Hellöö!
Bölüm şarkımız: İzah - Gitme Demem
"İllegal ortağım benim."
***
"Niye kimse beni dinlemiyor ya, niye kimse beni dinlemiyor? Bu çocuktan bir bok olmayacak." diye sızlanan Uzay'a gülerek baktığımda ayağımın önündeki taşı sıkıntıyla fırlattım.
Gökay'ın attığım mesajı algılayamadığını düşünmeye başlamıştım. Görüldü atması da bunu kanıtlardı.
Sırtımı ağaca yaşadığım anda ardımızdan gelen sesle şaşkınca ona çevrildi bakışlarım.
"Mesajını aldım demek için gelmiştim fakat bakıyorum da 'korumalarınla' gelmişsin." diyerek dalga geçercesine güldüğünde Uzay göz devirerek ağzının içinden bir şeyler mırıldanmıştı ama duyamamıştım.
Yapmacık bir şekilde gülümseyerek bir adım öne çıktım. "Ne sanıyordun, seninle özel olarak buluşacağımı falan mı?" diye mırıldandım alayla.
"Buluşmamız gereken konular var, derken ciddisin sanmıştım. Kalbimi kırdın." diyerek hayali bir kalbi ikiye böldü.
"Ben bunu döverim ha." diyerek araya giren Uzay ise bize değil Umut'a bakıyordu. Umut sakin ol dercesine gözlerini yumdu, ikisi de sustuğunda devam ettim.
"Dalga geçmeyi bırak da buraya neden geldiğini söyle." diyerek bir yem atmaya çalıştığımda gözlerini kısmıştı. Bu soruyu neden sorduğumu sorguluyordu. Tamam, sağlam bir tezim olabilirdi fakat doğruluğundan emin değildim. Emin olmam lazımdı.
"Sen çağırdın?" dedi sorarcasına. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. "Bizi rahatsız etmek için beni takip ettin, Uzay'ı koruyacağımı bile bile motoruna zarar vermeye çalıştın. Azra ile iş birliği bile yapan birinin tek mesajımda neden buraya geldiğini merak ediyorum. Azra'ya mecburiyetten yardım ediyorsun, değil mi? Elinde sana karşı kullandığı bir şey var?"
Şaşırmışa benzemiyordu. Aksine, anlamam hoşuna gitmiş gibiydi. "Bunu saklamaya hiç çalışmadın ki." diye mırıldandım hemen sonra şaşkınlıkla.
"Azra'nın durmasını ve ondan intikam almanı sağlayabilirim. Tabii küçücük isteğimi de yerine getirirseniz."
Madem Azra'yı durdurabilecek kadar kendine güveniyordu, neden onu durduran şeyi Azra'nın elinden kendisi alamıyordu?
"Neden bizden istiyorsun?" diye soran Uzay'a döndü ve gülümsedi. "Çünkü siz de benden bir iyilik istiyorsunuz. Yani bu demek oluyor ki size güvenebilirim." Mantıklıydı ama yine de güvenemiyordum.
"Peki nedir bu koz? Ne alacağız?" Çapkın bir şekilde gülümsedi ve yan bir bakış attı. "Bu kabul ediyorsunuz anlamına mı geliyor?"
Umut ciddi bir ifadeyle bir adım önüme geçtiğinde bakışları direkt olarak Gökay'daydı. "Bir bokluk yapmadığın sürece neden olmasın?" diye tısladığında Gökay bana göz kırpmayı ihmal etmemişti. Gözlerimi devirdim.
"Yok abi, şu tipe baksana bu pancar suratlıya mı güveneceksiniz? Allah bilir bizi neye bulaştıracak yine?"
Yine derken? Bir ara aralarında neler geçtiğini ayrıntılı bir şekilde dinlemeliydim. "Bence denemeye değer." diye mırıldandım ve onay istercesine bizimkilere döndüm.
İkisi de kararsız görünüyordu ve bu kararsızlıklarının nedenini merak ediyordum. "Karar verdiğinizde bir mesaj uzağınızdayım." diyen Gökay'a döndüğümde göz kırparak yanımızdan ayrılmıştı. Konuşmaları için tekrar Uzay ve Umut'a döndüm.
"Neden istemiyorsunuz?" diye mırıldandım merakla ve yanımızda parka ilerleyerek salıncağa oturmuş, tepemde dikilen iki kişiye bir cevap beklercesine bakıyordum.
"Sadece çok tehlikeli." diye mırıldanan Uzay'a göz devirdim. "Neden ama?" diye direttiğimde derin bir nefes aldı ve yanımdaki salıncağa oturdu.
"İki yıl önce geçirdiğim kazanın sebebinin Gökay olduğunu bilmiyormuş gibi konuşmayın. Ölüyordum neredeyse. Bu yüzden uzak duracağız, özellikle sen." diye devam etti bıkkın bir tonda. Dudaklarımı bükerek kafamı anladım dercesine olumlu anlamda salladım ama yine de şansımı denemek istiyordum işte.
"Aman canım, gören de İkinci Elizabeth'in ölümünü planlıyoruz sanır. Alt tarafı birkaç velediz şurada. Ters düşmeyelim yeter." diye mırıldandım ayağımla toprağı eşerken.
Koluma yediğim cimcikle yüzümü buruşturarak Umut'a döndüğümde ne yaptığını sorguluyordum. "Kızım, sen hiç telefona sızan FBI ajanı diye bir şey duymadın mı? Niye şimdi Elizabeth'in ölümünü karıştırıyorsun? Ensemize çökecekler." diye hayıflanırken gözlerimi devirerek sallanmaya devam ettim. FBI ajanları da bizi bekliyorlardı.
"Gel, illegal ortak olalım diyorsun yani?" diyerek omzuma dokunurcasına vuran Uzay'a döndüm. Suratında bıkkın bir ifade vardı fakat gülümsüyordu. Dediklerine ben de gülümsedim. "Lütfen?" diyerek son hecesini uzattığımda oflayarak kafasını yan tarafa çevirdi.
"Uzay'ın iç sesi; Cause, mama I'm in love with a criminal." diye şarkının ritmiyle mırıldanan Umut'a kahkaha atarak döndüm. Uzay ayağının altındaki taşı homurdanarak Umut'a fırlatıyordu. Bezgin bir sesle devam etti. "Ne halt ediyorsanız edin. Ama sonra Uzay demişti dersiniz." dediğinde Umut'la zafer kazanmışçasına yumruklarımızı tokuşturtuk.
Sıradaki hamlemiz, Gökay'ın bizden ne istediğini öğrenmekti.
Bölüm sonu!
Biliyorum uzun süredir yoktum ama geçen süre zarfında başıma gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir dçvödövö
Neyse, umarım beğenmişsinizdir.
Sizleri öpüyor ve sizlere iyi geceler diliyorum Uzaylılarım 👽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaylı // Yarı Texting
HumorSweet_butpycho_ Canın çok acıdı mı? uzay'lı_ Beni yaktıktan sonra mı soruyorsun bunu? Sweet_butpycho_ Aman be, insanlık da yaramıyor sana Canın acımıştır diye üzülmüştüm Ama yok Domuz gibisin maşallah Ayrıca Ben psikopat mıyım da sevdiğim adamı yaka...