TEMMUZ' Bölüm:1

23 4 0
                                    

NP: Eskitilmiş Yaz- Uyursam Geçer Mi?

Keyifli okumalar :3*                                                                                                            

****************************

Karşımdaki yeni sınır bölgesine bakarken soluklandım. Sonunda ulaşmıştım. Hangi krallığın bölgesiydi bilmiyordum ama halkı umarım işime yarardı.

Bu defa su kabilesinin aksine gayet insani yolları olan bir yerdeydim. Hiçliğin ortası gibiydi ve oldukça çoraktı.

Ormanı geçeli çok olsa da kurak topraklar ve sınır toprakları arasındaki farkı anlamıştım elbette. Renkleri farklıydı. Şüphelendim. Bir taş alıp belli belirsiz sınırdan öteye fırlattım, hiçlikten askerler fırlayınca donup kaldım. Fazla abartmıyorlar mıydı? Ben sadece küçük bir kız çocuğuydum.

Önümde biten dağınık birliğe baktım sakince. Tehlikeli bir halim mi vardı? Zaten süt yüzünden ağır bir diyare geçirmiş, susuzluk ve açlıktan onlarca kilo kaybetmiştim. Çelimsiz ve solgundum. Tabi kilo vermek beni hızlandırmıştı ve artık daha yavaş yoruluyordum. 

Ayrıca keselenmeden sadece suya girdiğimden aylarca bu pisliğimle yaşamıştım. Sıcak bir duşa hayır demezdim. Keşke biri teklif etse de hayatım güzelleşse derken duyduklarımla gözlerim kocaman oldu.

"Deli galiba."

"Efendim?"

"Neyini anlamıyorsun kızım? Bu siktiğimin kervan geçmez yerinde ne halt yiyorsun diyorum. Girişler öbür uçta."

Evim yok. Sığınacak bir yer aramıyorum, macera arıyorum aslında ama keşke daha misafirperver halklara sahip olsanız...

"Annemi kaybettim." Tamam buna ben bile inanmamıştım.

"Ve anneni burada mı arıyorsun? Tarafsız bölgede söyleme bari bu yalanı. Hangi bölgenin kızısın? Söyle de patikalara kadar biri sana eşlik etsin."

Toprak halkı annemin elinin altındaydı. Asla dönemezdim. Su halkını da görmüştüm zaten. Beni açıkça kovmuşlardı. Tabi ben sadece tek bir köy görmüştüm her iki yerde de. Ama her ne olursa olsun dönmek istemediğimden adım kadar emindim.

Başka nereler vardı ki? Element kabilelerinden mi oluşuyordu burası? Ama insanlar da vardı su kabilesindeki yaşlı kadının dediğine göre. O halde doğruyu mu söylemeliydim? Kafam iyice karışmadan cevap verdim.

"Tamam, dürüst olacağım."

Beklentiyle baktılar. Öldürmek için fazla hevesliydiler.

"Toprak halkına üye bir ailem var ama ben insanım. Evden kaçtım. Gidecek yerim yok lütfen geçeyim, ne olur, yalvarırım?"

Birbirlerine baktılar ve sonra kahkaha atmaya başladılar. İçlerinden biri beni ensemden yakaladı, önlerine doğru itti. Yalpaladım. Ne yaptığını sanıyordu bu adam?

"Sadece merkeze gitmek istediğini söylemen yeterliydi küçük hırsız. Hasır işçilik çok değerli tamam ama değer miydi bunca yolu tek bir şişe için gitmeye?"

Sütümü doldurduğum ve aylardır boş olan şişeden bahsediyordu. Bitince, ince bir sarmaşıkla belime bağlamıştım. Su halkı bolca göle sahipti. Ben de temiz su buldukça şişemi dolduruyordum bu sayede. Ama ne alakaydı? Beni merkez dedikleri yerin yerlisi sanmış olmalıydılar. Hırsızlık yapıp evine dönen asi bir çocuk ha? Böyle düşünmüşlerse istedikleri gibi devam edebilirlerdi. Benim için fark etmiyordu sonuçta.

ERESBOSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin