ARKADASLAR COK UZUN BI ARADAN SONRA GERI DONDUM. BUNDAN SONRA ARA VERMEYI DUSUNMUYORUM. SIK SIK YENI BOLUMLER YAZACAGIM, ILGINIZE VE DESTEGINIZE TESEKKUR EDERIM.
Toprak kendisiyle ilgili olaylari ogrenirken melis binayi birbirine katmisti. Once ona denek gibi davranmis onu resmen bi hayvana cevirmislerdi. (ve bu hareket nerdeyse topragi öldürebilirdi) Ardindan melis bi sekilde direncli cikmis doktor ve yardimcilarini yaralayip bi askerin omzuna makasi gecirdikten sonra aralarindan kurtulmayi basarmis ustune bir de heriflerin helikopterine ve pilotuna el koymuştu. Gercekten bunu nasil yapabildi? diye dusundu toprak.
Toprak agzi acik bi sekilde olaylari dinliyordu. Melis kendisiyle gurur duyan bi tavirla olayi en kucuk ayrintisina kadar anlatiyordu. Helikopter Istanbul semalarinda seyrediyor melis pilota emirler yagdiriyor elinde 9mm lik tabancayi pilota dogru tutuyordu. Toprak bi an icin tarih kokulu Istanbula bakti. Calisip kazandigi parayla asla bu manzaradan istanbulu gorme sansi yakalayamazdi. Bi anlik bunun tadini cikardi. Yuzune hafif tatli bir ruzgar carpti. Gunes yavastan assagi inmeye baslamis, aksamustu kokulariyla hastaligin yakip gectigi, boş sokaklarin boş mahallelerin ölüm sessizliğinin arkasindaki paslanmış ve çürük kokular karisiyordu. Melise bakti ; Gozleri gozlerine dokundu. Masumiyet, inat, hirs, umut, yaradilişindaki asabiyet ile inatlaşarak butunleşen merhamet. Adeta gardini dusurmus ve topraga acik etmisti. Toprak melise yakinlasti...Once ellerini tuttu ; Dudaklari dudaklarina dokundu. Ikiside ürpermişti, hic bisey düşünemediler. Aralarinda ki bağ kücük bi dokunuştan ziyade ; yüregi pir pir eden, sicak, tutkulu bi birleşmeydi.
Bu birleşmeden tabiki pilotta haberdar olmuştu. Sanki firsatini kolluyormuş gibi ani bi hareketle helikopterden atlayip hizlica iniş yapiyordu. Paraşüt acip yavaşlayinca toprak olabilcekleri öngörüp melisten silahi kaptigi gibi ates etmeye başladi. Ise yaramamisti. Eger pilot binaya dönmeyi başarirsa askerler muhtemelen saklandiklari yeri kolayca bulurlardi. Melis onlari nerde indirmesi gerektigini adama söylemişti. Biraz düşününce adamin binaya dönene kadar yaratiklarla ugrasmasi gerekiyordu.
Ayrica dusunmesi gereken daha buyuk seyler vardi. Ucak havadaydi... pilotsuzdu. Ve en onemlisi de bu ; Meliste toprakta cok net bir sekilde ucak kullanmayi bilmiyorlardi. Toprak kendini istemsizce pilot koltuguna atarak neler yapabilcegini dusundu. Adrenalin seviyesi biraz onceki dokunmadan ve hali hazirda bi ucagin pilotsuz seyretmesinden oturu en ust seviyeye cikmisti. Melis heyecanli heyecanli topraga bagiriyor biseyler yapmasi icin diretiyordu. Toprak kiza cevap vermeyi denemedi bile. Dugmelerden gozunu ayirmiyordu. Helikopter hafif hafif istanbul bogazina dogru inmeye baslamasti. Toprak önündeki kolu tutup cok narin hareketlerle yukariya kaldirmiş helikopteri bi nebze dengede tutabilmeyi basarmisti. Meliste sakinlesip napabilcegine bakiyordu.
"Bu isi galiba kaptin sen" dedi melis. Belli belirsiz tebessum etti.
"Patronumda boyle soylerdi." Dedi toprakta karsilik olarak. Suan ki tek amaci helikopteri sabit tutabilmek ve ölmemeyi başarmakti.
Gülüştüler.
Bir ses yukselmeye basladi. Dikkatleri dagilmiş bi şekilde etrafa bakindilar. Fark etmeleri cok uzun sürmemişti. Başka bi helikopter sesiydi bu ve bilin bakalim kime aitti..? Ilker bir hamle daha yaparak ici bastan assagi ful silah donanimli 5 adami helikopterle birlikte sirf topragi yakalasinlar diye salmişti.
Toprak epi topu bu aleti sadece dengede tutabilmişti. Manevra yapamadan ve en onemlisi techizat olmadan karsilik nasil verebilirdi.? Birinci ikaz yapilmişti. Teslim olmasi karşiliginda ihtiyarin hayati. Bu önemliydi. Onu oradan cikarmaliydi tabi ama bugun degil.! Aklina bi fikir geldi. Helikopterin techizat dolabi.! Tahmin ettigi gibi agzina kadar doluydu. Hazirliğa başladilar ve artik pilot koltugu boştu. Istanbul boğazi üstünde seyrediyorlardi ve bu ; Plani başarabilmek icin daha fazla şans demekti. Bu sirada dördüncü ikazı tekrarliyorlardi. Fazla zaman kalmadigini ve ateş acilacagini dile getirip durdu megafonun başindaki adam.
Paraşüt cantalarini omuzlarina gecirdiler kullanmayacaklardi ; Ama yine de guvenceden taviz vermek bariz ölmek demekti. Toprak aklindakileri yapmaya koyulup bir işaret fişeğini aldi. Melisle gozgoze geldiler. "Basaricaz" dedi melis. Sonra toprak helikopterden biraz sarkinip fişeği tam olarak diger helikoptere dogrulttu ve tereddut etmeden ateş etti. Helikopter sendeleyip başka tarafa yönelmişti ki ; Firsat bu firsat diyerek adrenalin dolmuş bedenlerini boğaza biraktilar. Sendeleyen helikopter kendine gelebilirde hala onlarin pesine takilirsa bu sefer ates acilacak helikopter düşürüp ikilinin öldüğü haberiyle binaya döneceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOMBI SALGINI
Fantasy2074 Yilinin baharinda Amerika‘nin California eyaletinde bir kadinin kendini kotu hissetmesi uzerine hastahaneye gitmesiyle olaylar gelismistir.