biraz geç gelen bir bölüm olduğu için üzgünüm... sonunda yazdım umarım beğenirsiniz iyi okumalar
________________________________"o hareket fazlasıyla iyiydi yalnız, büyüyü yapmaya hazırlanan tüm hocalar şoka uğradı."
seungmin, bunun bilincinde olduğundan fazla tepki vermeden ancak içten içe kendisiyle gurur duyarak hastane kanadındaki rahatsız edici bir sandalyede otururken, karşısındaki hufflepufflı sevimli bir kız olan minatozaki'nin gülümseyerek söylediği sözleri dinliyordu. halbuki kızın hastane kanadında zorlu maç yüzünden yaralı olanlara yardım etmek (aslında daha çok sohbet etmek) dışında bir amacı yoktu ve bu süreçte kurbanlarından birisi de kendisinden bir yaş küçük olan ve hala uyanmamış hyunjine bebek bakıcılığı yapan seungmine sataşmak olmuştu elbette. 'bu durumdan kim beni kurtarabilir?' diye düşünen seungmin ise cevabını yanında uyuduğunu sandığı bedenden aldı.
"BENİ SEUNGMİN Mİ KURTARDI!" diye bağırması ve yeni uyanmış olmasına rağmen çıkan gür sesi insanı şaşkınlığa uğratabilecekken gözünden akan sahte yaşları silerek "beni sevdiğini biliyordum" demiş ve ağlama taklidi yapmıştı bir süre. uykudan uyandığı saniyede bile drama queenlik peşinde olması insanı hayrete düşürebilirdi. ancak yer miydi anadolu çocuğu kim seungmin, kesinlikle hayır, o bu görüntüye karşı yüzünü buruşturmuş ve kendisi için ayırdığı yemekleri yanındaki komodine bırakmıştı.
kim inanırdı ki sevgiye inanmayan seungminin birkaç hafta içinde tanıdığı hyunjin için büyük salondan hastane kanadına yemek taşımacılığı yapacağı.
hyunjin gülümseyerek bakmaya devam ederken "uykusuz görünüyorsun" demişti. seungminin morarmış göz altlarına bakıldıpında bunu anlamak çok da zor değildi zaten. ancak seungmin buna karşılık yalnızca omuzlarını silkmişti.
"başımda nöbet tuttuğunu söyle bir de bayılayım" demişti hyunjin. tam olarak dalga geçtiği söylenemezdi çünkü sevgilisi olmayı kabul etmesine rağmen hala soğuk yapan seungminden böyle bir şeyi asla beklemezdi. bu yüzden elini alnına koyup bayılma numarası yapmaya hazırlanmaktan vazgeçti.
"iyi, söylemem o zaman" diyen seungmin' in iksir dersini kaçırmamak amacıyla arkasını dönüp hastane kanadından hızlıca uzaklaşmadan, hyunjini pek geveze bir kız ile henüz biten maç yüzünden hastalarla dolu olan odada yalnız bırakmadan önce tek yaptığı ders ile ilgili bilgi vermek oldu.
"iksir dersine girsen iyi olur. snape her ders itiraz kabul etmeden 20 puan kırıyor."
hastane kanadından ayrılan seungmin, arkasında sebep olduğu gürültülere gülerken hızlı bir şekilde zindanlara indi. bunu yaparken bir yandan arkadaşlarının nerede olduğunu düşünmekteydi. genelde kendilerini uyandırmadığı zamanda uyuya kalıyor ve gün boyu birçok dersi kaçırıyorlardı.
bunun için, iksir sınıfından içeri girdiğinde ve burnunu pek de sevmediği bu sınıfın tuhaf bir şekikde huzurlu olan kokusu doldurduğunda yüzünde oluşan gülümsemeyle birlikte kendi aralarında konuşmaya başlayan slytherin ve gryffindor arkadaşlarını görmesine şaşırdı. kesinlikle, uyanıp çoktan derse girmiş olmalarını beklemiyordu. pek çok kişi de slytherin ve gryffindorun yakın arkadaş olmasını beklemiyor olabilirdi. ancak bilirsiniz, zıt kutuplar filan...
"sınıf harika kokuyor" dedi felixin yanındaki sandalyeyi çekip oturduğu sırada. felix ise ona gülerek "elbette öyle olacak" dedi, zindanda bulunan sınıfın en üstündeki küçük camdan gelen ışık doğrudan yüzüne çarpıyor ve çillerini aydınlatıyordu gülümseyen çocuğun.
"ders için iksiri önceden hazırlamış bay snape"
bunu duymasıyla ne iksiri olduğunu saniyede kapan kim seungmin kafasıyla onu onayladı ve içeri giren diğer herkesin nasıl da kendisi gibi etrafı koklayıp gülümsediğini izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat|minsung✓
Fanfictiongözü kara bir gryffindorlu ve aynı zamanda animagus olan han jisung, soğuk bir slytherinli olan ve yalnızca kedilerle iyi anlaşan lee minhonun kendisini sevmesi için her gün animagusu olan kediye dönüşüp yanına gitmeye karar verdi. (içeride her türl...