04| "çok şey bildiğimi söylerdin sen, değil mi?"

229 34 12
                                    

Hatıralar acı verir ama onlara tutunuruz.

Çünkü her şey gittiğinde geriye yalnızca onlar kalır...

⊰᯽⊱┈──╌❊╌──┈⊰᯽⊱

Alışkanlığı haline gelmişti artık...

Mesaisi bitip eve geldiği her gün masasının başına oturuyor, asla göndermeyeceği mektuplar yazıyordu kızıl saçlı oğlana. Yazmaya çalışıyor, beğenmeyince yüzünü buruşturuyor, eski mektupları arasına yolluyordu kağıt parçasını.

Merak etmişti, diğer müşterileri için her zaman daktilo ile yazardı mektuplarını. Acaba tüy kalem mi engelliyordu yazmasını?

Bunu anlamak için daktilo ile yazmayı bile denemişti ama birkaç kelime yazar yazmaz köşeye fırlatıp atmıştı mektubunu. Hiç beğenmemişti ve ne kadar beceriksiz olduğunu düşünüp kafasını duvarlara sürtmek istemişti.

Şimdi ise yeniden masasının başına oturuyordu.

Ron'un , geri dönmesinin üzerinden bir haftadan daha fazla geçmişti. Bu akşam iş çıkışı, direk Ron ile Ginny'nin evine akşam yemeğine gitmişti ve şu anda ancak evine girebiliyordu.

Ayaklarına ev terliklerini geçirdi ve ne kadar yorulduğuna aldırmadan doğruca çalışma masasına ilerledi.

Yorulduğunu hissediyordu...

Hareketli geçen zor bir günün ardından gelen fiziksel bir yorgunluk değildi bu.

Ruhu hissetmekten, beyni bu tuhaf hislerin sebebini çözmeye çalışmaktan yorulmuştu.

Ama bunlar kalemini eline almasına engel değildi.

Yeniden mürekkebe batırdı kalemini.

Ama bu sefer tereddütle akmadı mürekkep. Bu sefer yavaşça dans etmedi kalemin üzerindeki tüycükler.

Hırs ve hızla, yazabildiği kadar yazıyordu. Ne yazdığı umrunda değildi. Ne kadar berbat ederse etsin, ne kadar kötü yazarsa yazsın, hissettiklerini bir yere dökmezse ciddi anlamda kafayı yiyecekti.

Çok şey bildiğimi söylerdin değil mi?

Bilgi haznemin dolup taştığını, kimi zaman çok bilmiş davrandığımı...

Nadiren de olsa gıcık kapardın bu huyuma, gözlerinden okurdum ama pek bir şey değiştirdiği söylenemezdi.

Ne de olsa ben, hep sorumluluk abidesi bilmiş kızdım ve ikimiz de biliyorduk ki her zaman öyle kalacaktım.

Şikayetçi miydim peki?

Hayır.

Çünkü, önemli bir şey olup, bilgilerimle size yardım ettiğimde, "Nasıl her şeyi bilebiliyorsun Hermione?" diye hayretle sorardın genel olarak. Gözlerinde parlayan o hayranlık dolu bakışı görmek her seferinde gururumu okşardı ve o gözler yalnızca bana hayranlıkla bakardı, özel hissederdim kendimi... Belki de bundan dolayı dudaklarıma, gün boyu yüzümü terk etmeyecek bir gülümseme yerleşirdi.

En saf mutluluklarımdan biriydi...

Aradan yıllar geçtikten sonra bile böyle bir etkin var üzerimde.

Gülerken seni izlemeyi ve izlerken karnımda hissettiğim kelebekleri,

Beraber konuşmayı, konuyu saçma sapan alakasız yerlere çekip hiç sorgulamadan "ciddi konular" üzerine tartışmayı.

letters to no one | romioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin