"Kötü bir zihni şeytanın karanlık elleri yönetir."
16.12.2018
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kimleri görüyorum, kimleri?"
Duyduğum derin ses beni olduğum yerde duraksatırken gözlerimi kapattım ve yutkundum. Bu bir şaka olmalıydı. Kenny Ackerman'la karışılaşmak bir şaka olmalıydı ama güldürmeyen türden.
"Boy mu atmışsın sen? Baya ateşli duruyorsun aslında."
Hafifçe bedenimi ona doğru çevirdiğimde yüzüne indirdiği şapkasını eliyle düzeltmiş ve tek kaşını hafifçe kaldırıp bana bakmıştı. Gözlerim onu boydan boya süzdü. Sandalyede arkasına yaslanmıştı ve ayaklarını masanın üzerine uzatıyordu.
"Çok çekicisin ama bir sugar daddy istediğimi söyleyemeyeceğim."
"Oi, güzelim artık eskisi gibi zengin değilim."
Dudaklarımdan içten bir gülüş dağıldı. Kenny Ackerman ile karşılaşmak pek güldürmüyordu ama Kenny Ackerman fazlasıyla güldürüyordu, en azından beni.
"Aslına bakarsan bu olasılıkları daha da düşürüyor. Üzgünüm, bugünlük seninle değilim."
Gülümsemiş ve omuz silkmişti. Kollarını göğsünde birleştirmiş ve kara gözlerini üzerime dikmişti. Ağır adımlarla karşısındaki sandalyeyi çektim ve oturdum.
"Neden buradasın?"
Umursamaz yüzü ile sorduğunda gözlerimi bu kötü barda gezdirdim. Rutubet kokuyordu eski tahtalar yavaş yavaş çürümeye başlamıştı. Masalar yıpranmıştı. Caven neden böyle bir yerde çalışıyordu ki?
"Bir şeyleri öğrenmem gerekiyordu."
"Caven için mi geldin? Ağzından bir tek kelime alamazsın."
Konuştuktan hemen sonra sırıttı. Kafamı hafifçe arkama çevirdim ve Caven'ın dikkatli bir şekilde buraya baktığını gördüm.
"İllede seni mi bulmalıyım yani?"
Hala sırıtırken omuz silkti. Kenny Ackerman neden bana yardım etsin ki, hele de amacım yiğenini öldürmek iken.
"Levi'yi mi öldüreceksin? Ne bu hiddet, acele?"
Ayağa kalkacak gibi olduğumds masanın altından tenime değen soğuk namlu yüzünden durdum. Caven kesinlikle yanlış bir adresti. Bana Caven'a gitmemi söyleyen, Mikasa Ackerman'ın dediğini hangi kafayla yapmıştım ki? O anda aklıma gelenler ile durdum. Mikasa beni kendisi düşünerek Caven'a yönlendirmiş olamazdı. Kenny buraya geleceğimi biliyor olmalıydı, beni bu şekilde yakaladığına göre.
Levi Ackerman böyle uzun işlerle uğraşacak birisi değildi. Hele beni öldürmeye asla cesaret edemezdi. Levi Ackerman'ın korkak birisi olduğunu söylemiştim.
"Küçük Levi'yi neden bu kadar öldürmek istiyorsun?"
"Bu benim işim Kenny. Sen öldüreceğin insanlar için endişe duyar mısın?"
Gözleri yaktığı sigarasından bana döndü.
"Tercih meselesi bebeğim. Ben tanıdıklara iş yapmıyorum."
Sesli bir kahkaha attığımda beni duymazlıktan gelmiş ve konuşmaya devam etmişti.
"Onu kullandın. Kuchel'e benziyorsun, fazlasıyla. Seni öldürmeyeceğini bildiğin için mi yoksa bilmemesi gereken şeyleri bildiği için mi onu öldürmek istiyorsun Melodiam?"
Silahı yavaşça çekmiş ve çenesinin altını ve boynunu kaşımaya başlamıştı konuşurken.
"Kim bilir belki de amacın baştan beri onu öldürmekti. Buradan bakılınca gözlerin şeytanın gözleri gibi."
"Bunu asla bilemezsin."
Kimse bilemez. Levi Ackerman'ı neden öldürmek istediğimi kimse bilemez. Kenny'in de dediği gibi belki de başından beri onu öldürmeyi düşünüyordum.
"Sana bir cevap vermeyeceğim ama bir zamanlar ona aşık olduğum doğruydu."
Silahı beline geri yerleştirmiş ve ayaklanmıştı, kapıya doğru.
"Belki bir fahişe olsaydın seni öldürürdüm."
"Ha bu arada, ne ben ne de Caven sana Kuchel'in mezarının yerini söylemez."
