"günaydın jisung, seungmin uyandığından beri yastığını ısırıp çığlığını bastırmaya çalışıyor nedenini biliyor musun?"
ortak salonda neşeli bir şekilde cam kenarında oturup, quidditch oynayan slytherinleri izleyen jisungun gülen yüzü, yanına gelen felixin sorduğu soruyla düştü ve aklına bir kez daha dün yaşananların gelmesiyle kafasını duvara vurma istediğini zapt etmeye çalıştı.
"uzun hikaye felix" diyerek onu geçiştirme çalışı, bindiği siyah süpürgenin üzerinde havalı tavırlarından ödün vermeden süzülen minhoyu tekrar bulmaya çalıştı.
"beni geçiştirme jisung. siz ikiniz biliyorsanız ben de bilmeliyim"
felix kollarını birleştirip olduğu yerde tepinmeye başladığında onu kolundan tutan jisung etraftaki diğer gryffindor kız ve erkeklerin duymamasını istediği için onu arka tarafta, eski ve pek kullanılmayan merdiven altındaki tozlu kitaplığın yanına kadar sürükledi.
"dün gittim. minho yerine şu hyunjin denen çocuk geldi. biraz üzgün gibiydi ve... lanet olsun... bana seungmin ne kadar aşık olduğunu ve ne kadar çaresiz olduğunu anlattı. ben de tabii ki seungmine anlattım. yani dünden beri böyle, tek kelime etmedi, uyuduğunu da sanmıyorum. bilirsin, hyunjin onun ezeli rakibiydi. kim bilir bu şekilde yakınlaşmaya çalıştığını."
felix büyümüş gözleriyle bütün olanları nefes dahi almadan dinledikten sonra tek yaptığı, seungminin dün yaptığı gibi, çığlık atarak yatakhanelerine giden merdivenlere yönelmek ve ortak salondaki herkesin bakışlarını üzerine çekmek olmuştu.
ve "aptallar" diyerek mırıldanan jisung tekrar cam kenarındaki yerine oturmuştu.
bugün keyfinin pek yerinde olduğu söylenemezdi. özellikle de slytherinlerle hiç ortak dersleri olmaması göze alındığında.
bu yüzden gryffindor kulesinin geniş pencerelerinin önündeki boşluğa sığdırdığı küçük bedeniyle dışarıda quidditch provası yapan slytherin öğrenciler arasından aradığını bulmaya çalışıyor, yine de bu uzaklık sebebiyle pek de başarılı olamıyordu.
saate baktığında biten araları yüzünden biçim değiştirme dersine gitmek zorunda olduklarının farkına varmasıyla sıkıştığı cam kenarından kalktı ve çantasını aldıktan sonra kıyafetlerine çekidüzen verdi (mcgonnagal gerçekten üniformaları ve düzenleri konusunda takıntılı olabiliyordu.)
ardından ortak salonda bir yerlere fırlattığı gryffindor kravatını bulduğunda aklına bağlayamadığı gerçeği geldiği için üzüldü ve arkadaşlarına çağırdı. aldığı tek cevabın "sen git biz yetişiriz" olmasıyla çantasını ve mcgonnagalın altmış santimetre uzunluğundaki parşomene yapmalarını istediği ödevi de unutmadan çantasına sıkıştırdı. (işin aslı uzun olması için yazısını 3 kat daha büyük hale getirdiği bir gerçekti)
arkadaşlarına bağırarak acele etmelerini söylemesiyle birlikte yedinci kattaki ortak salonlarından çıkıp birinci kattaki biçim değiştirme sınıfına canı çıkarken ve bir yandan kravatını bağlamaya çalışırken indi.
sonuç olarak biçim değiştirme sınıfının önünde beceriksizliği yüzünden ağlamak isterken sakin olup arkadaşlarını beklemeye karar verdi. başka arkadaşlarıyla karşılaşmış olması dışında bir sorun yoktu. tabii ne kadar sorun olduğu söylenebilirse.
arkasındaki birkaç slytherinden oluşan grubun önünde yürüyen minho, kafasını çevirip kendisini fark ettiğinde arkasındakiler gidene kadar beklemişti. bu, jisungun kendisi gibi bir gryffindor öğrenci ile konuştuğunu diğerleri bilmesin istediği kanısına varmasını sağladı ve bu düşünce yüzünden kırılmamış değildi. yine de belli belirsiz bir gülümsemeyle yanına ulaşan minhoya aynı şekilde gülümseyerek karşılık vermekten fırsat bulduğunda saçma bir şekilde düğümlediği için komik gözükmesin sebep olan bu lanet olası kravatı çözmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat|minsung✓
Fanfictiongözü kara bir gryffindorlu ve aynı zamanda animagus olan han jisung, soğuk bir slytherinli olan ve yalnızca kedilerle iyi anlaşan lee minhonun kendisini sevmesi için her gün animagusu olan kediye dönüşüp yanına gitmeye karar verdi. (içeride her türl...