Koltukta oturup televizyon izliyordum. Saat 20.13 idi ve ben bütün gün oturdum. Ne yemek yapmama ne ev temizlememe nede dışarıya çıkmama izin var. Jimin de gelmedi zaten. Aslında gelmesin korkuyorum
Ondan hoşlanmaya başladım. O geldiğinde saçma sapan davranmaktan korkuyorum. Yapamam onu da kendimden uzaklaştıramam.
Ben korkularıma yüzleşirken aklıma aniden gelen fikirle ayağı fırladım. Televizyonu kapatıp koşmaya başladım arkadan yardımcılardan biri;
- Hanımefendi dikkat edin!
Eh tabiki roséanne park dinlemedi. Odamın önüne geldim. Derin bir nefes alıp bolca verdikten sonra. İçeriye girdim.
Fikrim tam olarak çok güzel giyinmekti.
Böyelce Jimin beni daha çok beğenebilirdi. Aslında bian yapmasam mı diye düşündüm ama ne olabilirki.15dk sonra...
Hadi amaa!!!
Bir insan makyaj yapmayı hiç mi beceremez. Off şuan palyaçolardan farksızdım. Yanaklarına mor şeyden sürmüştüm eğer ben böyle jiminin karşısına çıkıcak olursam kesinlikle benden uzaklaşır.
Ben aynada kendime bakıp umutsuz vaka olduğumu keskinleştirir iken kapı çaldı. Hemen elime geçen ıslak mendil ile yüzünü silmeye çalışıyordum. Arkamda yavaşça bir silüet belirdi.
Jimin!?
Anında arkamı döndüm. Döndüğüm an gülmeye başladı. Ben ise yüzünü eğip kızarmaktan başka hiç bir şey yapamıyordum. Gözlerimin yanmaya başlaması ile dolduğunu anladım. Yanından gidecek iken kolumdan tutup kendine döndürdü.
- Rosé senin gözlerin mı doldu?
Elleri ile yüzümü tutup kafasını eğdi.
- Kızılım yapma ben sen üzül diye gülmedim. Seni yememek adına güldüm.
Ne anlamında yüzüne baktım.
- Yani şey çok tatlı olmuşsun. Bu yüzden bak anlaşalım sen böyle çok tatlı olma yoksa sana zarar olucak.
Utançtan hâlâ daha tam yüzüne bakamıyordum. Kafamı sallayıp hızla ıslak mendili alıp kaçtım arkamdan kıkırdama sesi gelince tebessüm ettim.
Banyoda işlerimi halledip aşağı indim. Jimin masada oturmuş telefonu ile ilgileniyordu. Benim indiğini gördüğünde telefonu bırakıp,
- Yemekleri servis edin.
Yardımcılar yemekleri servis ederken ben sadece önüme bakıyordum Jimin ise bana bakıyordu hissediyorum. Yüzümü onun yüzüne kaldırmaya korkuyordum ama bir kere baksam ne olurdu ki baktığımda ba hüzünle bakıyordu.
- Jimin n-ne oldu? N-neden öyle bakıyorsun.
Bıkkınca nefes verdi.
- Rosé bugün neden bana böyle davranıyorsun anlamıyorum daha dün bana böyle değildin .
Hazırım
- Jimin şeyy...
- Ney rosé.
- Jimin ben...ben
- Rosé korkuyorum sen ne!
- Jimin ben senden h-hoşlanıyorum!!
Kafamı aşağı eydim şuan çok utanıyordum. Bir şey demiyordu acaba beni sevmeyi bıraktımı? Yüzüne baktım öylece bakıyordu hiç bir mimik yoktu.
- Jimin.
Ses yok.
- Jimin!
Yine yok.
- JIMIN!!!
Aniden afalladı bana bakıp ciddi olup olmadığıma bakmaya başladı.
- R-rosé s-sen a-az ö-önce ciddi m-miydin?
- Evet..
Çok kısık çıkmıştı sesim. Bir anda Jimin ayağı fırladı ve bağırmaya başladı.
- TANRIM O CİDDİ! O..O BANA ÂŞIK OLUYOR!!!!!!!
Jimin yerinde zıplayarak dönmeye başladı bende ona bakıp gülüyordum. Bu kadar çok sevineceğini bilsem çok daha çabuk söylerdim. Tamam daha dün gerçekten tanıdım onu ama hatırladım da ben onu beklerken aklım sürekli onun ne kadar yakışıklı ne kadar harika olduğundan bahsediyordu. Ben aslında ona âşıktım ve bu yeni değil , kesinlikle yeni değildi.
Yanıma yaklaşıp.- Rosé sen ciddisin değil mi?
Artık utanmıyordum jimine karşın.
- Evet Jimin çok ciddiyim hatta hoşlanmak değil ben..ben sana âşık oldum
Demem ile dudaklarıma yapıştı. İstekle olmakla bir o kadar da narin öpüyordu. Bende yavaşça karşılık vermeye başladım öpüşmemiz derinleşiyordu. Eğer devam edersek ileriye gidicektik. 4dk 'nın ardından Jimin beni kaldıracağında geriye çekildim bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Güldüm ve;
- Evlenmeden olmaz Jimin.
□ Tıpkı bir nefes gibisin. İçimde tuttuğum sürece benimsin. Bırakırsam gideceksin, bırakmazsam öldüreceksin. □
Sınır:
Oy:26
Yorum:30
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I KNOW /// ~JIROSE~ ( Tamamlandı )
FanfictionRosé seni kurtaramadım. Seni o iğrenç insanların yanından alamadım. Ama... ama artık bende babam gibi güçlüyüm. Biliyorum çok acı çektin, ama artık geldim kızılım. Sana artık kimse dokunamayacak! ~Jimin #jirose ~2