EKİM' Bölüm:2

20 4 0
                                    

NP: Adamlar-Acının İlacı

İyi okumalar, umarım güzel bir gün geçiriyorsunuzdur :*

************************

Kollarımda gezinen titrek parmaklarla aniden uyandım ve doğruldum.

"Na'pıyorsun Teo!"

Elinden yere kayan merhem kâsesini geri alırken dehşetle bağırdı.

"Kaç kere bağırma diyeceğim sana! Ya kalp krizi geçirseydim?"

Bu söylediğine ikimiz de güldük. Teo 397 yaşında bir antikaydı. Kolay kolay ölse bugünlere gelmeyeceğini biliyordum, o da biliyordu.

Ateş krallığındandı. Oldukça cefakâr bir adamdı. Onu son birkaç ayda oldukça benimsemiştim.

Ben bayıldıktan birkaç gün sonra kendimi bu sedirin üzerinde bulmuştum. Öğrendiğim kadarıyla, Teo'nun alacaklılarından biri ben evden çıktıktan sonra onu bir güzel dövmüştü.

 Öğrendiğim kadarıyla, Teo'nun alacaklılarından biri ben evden çıktıktan sonra onu bir güzel dövmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsan yaşıyla yetmişlerinin başında olan Teo, zayıf bünyesi nedeniyle ben olmasam ölecekmiş. O yüzden bana çok iyi baktı, minnetinin göstergesi olarak. Hazır bana bakıp seven birini bulmuşken ve sıcak bir yatağım varken, hiçbir canlının sağlığını almak istemedim. Ve aylarca iyileşmeyi bekledim.

İç kanamam çok kötü haldeymiş Teo'nun dediğine göre. Birkaç hafta bilincim kapalı yatmışım. Suratımdaki yaraları iyileştirmek için çok para harcadığını her gün söyleyip durdu hem. Ona bir servet borçluymuşum. Çünkü bana yeni bir surat bahşetmiş.

Bunun abartı olduğunu düşünmüştüm. Ta ki bir gün yanlışlıkla camdaki yansımama bakana dek... Çığlığı basmış, Teo'yu korkutmuştum. Aşırı bir güzellik değildi belki ama suratıma sürdüğü şeyler, bozuk cildimi iyileştirmiş, yaralar yok olmuş, daha bir güzel olmuştum. Şimdi en azından bir de yara izlerimi düşünmek zorunda kalmayacaktım.

Eylülde yeni yaşıma girmiştim. Teo'nun bana verdiği hasarsız suratı ise doğum günü hediyesi olarak kabul etmiştim.

Son iki aydır kendi işlerimi halledebiliyordum ama yine de Teo dinlenmem konusunda ısrarcıydı.

Beni kabullendiğini sezmiştim. Yine de ona güvenmiyordum. Bana annem dediğim insan bile zarar vermişken nasıl bir yabancıya güvenebilirdim?

Tamamen iyileşip, Teo'dan bilmem gereken şeyleri öğrendikten sonra yola koyulmayı planlıyordum.

Tam o sırada kapı kesik kesik çaldı. Teo, elini su dolu kâsede ovaladıktan sonra kurulamadan kapıyı açmak için odadan çıktı. Birkaç gülüşmenin ardından odaya biri girdi. Hiç görmek istemeyeceğim biri.

"Merhaba kızım. İyi misin?" Amirdi. Hücremde bana sarkıntılık adamdı. Yanağının morluğu geçmemiş olsaydı laf çarpabilirdim ama şimdi hiçbir şey olmamış gibi karşımda duruyordu işte. Sakince yanıtladım. Teo'yu üzmek istememiştim.

ERESBOSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin