-acele etmezsen maçı kaçıracağız!
merdivenlerden değişmemesi ümidiyle koşarak inen lee felix, nefes nefese kalmış bir şekilde aralıksız koşusunu quidditch sahasına kadar sürdürdüğünde ve sonunda vardığında, arkadaşı seungmin'in hala okuldan bile çıkmadığını fark ettiğinde derin bir nefes verdi ve sakin olmaya çalışarak, gryffindor taraftarlarının oturdupu ve çoktan birkaç tanıdık yüz seçebildiği maçı seyretme alanına, merdivenleri çıkarak tırmandı.
bugün biraz yalnız kaldığı söylenebilirdi. öncelikle henüz geçen ay takıma arayıcı olarak alınan arkadaşı han jisung yanında yoktu, kim seungmin yetişmek için fazla yavaştı ve birkaç haftadır arkadaşı olan seo changbin ise maçta vurucu olarak görev alıyordu. bu yüzden onun için epey heyecanlı bir qyidditch maçı olacaktı.
quidditch, pek de zor kuralları olmayan ancak bazen mantığın almadığı bir oyundu. öyle ki, diğer herkes ne kadar sayı kazanırsa kazansın vurucular, kovalayıcılar ve tutucu ne yaparsa yapsın iş arayıcının topu bulup bulmamasıyla bitiyordu ve basitçe arayıcısı sağlam olan kazanıyordu. bu durumda ise genel olarak muggle doğumlu bazı ravenclawlardan oluşan topluluk "o halde diğer takım üyeleri niye var" diyerek bu oyunu protesto ediyor ve çoğu zaman maçlarına gelmiyordu.
ama bilirsiniz, yüzyıllardır süre gelen bazı kuralları sorgulamak pek de mantıklı olmayabilir, çünkü zaten her şey çoktan yerli yerine oturmuştur ve düşüncemiz bunu hiçbir şekilde etkilemeyecektir.
quidditch'in tarihçesi bir yana bugünkü maça gelirsek daha şimdiden epey çekişmeceli olacağa benziyordu. çünkü adeta bir derbi haline gelen slytherin-gryffindor maçıydı ve işin daha da kötüsü bir haftadır çıktıkları bilinen ikili arayıcı pozisyonunda ilk defa karşı karşıya oynuyordu. kesinlikle, daha büyük bir facia olamazdı.
minho ve jisung ise bu süreçte sevgili olduklarını unutup birbirleriyle düşmanca bir rekabet içine girmişlerdi. maç başlamadan dakikalar önce soyunma odasından gelen bağırışların da başka bir açıklaması olamazdı. fazla iddialı olan ve hufflepuffların serisini bozup bu senenin galibi olacağını iddia eden slytherinler, iğneleyici laflarıyla gryffindorları kışkırtıyor ve kavga çıktığında hiçbir şey yapmamış izlenimi kazanıyordu. yine de bu kavga esnasında minhonun flörtöz bir tavırla "lanet olası quidditch formanız sana çok yakışmış jisung!" diye bağırması ortamda garip bir sessizlik oluşturuyor ve herkesin kavgayı bırakıp birlik olarak minsung ikilisine sövmesini sağlıyordu.
kısacası her şey, mümkünmüş gibi daha da saçma bir hale geliyordu.
"sonunda geldin" dedi felix ve seungmin'in elindeki dürbünü aldı. ilk defa bir takımsa hoşlandığı bir kişi vardı ve bunu itiraf etmek bile kendisi için çetrefilli bir süreç olmuşken bundan haberi olmayan seungmin "sen quidditch sevmezsin ki" diyerek dürbününü geri almaya çalışıyordu. herkesin izlemesi gereken bir crushı varken çıkan dürbün kavgası, slytherin olmasına rağmen gryffindor atkısu ile gryffindor taraftarlarının yanında oturmuş olan choi san'ın "accio" büyüsü sayesinde kendine almasıyla sona ermişti, wooyoung'un kovalayıcı olarak oynadığını söylemeye gerek var mıydı? sanmıyorum.
"ama o benim" diyordu vahşi modunu açmak üzere olan kim seungmin şeytani bakışlarını san'ın üzerinde gezdirirken.
"izleyeceğin bir sevgilin olduğunu sanmıyorum seungmin, yoksa var da bizden mi saklıyorsun?"
ne yaptığını kesinlikle bilen san konuştuktan sonra seungmine göz kırpmıştı ve evet, bu açıkça bir tehdit unsuruydu. ağzını tutamayan hwang hyunjin'in bina başkanlarına çıktıklarını söylememiş olma imkanı sıfıra yakındı zaten. hatta seungmin tüm hogwartsın bilmiyor oluşuna şaşırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat|minsung✓
Fanfictiongözü kara bir gryffindorlu ve aynı zamanda animagus olan han jisung, soğuk bir slytherinli olan ve yalnızca kedilerle iyi anlaşan lee minhonun kendisini sevmesi için her gün animagusu olan kediye dönüşüp yanına gitmeye karar verdi. (içeride her türl...