Bu bölüm hayallerini ödünç (ç)aldığım biricik arkadaşım aleynao için. Onları kullanmama izin verdiğin için teşekkür ederim ya da... Her neyse :)
Playlist: Shakira - Empire
İyi okumalar!
-------------
“Hangi kız?”
“Az önce bloktan çıktınız ya.” Dedim ilgisiz görünmek için ciddi çaba sarfederken. Mimiklerimle G bloğun kapısını işaret ettim. Anlamayarak alnını karıştırdı ve dönüp işaret ettiğim yere baktı, ardından yüz ifadesi gevşedi. “Selin’den mi bahsediyorsun?” Bu kez benim kaşlarım çatılmıştı. Yanılmadığımı zaten biliyordum ama… Yanılmamıştım işte. Tuhaf olan, kafamı karıştıranın Selin’in annemle olan ilişkisinden ziyade o bloktan çıkmış olmasıydı. Birbirlerine ev ziyareti yapacak kadar ciddilerdi demek. Şüpheyle sordum;
“Selin mi?”
“Evet.” Açıklama düşünüyormuş gibi gözleri bir süre benden arkada, boşlukta oyalandı, sonra bir soluk alıp konuşmaya başladı: “Ayşe teyzenin bir akrabasına gitmiştik.” Hayretle kalkan kaşlarım karşısında açıklama yapma gereği duymuş olsa gerek ki ekledi; “Çok ısrar etti gitmem için, kıramadım. Selin de Onun torununun arkadaşıymış, orada tanıştık. Sevimli kız. Yaşıt sayılırsınız tanısan seversin.”
Hiçbir şeyden haberi olmayan tatlı annem.
“Tanıyorum zaten.” Hayretle kalkan kaşlar bu sefer onunkilerdi ya da daha çok sorar gibiydi. “Arkadaşımın arkadaşı.” Diye geçiştirdim.
Aslında hiçbir şeyden haberi olmayanın ben olduğumu bilmiyordum tabii.
Telefonum çaldığında odama henüz girmiştim. Öğlen evden apar topar çıktığımız için odam hala altı üstüne getirilmiş şekilde duruyordu. Omuzlarımı düşürdüm ve elimi cebime attım. Ekranda abimin adının yanıp söndüğünü görünce özlem ve mutluluk duyguları arasında bir yerlerde kalıp gülümseyerek telefonu açtım
“Efendim?”
“Naber hayırsız?” Sesi sitemliydi.
“Bana hayırsız diyerek kendini hayırlı ilan ettin?” dediğimde kahkaha atmıştı.
“Çok bilmiş, tamam söylemedim bir şey. Napıyorsun nasıl gidiyor hazırlıklar?” dedi güldüğünü anladığım ses tonuyla.
“Hazırlık?” Alnımı kırıştırmıştım, Ne hazırlığı?
“Alo? Üniversite sınavı diyorum, ben girmeyeceğim o sınava!”
“He şey sen onu diyorsun…” diye bir şeyler geveledim ağzımda. Ama önemsiyor olması hoşuma gitmişti. İçinde olduğumuz durumdan dolayı benim üniversitesi sınavım normalde olacağı kadar gündemde tutulmuyordu evde. Tabi ki annem düzenli aralıklarla kontrol ediyor, ne durumda olduğuma bakıyordu ama olması gerektiği kadar değil. Aslında iyi bir şey olarak düşünülebilirdi; kaybedecek çok da bir şeyim yoktu, ailenin üzerine yuklediği anlamsız sorumluluktan kurtuluyordum bir nevi. Ama yine de sikayet ettiğimiz, bıktığımız birçok şeye aslında ihtiyacımız olduğunu öğrenmiştim. Aile baskısına ihtiyacım vardı.
“Hiç geveleme çirkin surat. Yakında İstanbul’a geleceğim ve geldiğimde dersleri boşlamamış olmayı dileyeceksin.” Suratımı buruşturdum. “Aman Allah’ım! Sanırım korkudan titriyorum!” “Eliif!” dedi uyaran bir ses tonuyla, konuyu değiştirdim. “Abi aslında ne diyeceğim?” “Hm?” “Sen İstanbul’a gelmesen de ben Bursa’ya gelsem?” bir süre cevap vermedi. Oysa ben hemen karşı çıkmasını bekliyordum. “Neden?” diye sorduğunda ses tonundan sandığımdan çok daha kolay ikna olacağını anlamıştım. Bu garipti. Evde olan bitenden haberi olmalıydı. “Biraz tatil iyi gelmez mi sence de?” diye sordum şımarık bir edayla. “Tamam tamam, şımarma bakacağız.” Dedi. Artık tatili Bursa’da geçireceğimi biliyordum. Annemden, babamdan, Onur’dan, hem Onur’la hem de annemle bir bağı olan Selin’den, annemin gizemli sevgilisinden uzakta. Bu rahatlığa duyduğum heyecanla abime iyi geceler dileyip odayı öylesine eski haline getirmeye çalıştım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Atkım
Novela JuvenilTüm hayalinizin bir pencere kadar uzağınızda olduğunu düşünün, ulaşılması bu kadar kolayken dünyanın en uzak yeri gibi... Elif'in hayal bile edemeyeceği türde bir çocuktu O. Bebeksi yüzüyle tezatlık oluşturan çekiçi havası ve gizemli gibi görünen ki...