"how can I tell her?"

509 85 13
                                    


"Atsumu... Atsumu.."

Kafasını sevgilisinin göğsüne gömmüş delicesine ağlıyor. Durduramıyor gözyaşlarını. Saatlerdir,hatta günlerdir ağlamaktan artık gözleri kıpkırmızı olmuş.

Ama yine de kesemiyor ağlamayı, zamanında onu anlayabilmiş tek insanı,belki bir sevgili olarak değil fakat arkadaş olarak çok fazla sevdiği bir insanı öylece kaybediyor,ellerinin arasından kayıp gidiyor.

"Nasıl söyleyeceğim ona? Nasıl annen öldü diyeceğim?"

Ağlaması her dakika daha da şiddetleniyordu.

Sesleri duyan İchika,yan odadaki Osamu'nun yanından koşarak geldi. Birkaç gündür babasını göremiyor oluşunun üzerine duyduğu sesler daha da telaşlandırmıştı onu.

"Baba? Baba ne oldu?"

Ağlayan babasının yanına oturdu. Atsumu da kendini zor tutuyordu ağlamamak için. Gözünün önünde bir ailenin tamamen kopuşu, küçücük bir kızın ortada kalışı yaşanıyordu fakat hiçbir şey yapamıyordu o.

"Ben... Ben sizi yalnız bırakayım."

Yavaşça yerinden kalkıp Kiyoomi ve İchika'yı yatakta tek başlarına bıraktı. Baba kızın arasına girmemeliydi,o da çok iyi biliyordu bunu.

Kendi annesini kaybettiğinde neler yaşadığını çok iyi biliyordu.

Odadan çıkıp Osamu'nun yanına gitti.

Bu sırada Kiyoomi İchika'yı kendisine çekmiş ve sıkıca sarılmıştı ona. Siyah saçlarındaki şampuanın kokusunu derin derin içine çekmişti.

"Sana... Sana bir şey söylemem lazım."

İchika geriye çekilip babasının ellerini tuttu.

"Hm hm?"

Yeşil gözleri merakla babasının siyahlarına çevrildiğinde yine o yeşil gözlerdeki o bakışlar doldurdu Kiyoomi'nin zihnini. Kendini binlerce kez daha pişman hissetti yeniden.

"Annen... Annen bir daha gelmeyecek."

"Ne?"

"Annen çok uzağa gitti."

Kızın gözleri doldu hüzünle.

"Beni bırakıp gitti mi?"

"Gitmek zorunda kaldı. Dönemeyecek bir daha."

Kız gözyaşlarına engel olamadı. Birden bire yıllarca içinde biriken, çocukluğunu mahveden her şey ortaya çıkmışçasına ağlamaya başladı. Çığlık sesleri doldurdu odayı. Öyle ki,sabah tepedeki güne aşağı inip etrafı karanlık bürüyene kadar ağladı.

"Ama sen hiç gitmeyeceksin, değil mi? Tsumu-nii de gitmeyecek, değil mi?"

"Hayır. İkimiz de seni yalnız bırakmayacağız."

Onu kendisine çekip saçlarının arasına bir öpücük kondurdu.

❀●•♪.。‧:❉:‧

Yüzlerine vuran soğuk hava eşliğinde sahilde yürüyordu şimdi üçü.

Sağda Atsumu,solda Kiyoomi. Ortada da İchika.

"Benim size bir sürprizim var?"

Eski eşinin ölümünün üzerinden geçen beş ay sonra ilk kez bu kadar mutlu ve bir şey için heyecanlanmış gibiydi Kiyoomi. Beş ay içersinde onu toplayan etkenler Atsumu ve İchika'ydı. Fakat ikisine de yardımcı olan,ikisini de toplayan Atsumu olmuştu.

Atsumu ilaç gibiydi onlar için.

İkisi de durup şaşkınlıkla Kiyoomi'ye döndü. İchika ise ne olacağını çoktan biliyormuş gibi gülümseyerek bakıyordu babasına.

Kiyoomi ceketinin cebinden çıkardığı siyah bir kutuyu uzattı Atsumu'ya.

Dizleri üzerinde yere çöktü. Kutuyu açtı. İki çift yüzük çıktı küçük kutunun içinden. İki çift altın yüzük.

"Atsumu. Benimle evlenir misin?"

"He?"

Atsumu, yaşadığı şok ile nasıl cevap vereceğini bilemedi. Mutluydu. Hayatında hiç olmadığı kadar mutluydu hem de.

Birkaç ay sonra okulu bitecekti. Sevdiği adamla evlenebilecekti. Hatta İchika'yı kendi kızı gibi büyütebilecekti.

Kahverengi gözlerden yaşlar süzülmeye başladı. Dizleri kendisini daha fazla taşıyamıyordu artık.

Yere düşüp Kiyoomi'ye doğru ilerledi ve boynuna sarıldı.

"Evet evet evet evet!"

İchika'nın kahkahası duyuldu ardından.

"Bir babadan daha iyisi nedir biliyor musunuz?"

İkisi de merakla kızlarına döndü.

"İki baba!"



ᵇˡᵘᵐᶦᶜ|| ˢᵃᵏᵘᵃᵗˢᵘHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin