6 | "Ağlamanın sebebi zevk olmasın?"

14.4K 883 727
                                    

"İyiydi." dedi kafasını göğsüme yaslayan Jimin. Yorulmuştuk, gerçekten çok yorulmuştuk ve Jimin kucağımda titriyordu. Koltukta biraz daha dik bir pozisyona geçmiş, Jimin'in ufak mırıltılarına neden olmuştum çünkü hâlâ içinden çıkmamıştım. "Yoongi-mmh." diye sızlandı beli yay şeklini alırken. Bedeni öylesine zarif, öylesine büyüleyiciydi ki bakışlarımı asla ondan çekemiyordum. 

"Artık bana saygı hitapları kullanma." diye mırıldandı kafasını boynuma iyice gömerken. Kalçalarını hareket ettirdiğinde derin bir nefes almış, aldığım nefesi ise dudaklarımın ucunda duran omzuna üflemiştim. "Pekala, Jimin." dedim sessizce. Garip geliyordu, ama o söylemese bile artık ona adıyla hitap edecektim. Sonuçta biz yatak arkadaşı sayılırdık artık.

"Buradan kalkmak istemiyorum." diye fısıldadı doğrulurken. Penisimi içinden çekmiş, ardından ayağa kalkmıştı. Beli ve kalçalarından bir saniyeliğine bile olsa ayrılmıyordu gözlerim. Beline yerleşen sarmaşık dövmesi büyüleyici görünüyordu. Yere attığımız kıyafetlerimizi toparlayıp bana verdiğinde yüzümü kırıştırmış, elimdeki kıyafetleri aceleyle giymiştim üzerime. Kafamı kaldırıp ona baktığımda yüksek bel pantolonunu giymiş, gömleğini içine koymaya çalışıyordu. "Hâlâ acıyor." dedi gülerek. "Sanırım yarın işe gelemem."

"O kadar sert olduğumu düşünmüyordum." dedim ve ellerimi pantolonumun ceplerine koydum. Jimin beline takmaya çalıştığı kemeri bırakıp bana dik dik bakmış, ardından "Yürü git oradan." diye mırıldanmıştı sessizce. "Bir ara ağlattın."

"Hızlanmamı söyleyen sendin, hem ağlamanın sebebi zevk olmasın?" dediğimde burnunu kırıştırmış, kemerini de taktıktan sonra ellerini kalçalarına koyarak bana bakmıştı. "Seni atarım şirketten."

Gülerek kurduğu cümleye karşılık olarak ben de gülmüş, oturduğum yerden kalkıp odasındaki ufak iki camı da açmıştım.

Jimin'in odasında olan telefonu çaldığında derin bir nefes alıp vermiş, "Ne?" diyerek açmıştı bir sinirle. Bir süre tepki vermeden dinlediğinde ben de ona doğru döndüm ve yanına yaklaştım. Kaşları çatılmış, dolgun dudakları birbirine bastırılmıştı. Kalçalarımı masasına yaslayıp kollarımı önümde birleştirdiğimde bana bakmış, ardından hafifçe gülümsemişti. Telefonda konuşan kişiye cevap bile vermeden kapattığında ben de onun gibi kaşlarımı çattım. "Sorun ne?"

Cevap vermek yerine bacaklarımın arasında kalan ufak boşluğa yerleşmiş, omuzlarıma tutunmuştu. Dudakları benimkilere bastırmıştı. Sırıtıp dudaklarımın arasında kalan pembelikleri ısırdığımda kendini bana itiyordu.

"Toplantı varmış, bir restoranda. Oraya gideceğim." dedi nefes nefese, başımla onayladım. "Pekala o halde."

"Benimle gelmek ister misin?" dediğinde gülümsedim ve ona doğru elimi uzattım. "Madem sevgilin rolündeyim, hak etmeliyim. Öyle değil mi?"

Alayla gülmüş, ufak parmaklarını benimkilerle birbirine kenetlemişti.

Pekâlâ, çok hızlı bir başlangıç yapmıştık ve bu güzel hissettiriyordu. Ama bunun sonunda ne olacaktı?

🐣🍓🐱

"Yoongi, sen ne düşünüyorsun?"

İrkilerek daldığım yerden bakışlarımı çekmiş, kendime gelmek adına kafamı birkaç kez sağa-sola sallamıştım hızlıca. Saatlerdir burada oturuyorduk ve ben önümdeki eti didiklemekten yorulmuştum. Yemeklerimizin gelmiş olmasına rağmen konuştukları konuya ara vermiyorlardı ve bu gerçekten sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. "Be-ben mi?" diye mırıldandım etrafıma bakınırken. Bu soruyu bana kimin yönelttiğinin bile farkında değildim.

bedmate or boss : yoonmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin