01| insanların gözlerinin parlaması için birkaç cümle yeter.

564 58 70
                                    

"Sözcükler hem zehir, hem de panzehirdir. Her şey, onları nasıl kullandığınızda bakar..."

⊰᯽⊱┈──╌❊╌──┈⊰᯽⊱


"Size nasıl teşekkür ederim gerçekten bilmiyorum."

"Mrs. Miller... Bunlara gerek yok, ben sadece görevimi yaptım."

Karşısında duran sarışın kadının gözleri yavaş yavaş dolmaya başladı. "Siz işinizin hakkını veren gerçek bir yazı kuklasısınız." dedi tereddüt etmeden. "Bunu biliyorsunuz değil mi?"

Yazı kuklası Hermione Granger gülümsedi. "Hakkımda bunları düşünen birinden aldığım bu iltifatlar beni oldukça mutlu etti. Teşekkür ederim."

Kadın bu söze karşın aniden başını iki yana salladı. "Bunlar iltifat değildi, siz kesinlikle işinizin ehlisiniz."

Hermione yüzünü terk etmemiş gülümsemesiyle iç çekti. Yazılan birkaç kelime... İnsanları mutlu etmeye yeter de artardı. Bu ne kadar da tuhaftı...

Hafifçe kızardı kahverengi çalı saçlı kız. "Yeniden teşekkür ederim Mrs. Miller. Düşünceleriniz beni çok mutlu etti."

"Sadece gerçekler." dedi kadın son bir kere daha dolu gözleriyle içten bir gülümseme verdi, postaneden dışarı adımını attı.

"Vay canına! Bu kadının hikayesi gerçekten içimi parçaladı." diye mırıldandı Hermione iç geçirerek.

Kızıl saçlı, kahverengi gözlü bir kız, kabarık kahverengi saçlı yazı kuklasına doğru ilerledi. Hermione'nin bakışları kızın gözlerini buldu. Yüzüne bir gülümseme oturtmuş kızıl saçlı kız, elini arkadaşının omzuna koydu. Teselli etmek istercesine bir duygu gizliydi çillerle kaplı suratında...

İkinci Dünya Savaşı henüz bitmişti ve yıllar boyu süren savaşta binlerce kayıp verilmişti. Çocukluğunun keyfini çıkaramayan onca öğrenci adayı çocuk, eğitimden, arkadaşlık bağı kurmaktan, Dünya'yı öğrenmekten mahrum kalmıştı... Okuldan mahrum kalmıştı... Dolayısıyla da okuma yazma öğrenemeden büyümüşlerdi. Okuma yazma bilmeyen insanların sevdiklerine göndermek istediği mektup kağıtları boştu. Bu soruna uzunca bir süre çözüm getirilememişti ama sonra "Yazı Kuklası" denilen bir meslek ortaya çıkmıştı. Okuma-yazma bilmeyen insanların yazmak istediklerini ise yazı kuklaları denilen genç kadınlar daktiloyla yazmaya başlamışlardı. Bu nedenle Londra'nın pek çok postanesinde yazı kuklaları işe alınmaya başlamıştı. Müşterileri ister, kuklalar yazardı. Üstelik yaptıkları tek şey, müşterilerinin söylediklerini birebir yazmak değildi.

Müşterilerinin hüzünlerini, sevinçlerini, acılarını kısacası herkesin her bir duygusunu kağıda dökmek gibi bir sorumlulukları da vardı.

İşte böyle gurur duyulası bir mesleğe sahipti Hermione Granger ve yakın arkadaşı Ginerva Weasley.

Hermione ise bu sorumluluğu oldukça iyi bir şekilde yerine getiriyordu. Afilli uzun cümleler kurmak, müşterilerin duygularını en saf haliyle kağıda dökmek konusunda oldukça yetenekliydi. Öyle ki en yakınları Ginny ve Luna, Hermione'ye "Daktilonun Kraliçesi" derdi.

İşini severdi. İnsanların anlatması imkansız duygularını kağıda dökerek onlara yardımcı olmak ve ortaya iyi bir iş çıkınca insanların yüzünde oluşan buruk mutluluk duygusunu görmek...

Hermione için kesinlikle bundan daha harika bir duygu yoktu.

Düşüncelerini dağıtmak için başını iki yana salladı ve gün boyu çalışmaktan daha da kabarmış saçlarını toplamaya başladı.

letters to no one | romioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin