Bölüm dokuz; Pusat'ın dersi, ateş gücü
Güneşin ilk ışıkları, kaldığı odanın küçük penceresinden içeriye dalarken, huzursuz uykusunda sıyrıldı genç adam.
Her gece gördüğü kâbuslar, bu gece sanki o kötü günün geldiğini hissetmiş gibi daha yoğun ve daha korkunçtu.
Huzursuz ve yersiz bir sinirle yatağından kalkan Egemen, odasındaki küçük banyosuna gidip soğuk suyla kendine gelmeye çalıştı. Aynadaki aksine bakınca gözlerinin altındaki morluklar ben buradayım der gibi bağırıyor, genç adamın uykusuz kaldığını haykırıyordu adeta.
Elini kömür karası saçlarından sinirle geçirirken aynanın karşısından ayrılıp yatağına geri geçti. Dirseklerini dizleri üzerine koyup, kafasını elleri arasına alırken, gördüğü kâbusları - ki kâbus değil yaşanmış gerçeklerdi- defetmek ister gibi bir ileri bir geri salınıyordu.
'İki yıl oldu. Acımasızca küçük kardeşini öldüreli iki yıl oldu. Acımasız bir katilsin sen. Eserinle gurur duy. Küçücük bir kızın hayatını kararttın.'
Genç adamın, beyninin içindeki ses acımasızca onu suçlarken, o ses sanki kendisine ait değilmişçesine cevap verdi.
"Sus artık sus. Yeter, isteyerek yapmadım, isteyerek öldürmedim. O benim her şeyimdi. Bu âlemdeki tek ailemdi ben ona isteyerek kıymadım. Sus yeter. Katil değilim ben."
Yüksek çıkan sesi odanın içinde dağılırken, gözyaşları usulca süzüldü kara gözlerinden.
Elini boynundaki kolyesine atıp, bulanık gözlerle kolyedeki küçüğünün resmini izledi. Küçük kardeşinin minik burnu ve dudaklarında gezindi gözleri daha sonra okşamaya doyamadığı siyah saçları, bakmaya doyamadığı siyah gözlerinde takıldı kaldı.
"Özür dilerim küçüğüm, affet beni. Ben çok kötü bir abi oldum, koruyamadım seni affet."
Kardeşinin resmini inceleyip usulca fısıldarken, resmi bir kere öptü ve gözyaşlarını sildi adam.
Hızlıca hazırlanıp Dünya'ya geçen ormana geldi. Yaşadığı yeri düşünürken geçitten geçti. Geçidin her zamanki ışıkları gözlerini alırken istem dışı kapandı gözleri.
Bir saniyenin sonunda ışık azaldığında Dünya'ya gelmişti. Olduğu ormanda daha fazla oyalanmayıp hızlı adımlarla mezarlığa yol aldı.
Ceylan Karasu
D.T: 05.04.2000
Ö.T: 30.09.2013Mezar taşının üstündeki yazıyı okuduğunda -her geldiğinde okurdu- gözlerinin dolmasına engel olamadı.
İçi acıyla sarsılan koca adam, kor alevlerde yanıyordu sanki. Omuzları hüzünle çökerken sanki ayaklarında derman kalmamış gibi çöktü mezarın üstüne.
Ve orada saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladı.
Ağlamak kardeşini geri getirmeyecekti elbette ama bir nebze de olsa içindeki alevi gözlerinden akan yaşlar söndürüyordu.
***
Güneşin vurduğu sınıf aydınlıkla dolarken sınıfa giren küçük kız kendisine selam verenlere gülerek karşılık verip, daha sonra arkadaşı Ecrin'in yanına geçti.Arkadaşıyla sohbet ederken gözü sınıfta birini arıyordu. Göremediği yüzle usulca bakışlarını arkadaşına çevirip dudaklarını araladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK PERİM
Viễn tưởng06.10.2016 tarihinde kurgulanmış 10.01.2017 tarihinde yayımlanmıştır. 21.01.2019 tarihinde ara verilmiştir. 10.01.2021 tarihinde yeniden yayımlanmaya başlanmıştır. *** Sarı saçları, yeşil gözleri ile tüm varlıkları kendilerine hayran bırakan kard...