Serginin görünmez kahramanı olarak bir perdenin arkasından izliyordum. Birkaç önemli konuk geldiğinde çıkıp görünecektim. Fakat konuşma konusunda büyük sorunlarım vardı. Kendimi, sayfalar dolusu çizerek ifade edebilirdim. Konuşmak söz konusu olduğunda ağzıma resmen kilit vuruluyordu. Sesim bile çıkmıyor, dilim tutuluyordu.
"Saçların neden böyle Giwook?"
"Kang Hyungu denen şahsın dikkatini çekebilmek için. Cevabım yeterli oldu mu Myeong?"
"Sen mavi sevmezsin. Üstelik bu ışıkta yeşil gibi duruyor, ki sen yeşil de sevmezsin."
"Ama Kanghyun severim."
"Dongju bana senin onu sevmekte çok haklı olduğunu söyledi."
"Yoksa yaramaz ikizin ona mı asılıyor?"
"Hayır, hiç sanmıyorum. Onu ne zaman arasam kendinden çok Gunhak diye birinden bahsediyor."
"Tanrım... Yoksa aşık mı oldu?"
"Grup arkadaşına mı? Umarım olmamıştır."
Gülerek hafifçe omzuna vurdum.
"Eğer aşık olursa bunu anlayabiliriz, biliyorsun değil mi?"
"Evet, programları takip etmemiz yeterli. Eminim ki onu sık sık ısıracak, vuracak ve dikkatini çekmek için sevimli pozlar verecektir."
"Bir zamanlar Harin'e yaptığı gibi."
"Lütfen hatırlatma, bu platonik aşk Harin'den çok beni yormuştu."
O esnada sergi salonuna giren üç kişi dikkatimi çekti. Üçünde de şapka ve gözlük vardı. Kamufle olmaya çalıştıkları o kadar belliydi ki, dikkat çekmemeye çalışmaları bile dikkat çekmeleri için yeterliydi.
'Niji CyA' yazısının tam karşısında durup hayranlıkla bakan kişi dikkat oklarımı üzerine çekmişti. Bu sevimli şapşal, Dongju'dan başkası olamazdı.
Yerimden çıkıp yanlarına koştum ve işaret parmağımla Dongju'yu dürtmeye başladım.
"Tanrım! Omzumu delen parmak Giwook'tan başkasının olamaz."
Söylenerek bana döndüğünde gülümsedim.
"Ve parmağımın deldiği onuz Dongju'dan başkasına ait olamaz."
"Beni nasıl tanıdın?"
"Kamufle olmaya çalıştığın için bir idol olduğun çok belli oluyor."
O esnada yanındaki iki kişiyi fark ettim. Onlar da kamufle olmaya çalıştıklarına ve Dongju'yla geldiklerine göre RBW idollerinden olmalıydılar.
"Selam! Davetiyemiz yoktu ama Dongju gelmemizde bir sakınca olmadığını söyledi."
"Tabi, onun arkadaşları her zaman davetsiz gelebilir."
"Ben Gunmin, maske ve şapkadan belli olmasa da yanımızdaki sert görünüşlü arkadaşın adı da Gunhak."
"Benim adım da Giwook, çok memnun oldum."
Ben ikisiyle sohbet ederken Dongmyeong yanıma gelip kolunu omzuma attı. Tabi ki Dongju yine ona sataşmaya başlamıştı. Tam da bu yüzden dışarıdan bakan biri onların ikiz olduğuna asla inanmazdı. Myeong onun ağırbaşlı abisi gibiydi.
"Siz Dongju'nun birlikte çıkış yapacağı arkadaşlarınız, değil mi?"
"Evet, yakın zamanda çıkış öncesi tanıtım programları çekmeye başlıyoruz. Benim tanıtımım yayınlandı bile."
Dongju, Gunhak'ın cevabını dikkatle dinlerken ikizine yakalanmış ve bakışlarını çizimlerime çevirmişti. Diğerleri de onun peşinden giderken Myeong beni tekrar saklandığımız yere çekiştirdi ve meşhur gülümsemesiyle gözlerime baktı.
"Kesinlikle ondan hoşlanıyor."
"Dongju'yla uğraşmayı kesmelisin. Böyle yaptığın sürece asla kendi olamayacak."
"Sanırım haklısın. Onun büyüdüğünü fark etmesi için küçük kardeşimmiş gibi davranmayı kesmeliyim."
Onlar çizimlerime tebessümle bakarken, Dongmyeong kardeşini gülümseyerek izliyordu. Sanırım böyle anlarda, hayatımı paylaşacak birine daha fazla ihtiyaç duyuyordum. Bir kardeş, bir arkadaş veya bir sevgili... Birlikte vakit geçireceğim ve birlikte yaşayabileceğim birine sahip olmak kesinlikle harika olurdu.
Kim bilir, belki bir gün hayat bana Hyungu gibi bir aşk hediye edecekti. Şimdilik tek yapabileceğim, hayatın sürprizlerini beklemekti.