Öngörülmeyen Yaşamlar

101 21 19
                                    

"Daha hızlı olun! Daha hızlı! "

Doktor diğer hemşirelere ithafen konuştuktan sonra daha hızlı bir şekilde sürmeye başlamışlardı sedyeyi. Kazadan sonra gelen ambulansa hemen seonghwa'yı yerleştirerek en kısa zamanda hastaneye ulaştırmışlardı.

Seonghwa'yı hemen acile alarak muayene etmeye başladıklarında hongjoong ve diğerleri hastaneye varmışlardı.

"Şimdi ne olacak? Ya seonghwa hyung ölürse?"

Yeosang'ın dediklerine karşın hongjoong ona sarılarak gözünden bir damla yaşın akmasına izin vermişti.

"Ona hiç bir şey olmayacak. O çok güçlü bir insan. Ne badireler atlattı haberiniz yok. Merak etme. O iyi olacak."

O andan sonra gürültülü koridora derin bir sessizlik çökündüğünde ne kadar zaman geçti bilinmez sonunda bir doktor çıkmış ve onların yanına gelmişti.

"Park seonghwa'nın yakınları siz misiniz? "

Hepsi ayaklanarak doktor'un karşısına dikildiklerinde başlarını olumlu anlamda sallamışlardı.

"Seonghwa beyin durumu şuan stabil. Şuan beyin kanaması riski taşıdığından bir süre kendisini uyutacağız. Birazdan normal odaya alırlar. Geçmiş olsun. "

Doktor gitmek için hareket dendiğinde mingi hemen doktoru durdurarak 'en fazla kaç gün uyuyacak doktor bey? ' dediğinde hepsinin aklına yunho gelmişti.

"En fazla 1 hafta."

Mingi başını olumlu anlamda salladıktan sonra kendini banklara bıraktı. Son zamanlarda olan olaylar herkesi oldukça sarsmıştı. Yarım saat kadar sonra seonghwa'yı acilden çıkarttıklarında diğerleri de peşine takılmış ve onu takip etmişlerdi.

Seonghwa'yı odaya yerleştirdiklerinde diğerleri dışarıdan içeriye açılan camdan onu izlemeye başlamışlardı.

Kaza sonucunda yüzünün her yerinde ufaklı büyüklü çizikler oluşmuştu. Alnında büyükçe bir sargı'nın varlığı seonghwa'nın yakışıklı görünüşüne daha da çekicilik katıyordu.

Hasta yatağında ne kadar olursa.

"Yunho'ya kim söyleyecek? "

San'ın söylediği şeyle herkes sessizliğe büründüğünde bütün bakışlar hongjoong'a dönmüştü.

"Tamam."

Hongjoong kısa cevapla herkesi cevapladığında herkes seonghwa'yı izlemeye geri dönmüştü. Yarım saat kadar süre sonra herkese bir ağırlık çökmüş ve hepsi uyku moduna geçmişti. Mingi hariç.

"Hey! Hadi siz gidin. Ben burada kalırım bu gece."

İlk başta itiraz etseler bile mingi sonunda hepsini ikna etmiş ve evlerine yollamıştı. Evine gitse bile nasılsa jongho'yu ve seonghwa'yı düşünmekten uyuyamayacktı.

"Biran önce iyileş hyung. İyileş ki yunho çok fazla üzülmesin giderken. "

...

"Gelmenize gerek yok hyung. Hâlâ uyuyor. Eğer uyanırsa ben size haber veririm."

Hongjoong karşıdan bir şeyler söyledikten sonra ufak çaplı bir sessizlik oluşmuştu.

"Şey. Hyung yunho'ya söylediniz mi? "

Hongjoong derin bir nefes alarak 'daha değil ama söyleyeceğim.' dediğinde mingi hongjoong'u onaylayarak telefonu kapatmıştı. Kazanın üzerinden geçen bu üçüncü gündü. Mingi hâlâ seonghwa'nın başında beklerken diğerleri okula gitmişti. Hem yunho'nun yanında olmak, hem de zamano gelince olaydan haberdar etmek için.

Hongjoong diğerlerine de mingi ile konuştuklarını anlattığında hepsi kaçamak bakışlarla yunho'ya bakıyorlardı. Yunho da ortamdaki garipliği sezmiş bakışlarını diğerleri üzerinde gezdirirken hongjoong ile göz göze gelmişti.

"Bana söylemek istediğiniz bir şey mi var?"

Hongjoong gelen soru karşısında gözlerini gezdirerek derin bir nefes alarak yunho'ya döndü.

"Yunho. Sana birşey diyeceğim ama sakin ol tamam mı?"

Yunho diyeceği şeyi merak ederek kafasını olumlu anlamda salladı. Hongjoong ise derince bir yutkunmayla anlatmaya devam etti.

"Seonghwa şuan hastanede."

Yunho şok olmuş gibi gözlerini kocaman açtığında bakışlarını kısa bir süre diğerlerinde gezdirerek tekrar hongjoong'a döndüğünde gözleri çoktan buğulanmıştı.

"Üç gün önce. Ufak bir trafik kazası geçirdi ama durumu iyi."

Yunho'nun göz yaşları akmaya başladığında elini kalbinin üzerine koydu. Kalbi can çekişiyordu içeride. Üç gün önce dudaklarından öptüğü adam şimdi hastanede yatıyordu öyle mi?

"Hani sadece ufak bir rahatsızlıktı! Trafik kazası ne demek!?"

Hongjoong ve diğerleri suçluluk duygusuyla dolduklarında yunho hala şoku üzerinden atlatamamıştı. Demek bu yüzden üç gündür yunho'yu eve bırakıyolar ve seonghwa'nın yanına gitmesine izin vermiyorlardı.

"Üç gündür mü hastanede?"

Biraz da olsa sakinleştiğinde bunu sormuştu yunho. Canı hiç yanmamıştı böyle. Kalbinin böyle can çekiştiğini daha önce hiç hissetmemişti.

Hongjoong başını olumlu anlamda salladığında herkes suspus oturmaya devam etmişlerdi. Nasılsa yapabilecekleri bir şey yoktu değil mi?

...

"Ne zamandır böyle?"

Mingi ve diğerleri camdan yunhwa çiftini izlerken sormuştu mingi. Yunho'nun öyle bir yüz hali vardı ki; gözleri kıpkırmızı, yüzü bembeyaz olmuştu. Öğrendiğinden hastaneye gelene kadar sadece ağlamakla yetinmişti.

"Öğrendiğinden beri."

Hongjoong mingi'yi cevapladığında mingi derin bir nefes almıştı. Arkadaşını bu hallerde görmek canını çok acıtsa da yunho için, ona destek olabilmek için katlanıyordu.

Yunho ise içeriye girdiğinden bu yana ağlamaya başlamıştı. Öyle ki kesintisiz akıyordu gözyaşları.

"Özür dilerim. Özür dilerim seonghwa. Hepsi benim yüzümden. Keşke o gün senim yanında kalsaydım. Lanet olsun seni duyabilseydim eğer yanında olmasam bile sesini duyabilirdim!"

İçinden geçirdiği bu cümleler kalbine bir bıçak misali batarken elindeki seonghwa'nın elinin onadığını farketti. Seonghwa uyanıyor muydu?

...

Beğeniyorsunuz değil mi?

Aslında bu bölüm içime pek sinmedi ama umarım beğenmişsinizdir. 😚

.20.01.21.

✔Song Of The Sea. (YunHwa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin