"bundan sonra mcgonnagalı da biçim değiştirmeyi de sevmiyorum diyenin-"
jisungun bir dizi küfür savurmadan saniyeler önce söylediği sözlerin ne anlama geldiği, koca hogwarts bahçelerinden birinde, ıslak çimenlerin üzerinde, kar yağmaya başlamadan birkaç dakika önce oturan grup için epey belirsizdi. üstelik kendisinin bu zaman kadar hep mcgonnagaldan korktuğu ve pek hoşlanmadığı göz ününe alındığında bu ani dönüşün sebebini merak etmemek mümkün de değildi.
öyle ki burada oturmaktan sıkılmış olsa da ıslak çimenler yüzünden kıyafetleri ıslanmış olan ve kalkarsa dalga geçileceğini bildiğinden oturmaya devam edem lee felix de bunu merak etmiş ancak umursamamaya çalışarak can sıkıntısından kurtulmak için yanındaki arkadaşlarını incelemeye başlamıştı. kendisi gibi sessizce oturan ve muhtemelen kendisiyle aynı durumdan muzdarip olan changbine bakıp jisungun dediklerine verdiği tepkileri ölçmek istemişti ancak elbette bu konunun pek de umurunda olmadığını fark etmişti, gülümseyerek kendisine bakmaktan başka bir şey yapmıyordu ve söylenenleri duyduğundan bile emin olamadı felix.
ardından o aniden yüzünü çevirdiği için korkmuş gibi bakışlarını jisunga yönetmesi ile felix rotayı minhoya çevirmiş ancak aptal aşık görüntüleri yüzünden oluşan kusma isteğiyle bundan çabuk vazgeçmişti. halbuki son zamanlarda kendisinin de pek farklı durumda olduğu söylenemezdi.
yüzünde artık açıkça seçilebilecek bir gülümseme ile jisungun söylediği her bir kelimeyi değişmeyen bir ilgi ile dinleyen minho olduğu durumdan epey mutlu görünüyordu. özellikle birkaç dakika önce buraya oturmaya karar verdiklerinde diğer herkes oturup o ıslaklığı hissettikten sonra yalnızca kendi oturacağı yere kurutma büyüsü uygulamak gibi bir şeytanlık yaptığı düşünülürse, ortamdaki en mutlu kişi kesinlikle oydu.
"pekala jisung" demişti ardından onun laflarını bölerek, dakikalardır susmayan jisung ise sonunda nefes nefese kalmış bir şekilde oturmak için yönelmişti ki minho da aynı anda asasına yönelmiş ve aklınızın eremeyeceği bir pratiklikle siyah renkli, buradan da anlaşılabileceği gibi abanoz ağacından yapılmış olan, asasını çimlere yönetirken "impervus" demişti şaşırtıcı bir rahatlıkla.
bu, ikinci darbeyi yemiş olan changbin ve felix ikilisinin şaşkın bakışlarını birbirlerine ve minhoya yönelip sahte ağlama numarası yapmalarına neden olmuştu. ikili verdikleri tepkilerin bile aynı olmasına bakılırsa açıkça görülebileceği üzere birbirlerine için yaratılmışlardı."şimdi bir anda biçim değiştirmeyi sevmene neden olan şeyi anlatabilirsin."
jisung biraz önceki büyünün nedenini ancak çözdüğünden dolayı bu söyleneni başta işitmemiş, ancak ardından felixin kafasına vurmasıyla kendine gelmiş ve "İNANAMAYACAKSINIZ" diye bağırırken bir yandan da tüm tuhaf ve rahatsız bakışları üzerine çekmişti, hemen ilerilerinde ders çalışmak için onlardan ayrılan ve bu seslere yılların verdiği bir alışkanlık dolayısıyla tepki veremeyecek duruma gelen seungmin hariç.
"mcgonnagal zaten animagus olduğumu biliyormuş"
ortamda garip bir sessizlik oluştuğunda bu dediğinin şaka olduğunu düşünen changbin kahkaha atmaya başlamış ancak ortamdaki ciddi bakışlar yüzünden çabuk durdurmuştu bu kahkahayı "şaka değil miydi?"
"HAYIR İŞTE" jisung anı bir yükselişe geçmişti her zamanki gibi, üstelik insanların onlardan bunalması umurunda değildi, çok istiyorlarsa gidebilirlerdi.
"ben de aynı tepkiyi verdim valla 'hocam hangi kameraya el sallayayım' dedim sonra da kitap fırlattı üzerime"
"ve" dedi minho "ne cezası alacakmışsın?" doğrusu onun ilgisini çeken en önemli kısım buydu. eğer ağır bir şeyse beraber üstlenmek isteyeceği kesindi ve gerçekten kötü olabileceği için endişeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat|minsung✓
أدب الهواةgözü kara bir gryffindorlu ve aynı zamanda animagus olan han jisung, soğuk bir slytherinli olan ve yalnızca kedilerle iyi anlaşan lee minhonun kendisini sevmesi için her gün animagusu olan kediye dönüşüp yanına gitmeye karar verdi. (içeride her türl...