Rosé seni kurtaramadım. Seni o iğrenç insanların yanından alamadım. Ama... ama artık bende babam gibi güçlüyüm. Biliyorum çok acı çektin, ama artık geldim kızılım. Sana artık kimse dokunamayacak!
~Jimin
#jirose ~2
Beklenti ile gözlerime bakıyordu. Ne yani ciddi mi?
Ellerini yüzümden ayırdım. Yüzü bir anda düştü az önce ağlayan Sonra beklenti hâlindeki gözler şimdi sinirle bakmaya başladı. İşte şimdi bende korkmaya başladım. Ayağı kalktı gitmeye başladı.
- J-jimin..
Arkasını bile dönmeden
- Tamam kızılım ben cevabımı aldım. Bu arada yinede teşekkür ederim saçların...
- Jimin!..
Arkasına bakmadan yukarı çıktı. Bende önüme döndüm. Evde göz gezdirmeye başladım. Her yerde kırmızı güller vardı.
Kırmızı gül...
Anlamı neydi ki heryerde var?
Neyse önüme döndüm. Koltukta yavaşça parmaklarını gezdirdim. Ama arka taraftaki bir tablo dikkatimi çekti çok karanlıktı burası. Işıkları aradım, sonunda buldu açtım. Burası salondan uzanan bir koridor ve en sonu hem karanlık hemde bir tablo vardı. Tablonun ne olduğunu bakmaya yeltendim ki.
Yukarıdan kırılma sesleri geldi. Endişelendim, hemen merdivenlerin olduğu yere açıklayıp ikişer olarak çıktım basamakları. Onların öldüğünü bildiğim için rahattım. En azından kendimi kandırıyorum.
Seslerin geldiği yönü dinlemeye başladım. En uçta benim kalktığım odanın yanındaki odadan geliyordu.
- Jimin oradaki sensin değil mi? Açar mısın kapıyı.
Hâlâ daha içeriden kırılma sesleri geliyordu.
- Jimin yeter aç şu kapıyı!
Yok açmıyordu bana evlenme teklifi dâhi ettiğine göre hatta beni 4 yıl beklediğine göre bana âşık.
Ahh ben bunu şimdi mi anlıyorum. Salak rose!
- Jimin eğer kapıyı açmazsan şuan giderim. Nasıl olsa artık onlar yok özgürüm!
Demem ile birlikte kapının kilidi açılmaya başladı. Özel öğretmenim belki de çok haklıydı zekiydim.kapıdan çıktığı gibi bana sarıldı. Hemen ayrılıp sahte bir sinirle
- Nereye gittiğini sanıyorsun. Rosé bir daha asla gitmek lafını senin ağızından duymicam!
Bir anda göz yaşlar aktı gözlerinden. Ellerin tersi ile silmeye başladı. Eline baktığımda kanıyordu. Hemde ciddi bir şekilde kanıyordu.
- Jimin ellerin! Naptın böyle ! Jimin sana diyorum. Ne diye gülüyorsun.
Ciddi anlamda şuanyüzüme bakıp gülüyordu.
- Sen benim için ş-şimdi endişelendin mı?
- Jimin saçma sapan konuşma tabiki endişelendim.
Hâlâ bana bakıp gülüyordu.
- Jimin önce eline pansuman yapalım ve seninle ciddi bir şekilde konuşmam lâzım.
Elini temizlerken bir kere bile gözünü benden ayırmadı. Açıkçası hem sinir olup h hoşuma gidiyordu. Ama benim buradan cidden gitmem lazımdı fakat jiminin yaşadıklarından ve beni o cehennemden kurtarmadıysan dolayı nezaketen burada kalmalıydım.
Sonra içeriye hizmetli biri girdi. Ve jimine yemeğin hazır olduğunu iletti. Jimin bana bakıp.
- O zaman rosé şimdi yemeğe gidelim ve sen o önemli , ciddi konuyu yemektesöyle olur mu? Senin bitkin düşmeni istemiyorum.
- Tamam.
Yemekler çok güzeldi. Aklıma o günler geldi...
~~~10 yaş~~~ - Sen küçük sürtük in aşağıyada yemeğini ye!
Hemen hevesle indim beni sürüklemediğine göre belkide bende masada yiyecektim.
- SEN NE HAKLA MASAYA OTURURSUN HA!
ve yine herzaman ki o dünden kalmış artık yemek leri önüme koydu...
~~~
- Rosé - Rosé iyi mısın?
- Ha iyiyim Jimin.
- Tamam hadi otur da bir an önce yiyelim.
- Peki.
Biraz yedikten sonra konuşmaya başlamalıydım.
- Jimin?
- Evet kızılım. Yani-
- Sorun değil Jimin. Ben seni daha tanımıyorum 4 sene önce bana söz verdin ve tuttun fakat ben hiç bir zaman seni bilmedim . Güvenebilecek kimsen yoktu sana güvendim ben. Bana umutlarımı geri verdin Jimin ben seni tanımakistiyorum. Ve salonda otururken kurduğumuz konuşma ardından gelişen olaylar bana açıklar mısın?
Eline su bardağını alıp içti daha sonra
- Tamam...
____________
Arkadaşlar ben kapak fotoğrafını bu bölümü attıktan hemen sonra değiştirmeyi düşünüyorum eğen beğenmezseniz buraya yazar mısınız?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
○ Dokunamayacak kadar uzak olsanda , sevebileceğim kadar yakınsın ○
