklarını yapıp direk yolcu koltuğuna geçtim.

Arabayı tam çalıştıracaktı ki bir an durdu ve bana döndü

“Neden?” dedi,  düz bir sesle.

“Ney neden?” diyerek her zaman yaptığım şeyi yine yaptım.

“Beni.neden.dans.ederken.bıraktın” dedi sinir olduğunu belli eden ses tonuyla.

Her kelimesini ayrı ayrı bastıra bastıra söylemişti.

“Sıkılmıştım” dedim. Kısa bir cevapla.

“Gerçekten mi? Beş dakika bile sürmedi.” Dedi. Sesinde ima ettiği bir şeyler

Susmayı tercih ettim. Kafamı başka tarafa çevirip yolu izlemeye koyuldum.

Zaten diyeceğim bir şeyde yoktu.

Ne diyebilirdim ki? Aklıma Semih geldi, senin yüzünden ona ihanet ediyormuş gibi hissediyorum mu diyecektim.

Birkaç dakika sonra biraz daha sakinleştiğini anladım ve

“Beni evime götür dedim” düz bir sesle. Emir veriyormuş gibi.

Bana kızdığını belli eden bir bakış attıktan sonra önüne döndü az önce benim de yaptığım gibi sessiz kaldı.

Götürecek mi diye düşünmeden de etmedim tabiî ki.

Ama az bir süre sonra araba evimin önünde durduğunda hiçbişey demeden aşağı indim.

Evimin adresini söylemediğimi hatırlıyordum. Nereden biliyor diye de düşündüm .

Ama inanın ki şu an gerçektende düşünmek istediğim bir şey değildi.

Yanımda anahtar ve çanta taşımayı sevmediğim için paspasın altındaki anahtarla kapıyı açtım.

Ben açarken Poyraz da arabanın içinde benim içeriye girmemi bekliyordu. Benimle   böyle sahiplenirmişçesine   ilgilenmesi açıkçası çok hoşuma gidiyordu.

Bunu belli etmemeye çalışıyordum.

Ben arkama bir kez bakarak kapıyı hızlıca kapatmıştım, kapıyı kapattıktan sonra gelen arabanın tekerleklerinin çığlıklarından gittiğini anlamıştım.

Kapının arka tarafından çekildiğimde üstümdeki ince hırkayı hızlıca çıkarıp koltuğun üzerine fırlattım. Bende daha sonra üst kata çıktım.

Bu arada ailem işlerinden dolayı yurt dışında yaşıyor, kardeşim yok. Ve ben kendim kalıyorum. Üniversite nedeniyle Türkiyedeyim.

Üniversite demişken ben kaç gündür o lanet olası yere gitmiyordum.

Ah! Bide zaten fazlasıyla çok olan ve beni hergün yoran düşüncelerimin içine birde bu eklendi.

Ne kadar da güzel!

Bu düşüncelerimden kurtulmak için sıcak bir duş almaya karar verdim. Sonuçta bu rahatlatıyordu ve az bir sürede olsa düşüncelerimden gerçek anlamda uzaklaşıyordum.

Üstümdeki kıyafetlerden bir harekette kurtulduğumda sıcak suyu ayarlayıp içine girdim. Su beni rahatlatıp daha iyi hissetmeme sebep olsada, yine de iyi olmak ve ben yan yana bile geçmiyorduk.

Daha annem bile aramamıştı beni, hemde desteğe ihtiyacım olduğu şu zamanlarda.,

Haberi olduğu halde sormamıştı bile. Bir “nasılsın?” kelimesi yetecekti oysa ki.

 Duştan çıktıktan sonra üzerime rahat bir şeyler geçirip, saatin kaç olduğunu umursamadan, uyumayı denedim.

BENİMLE KALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin