🏍️48🏍️

32 6 37
                                    

Hellööööö!

Bayram hediyesi olsun size ödmföd. İyi bayramlar şekerlerim!

Bölüm şarkımız: Dolu Kadehi Ters Tut - Biraz Delisin

Merdivenleri hızla çıkarken telefonunu açmaya zahmet etmediğinden evine kadar gelmiştim yoksa okula geç kalacaktık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merdivenleri hızla çıkarken telefonunu açmaya zahmet etmediğinden evine kadar gelmiştim yoksa okula geç kalacaktık. Ona çilekli süt bile almıştım.

Nefes nefes kalmış bir şekilde kapıya hızla vururken Nihal teyze pijamalarıyla kapıya çıktığında "Günaydın Nihal teyzem." diyerek yanağından öpüp içeri bakındım. "Deniz uyanmadı mı?" diye devam ederken gözleri kapalı bir biçimde esnedi ve kafasını pervaza verdi. "Çıktı o kuzum, erkenden." diye mırıldandı ağzının içinden.

Kaşlarımı çatarak nedenini sorgulasam da Nihan Teyzenin daha fazla ayakta uyumasını istemediğimden geçiştirircesine kafamı salladım. "Anladım, unuttum sanırım. Sana iyi geceler." diye gülerek zor bela çıktığım merdivenleri koşarak indim.

Omzumdan sarkan kot montumu düzeltmeye bile fırsatım olmamıştı, okula geç kalmak üzereydim. Deniz ile doğru düzgün konuşamıyorduk ve bu canımı sıkıyordu. Bugün olsun okula beraber gideriz diye düşünmüştüm, eskiden olduğu gibi...

Gökay'ın teklifini kabul etmemiz hakkında ise hala düşünüyordum. Kafam fazlasıyla bunlarla dolu ve dağınıktı. Sokağı dönmemle önüme kedi çıktığında çığlık atacak gibi olsam da kendimi son anda durdurmuş ve usulca karşı kaldırıma geçerek biraz soluklanmak için duraksamıştım.

Hemen dibimdeki gürültüyle kaşlarımı kaldırak önümde duran motora bakındım. Simsiyah gövdesi ve yeşil şeritli çizgileriyle bu, Uzay'ın motoruydu... Kaskını çıkardı ve yeşil gözlerini üzerime dikti. "Atla, bırakayım seni."

Böyle şeyler deme çocuk, kalpten gideceğim şimdi.

Kafamı kendime gelmek istercesine iki yana salladım. Şimdi keyfim yerine gelmişti. "Olur." diye mırıldandım son hecesini uzatarak. Gülümsedi ve arkasında duran yeşil kaskı bana uzattığında kaskı kafama geçirdim fakat kemerini takamamıştım.

Yaklaş der gibi elini salladı ve kafamı kendine çekerek nazikçe kemeri taktı. "Yeşil yakıştı." dedi dalga geçercesine. "Sen de yanıma güzel yakışırsın ama neyse." diye homurdanırken bunu sesli dile getirdiğimi fark ederek gözlerimi büyüttüm ve duyup duymadığını anlamak için suratına baktım. Hiçbir tepki vermediğine göre duymamıştı. Derin bir nefes verdim ve çantamı daha düzgün takarak yavaşça arkasına oturdum.

"Belinden tutmalı mıyım?" dedim hareketlenmeye yeltendiğinde, şimdilik oturduğum koltuğa tutunuyordum. "Fırsatçı mısın sen?" dedi alayla. Gözlerimi devirerek kaskına kapıya tıklatır gibi iki defa tıklattım. "Bana sapık muamelesi yapamazsın tamam mı?" dediğimde sesli gülüşü kalbimi hızlandırmıştı. Arkasına dönmeden kollarımı tuttu ve yavaşça beline sardı. Nefes nasıl alınıyordu ki, nefes neydi? Yeniyor muydu?

"Sıkı tutun." diye mırıldanarak hızla motorunu çalıştırdığında son anda sıkı sıkı tutunabilmiştim. Saçlarım yüzüme çarpan havayla savrulurken verdiği özgürlük hissiyle gülümsedim.  Motora binmeyi seviyordum! Abimin motoruyla neredeyse her gün tur atardık, hatta bir ara bana motor sürmeyi öğretmeye çalıştığı saçma sapan hallerimizi hatırlıyordum.

Yanımızda beliren bir diğer motora göz ucuyla baktım. Turuncu şeritleriyle bu da Umut'un motoruydu ve önümüze geçmeye çalışıyordu."Portakala bak sen." diye mııldandanan Uzay ile kıkırdadım ve iki motor kısa bir süre sonra yarışla bahçeye giriş yapmıştı. Bahçedeki birkaç kişi bize dönse de umrumda değildi. Bu kişilerin arasında tabii ki Azra da vardı ve bu daha çok keyiflenmeme yol açmıştı.

Kalbim duracak gibiydi, bu mutluluğu hissetmek için uzun bir süre beklemiştim ve gerçek oluyordu! İlk defa, hayatımda bir şeyler yolundaydı.

Kafamdan kaskı çıkararak motordan indim ve kaskı Uzay'a uzattım. Umut ise hemen dibimize park etmişti motorunu. Kafasından kaskı zorla çıkardı ve saçları anında porsuk gibi dağılmıştı. "Hayırdır uzaylı çocuk, hani motoruna kimseyi bindirmezdin." diyerek koşa koşa yanımıza geldiğinde utançla gözlerimi kaçırdım ve kaskı almasını izledim. Uzay'ın suratındaysa bıyık altı bir gülümseme vardı.

Umut, alaylı gülüşünü suratından indirmeden telefonunun kamerasını açarak saçlarını düzeltmeye koyulmuştu. Bir yandan ise kendine öpücük göndermekle meşguldü. Etrafına bakındı ve tekrardan Uzay'a döndü ve aklına bir şey gelmişçesine gülüşünü soldurdu ve  bir süre öylece baktı. Uzay'ın ise anında modu değişmiş olduğu yerde huzursuzca kıpırdanmıştı.

Ne oluyor dercesine kaşlarımı çattığımda yeşil gözlerini üzerime dikti ve dudaklarını araladı. "Sana bir şey söylemem gerek, konuşmamız gerekiyor." diye mırıldandı Uzay. Kaşlarımı kaldırarak ne hakkında diye soracakken telefonuma gelen bildirim sesiyle dikkatim dağılmıştı, bir dakika isteyerek telefonumu açtım ve bildirime girdim.

Yabancı numaradan gelen bir mesaj görünüyordu fakat kimin attığını anlamak için Sherlock olmaya gerek yoktu. Gökay'dandı ve küçük 'ricasını' dile getirmiş, ne yapacağımızı yazmıştı.

Bölüm sonu, oy ve yorum yapmayı unutmayın Uzaylılarım 😚

Uzaylı // Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin