kalbinde birileri var- perdenin ardındakiler
Acaba şarkı isminden nasıl çıkarımlarda bulunabiliriz. Hm...
****************************************
Beklediğim bu soru karşısında şaşırmadım.
"Kimsenin."
"Kimse istemez bizimle gelmeyi. Dürüst ol. Amacın ne?"
Zeki sayılmazdı. Ablası nasıl temsilcisi olarak onu göndermişti? Sorgu böyle mi yapılırdı? Gülmemek için dudaklarımı dişledim.
"Pirro'nun adını çok duydum. Ona hayran büyüdüm. Ve büyüyünce de onun bildiklerini bilmek istedim. İşte buradayım." Dedim kollarımı iki yana açarak. Hızlıca açılan bileğimde bir iz aradığında gözlerimi devirdim.
"Su kabilesine ajanlık yapsam bileğimi kabak gibi açar mıydım sizce?"
Gözlerini kıstı ve kafasını yan yatırdı. Ardından arkasını dönüp at arabasına bindi ve araba hemen harekete geçti. Vezir ben ve yazıcı orada kalmıştık. Şaşkınca onlara baktım.
"Hep böyle midir?" Vezir başını salladı.
"Hep böyledir. O yüzden kral değil zaten." Haklıydı.
Onlar kendi atlarına binerken bana da bir at satın almışlardı. O gün sabaha kadar yol teptik ve sonra bir uçurumda durduk.
Herkes atından inerken onlara ayak uydurdum. Neden durmuştuk? İmha mı edilecektim?
Herkes uçurumun ucunda toplanırken ben de bir şey var mı diye merak edip eğildim. Sert kayalıklardan ibaretti gördüğüm şey.
O sırada güneş gökyüzünü kızıla boyamıştı. Yıllar sonra o günü, ateş bile beni selamladı diyerek anlatacaktım.
Prensin beline kalın bir halat doladılar ve aşağı sarkıttılar. O an aşağıda gizli bir giriş olduğunu tahmin etmiştim.
Vezir de gözden kaybolduğunda geriye rütbesi düşük yazıcı ve ben kalmıştık. Centilmenlik edip bana sırasını verdiğinde teşekkür ettim. Sona kalmak istemezdim.
Aşağı doğru sarkıtılırken belimdeki ipi sıkı sıkı tuttum. Yaklaşık on beş metre sonra büyük bir yarığın önünde durdum. Vezir bana elini uzattığında hızla kavradım. Yarım kulaçlık bir genişliği vardı buranın. Yazıcı da bize katıldığında belindeki halatı çözüp yarığın yanındaki sarmaşıkları tutup kapattı. O kadar güzel kapatmıştı ki eğer görmeseydim orada yıllardır durduğunu sanırdım.
Zifiri karanlık oyukta dakikalarca Lord, vezir, ben, yazıcı sıralamasında yürüdük. Benim merkezden kaçarken kullandığım tünele çok benziyordu. Ama yolun sonunda bir çıkışa değil mağaraya varmıştık.
Karanlık sonunda bittiğinde kamaşan gözlerimi kırpıştırdım. Önümdeki basamakları diğerleri gibi dikkatle indim. Bazı koridorlardan geçtikten sonra geniş bir alana çıktık. Hala mağaranın içinde olmalıydık.
Lord herkesi geçerek dümdüz kayalardan birinin önünde durduğunda bir şeyler olacağını anlamış ve meraklanmıştım.
Ritmik bir şekilde kayaya vurdu. Tam bir şey olmayacak dediğim anda kaya karşı taraftan bir güçle açıldı ve bizi ateş ordusundan bir grup asker karşıladı. Onların arasından geçerken yabancı tek sima olan bana baktıklarını biliyordum ama ifadesiz kalmaya çalıştım ve uçurumda bıraktığımız koca araba ve atlara ne olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Sormaya cesaretim yoktu. İşiniz gücünüz şov da diyemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERESBOS
Fantasíaşu anda cehennemdeyim, elimde asa. gezegeni bile yakarım bana kalsa. 12.01.21