lütfen medyadaki iğrenç ve komik editime aldırmayın😭😭
keyifli okumalarr💗
♔
Jimin kendisine tahsis edilen yeni odasında düşüncelere dalmış bir vaziyette dışarıyı izliyordu. Prensin hizmetkârı olmayı kabul ettiği gün, prensin odasıyla aynı katta olan bu büyükçe odaya taşınmıştı. Eski odasını seviyordu, bu yüzden şu sıralar yattığı yeri yabancılamakla meşguldü ve rahatça uyuyamıyordu. Prens hakkında herkes gibi o da çok şey bilmezdi. Kendine de itiraf etmeliydi ki işin ucunda çok para var diye prensin hizmetkârı ve özel eğitmeni olmayı kabul etmişti. Fakat prensi tanımaya başladıkça içinde filizlenen yardımcı olma isteğini bastıramıyordu.
Yoongi'nin geçmişinde çok büyük acılar çektiği ve büyük yaralar aldığı ortadaydı. Sadece yüzündeki yarasının değil, kalbindeki yaraların da çok derin olduğunu fark etmişti genç oğlan. Jimin'in de yaraları vardı. Yoongi'nin de dediği gibi, yüzünde değillerdi belki fakat bedeninde duruyorlardı. Ömrü boyunca asla silemeyeceği, kurtulamayacağı anılarla dolu yaralar... Jimin'in unutmak istediği geçmişi sürekli karşısına çıkarken oğlan bundan çok da memnun olmuş gibi gözükmüyordu.
Prensle yaptığı düelloyu düşündü pencerenin dışında usulca sallanan söğüt dalını izlerken. Yoongi gerçekten en temel hareketleri bile bilmiyordu. Nasıl bilebilirdi ki? Çok küçük yaşlardan beri kendini odasına kapatmış, insanlardan soyutlamıştı. Daha önce kılıcı ellerine sadece çocukken aldığı tutuşundan bile belli oluyordu.
Yoongi'nin yarasını düşündü bu sefer de. Ona dokunduktan, hafif pürüzlü dokusunu hissettikten sonra uzun süre elini oradan çekmemiş, prensi seyretmişti. Jimin onun korktuğunu, kafasını yorganın içine gömüp Jimin gidene kadar oradan çıkmak istemeyeceğini biliyordu fakat o bunların hiçbirini yapmamış, usulca beklemişti. Nefesleri sık sık ve aceleciydi fakat korkusuyla başa çıkmak istediğini de belli etmişti.
Jimin hafifçe gülümseyip yattığı yerde yavaşça döndü. Prens sevimliydi. Aynı zamanda hırslıydı da. Jimin onun bu özelliğini herkesin fark edebileceğini düşünmüyordu zira gözlerinin en derinine baktığında görebilmişti bunu. Yoongi tüm korkaklığına rağmen içinde cesur ve kendini kanıtlamaya hazır bir ruh taşıyordu. Jimin o ruhu görmese belki de çoktan bu işi bırakmış olurdu fakat görmüştü. Yoongi değişmek istiyordu ve ona yardım edebilecek tek kişi de kendisiydi.
Oğlan baş ucundaki kandile uzanıp onu söndürdü ve yumuşak yatağın içine girip gözlerini kapadı. Yoongi'yi değiştirebileceğini düşünmek bile onu mutlu ediyordu.
♔
"Günaydın, bugün uyanamamış gibisiniz."
Jimin kapıyı tıklattıktan sonra odaya girmişti ve odadaki tüm perdeleri sırayla açarken mırıldanmaya devam ediyordu. Sabahın erken saatleriydi ve uyanır uyanmaz buraya gelmiş, prensi uyandırmak için harekete geçmişti.
"Sabahın köründe... neden?" Yoongi boğuk sesiyle mırıldanırken yorganını tamamen üzerine çekti ve bedeni ortadan kayboldu. Jimin perdeleri açtığı için içeriye doğru muazzam bir günışığı saldırısı başlamıştı. Yoongi uyumak istiyordu.
"Kral olmak istiyorsanız belirli bir uyku düzeniniz ve programınız olmalı." Jimin yatağa yaklaşıp prensin üzerindeki yorganı hızla çekti. Yoongi'nin üzerinde beyaz bir içlikten başka bir şey yoktu. Maskesi takılı değildi ve yara izinin üzerine vuran güneş tenini ısıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
scarface, yoonmin ✓
Fanfiction"Kendini sevmeyen bir kral halkını da sevemez." diye fısıldadı Jimin, prensinin saçlarını hafifçe okşarken. "Öğret öyleyse." Yoongi'nin sözleri çekingen ve titrek bir tınıyla dudaklarından döküldü. "Bana kendimi sevmeyi öğret." 20.07.2020 - 24.08.20...