minho, günün büyük bir kısmını geçirdiği sıcak ve güzel kokan kütüphaneye çarpan kalbiyle girmişti girmesine ancak, bu büyük kütüphanede her yeri aramasına rağmen bir türlü aradığı kişiyi bulamamıştı ve bu onun heyecanını söndürmüştü.
sonra, onun muhtemelen çekindiği için kaçmış olabileceği ihtimalini düşündüğünde kendi kendine gülümseyerek, jisungun onun yerine topladığı kitaplıkları inceledi. üst raflarının bile ne kadar düzenli olduğunu gördüğünde ancak büyü kullanarak hızlı ve güzel yapabileceğini de düşündü ve böyle yapmış olma ihtimali epey yüksekti. jisung asla yasakları çiğnemekten ve düzenleri bozmaktan çekinmiyordu, üstelik bu düzeni bozma işini, tanışalı az bir zaman geçirdiği ve bu kısa zamanda hiç gülmeyen minhoyu defalarca kez güldürmesinden de görebilirsiniz. han jisung kesinlikle, bilerek veya bilmeyerek, minhonun kalbindeki düzeni bozmaktan da çekinmemişti.
bütün kütüphaneyi aradıktan sonra bir sandalyeye oturup onunla ilgili düşüncelere dalan minho, içeri giren ve bebek gibi ağlayan kişinin tanıdık sesiyle şaşırdı. kafasını çevirdiğinde ise uzun vücuduna rağmen dolu gözleriyle onu arayan hyunjini buldu. bu görüntü ile gülmek istiyor ancak karşısındaki arkadaşı ağladığı için kendini tutuyordu.
sonra hızlıca ayaklanıp hyunjinin yanına gittiğinde her an kahkaha atabilecek olan sesini bastırmaya çalışarak "ne oldu" dedi. hyunjin ise sadece "seungmin" diye sessizce fısıldayarak yanıt verdi.
bu yüzden acaba başına bir şey mi geldi diye düşünüp merak etmeden duramadı minho, üstelik bu durum jisungun neden bir anda ortadan kaybolduğunu da açıklardı. bu düşüncesinden sonra kendine kızmadan edemedi. işin ucunda başına bir şey gelmiş birisi varken hala jisung hakkında düşünüyordu.
ancak sonra insanların dilinden düşürmediği 'hogwartsın prensi hwang hyunjin'in sadece onu tersleyen platoniği yüzünden ağlıyor olabileceğini düşündüğünde birazcık da olsa rahatladı. son zamanlarda yapmadığı şey değildi.
sonuç olarak da durumu iyice kavramak ve hyunjini sakinleştirmek için onunla birlikte kütüphaneden dışarı çıktı. şu kitapları uzatan tuhaf ellerden biri aşırı gürültü yaptıkları için her an kafalarına bir tane geçirebilirlerdi ve bunu ikisi de istemezdi.
"sakince anlat hyunjin" dedi kütüphanenin önünden koridor tarafına yönelirken, hyunjin biraz daha sakin bir şekilde "hastane kanadındaymış ve çok ateşi varmış" diyordu, sesinde bu sefer daha çok pişmanlığa benzeyen bir ton vardı ve buradan açıkça onun payı olduğu görülebiliyordu.
minho onunla birlikte bahçeye uzanan koridorda duraksadığında "o halde oraya gitsek ya" diyordu. bir tarafının jisungu görmek için özellikle bunu istediğini söylemesi yalan olmazdı.
"olmaz çünkü çok utanıyorum" bu dediğiyle artık dayanamayan ve onun bir suçu olduğunu açıkça anlayan minho kahkaha attığında hyunjin sinirlenmiş, ancak hala buğulu olan gözleri bunu belli edememesine sebep olurken komik bile gözükmüştü. keşke tüm hogwartsta ona hayran olan şu kızlar, ve bazı erkekler, onun bu halini görebilseydi diye düşünmeden edemeyen minho hala gülmeye ve hyunjini sinirden belki de utançtan kızartmaya bir süre daha devam etmişti.
"sen ve utanmak. komik şakaymış hyunjin"
şimdi hyunjin koridordaki büyük pencerelere doğru arkasını dönmüş ve bunu yaparken aslında yüzünü minhodan saklamaya çalışmıştı, yine de koridorun başından bile şu kızarmış suratı açıkça görülebilirdi. sonra fısıldayan bir ses tonuyla konuşmasından sonra da kendini önünde bulunduğu camdan atmak istedi hyunjin.
"utanıyorum çünkü onu yanlışlıkla öptüm"
dediklerine anlamlamdırmaya çalışan ve kulaklarına inanmamak isteyen minho birkaç saniye sonra "NE!" diye bağırdığında, koridordan geçmekte olan birçok kişi korkarak ve biraz şaşırarak onlara bakmıştı, doğrusu minhonun ilk defa böyle içten bir tepki veriyor olmasına daha çok şaşırmışlardı. ancak, belki de ilk defa insanların ne düşündüğünü önemsemeyen minho yeniden gülmeye başlamıştı. tüm duygularını böyle açıkça dışa vuruyor olmak ona jisungun öğrettiği bir şeydi ve bu durumdan fazlasıyla hoşmuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat|minsung✓
Fanficgözü kara bir gryffindorlu ve aynı zamanda animagus olan han jisung, soğuk bir slytherinli olan ve yalnızca kedilerle iyi anlaşan lee minhonun kendisini sevmesi için her gün animagusu olan kediye dönüşüp yanına gitmeye karar verdi. (içeride her türl...