7: badem gözler

5.7K 706 623
                                    

Haberler her yerde dolaşıyordu. Askerlerin izlediği o talim anından sonra Prens Yoongi'nin "Joseon'un Kırılmaz Kılıcı" olarak anılan oğlanı nasıl yendiği herkesin dilindeydi.

O gün Jimin yerden kalkmak için Yoongi'ye ellerini uzattığında prens fazla düşünmeden onu kaldırmış ve gülümsemişti. İçten içe böyle bir şey yaptığı için ona kızıyordu elbette ama aynı zamanda itibarını kurtardığı için ona minnettardı da. Onun sayesinde insanlar gerçekten kendisine sempati duymaya başlamıştı. Eğer o düelloda Yoongi'yi yenseydi zaten adı karalanmış olan prensin itibarı iyice kötü bir yere doğru gidecekti.

Talimden sonra acıkmışlardı ve şimdi de ikili, prensin odasında yemek yemekle meşguldü. Yoongi her zamanki gibi sessiz ve hızlı bir tavırla yemeğini yerken Jimin'e ondan öğrendiği gibi "Yiyebilirsin." demişti fakat Jimin başından beri oldukça düşünceli göründüğünden sadece Yoongi'nin yiyişini izliyor, ağzına bir şey sürmemek için gayret ediyordu. Yoongi ise henüz izlendiğinden habersizdi.

"Prensim." Oğlan düşünceli bir ifadeyle konuştuğunda Yoongi çubuklarını bırakıp kafasını hafifçe kaldırdı ve ilk olarak karşısındakinin el sürülmemiş tabağını gördü. "N-neden hiç yemedin? Yiyebilirsin demiştim, sorun ne?"

"Ben sadece merak ediyordum. Bugün... Kazanmayı sevdiniz mi?"

Yoongi afalladı. Jimin'in bu soruyu sormasını beklemiyordu. "Sevdim sanırım. Yani insanların benim için tezahürat yapması, adımı haykırmaları... Bunların hepsi benim için çok yeni şeyler. Biraz garip de hissettim."

Jimin hafifçe gülümseyip kafasını salladı. Prens kendisinin istediği yolda ilerliyordu. Az da olsa bir şeyler başarabildiğini görmek oğlanı mutlu ediyordu. "Teşekkür ederim." Yoongi Jimin'e saniyelik bir bakış atıp gözlerini hemen kaçırdı ve yemeğinden biraz daha doldurdu ağzına.

Jimin o an fark etmişti, prensin kasesindeki turp kimchileri oldukça azalmıştı fakat beyaz kimchiler öylece duruyordu. Prensin teşekkürüne bir karşılık vermeden kendi yemediği turp kimchilerini çubuğuna alıp prensin tabağına bıraktı. Yoongi şaşırmıştı.

"Turp kimchisi favoriniz galiba, ben o kadar da sevmiyorum o yüzden benimkileri de yiyin."

Yoongi gözlerinin yavaşça dolduğunu hissetti. Annesi de her zaman prensin tabağına kendi turp kimchilerinden koyardı çünkü. Yoongi çubuğuyla kimchiyi tutup yavaşça ağzına götürdü. O sırada gözlerinden bir yaş süzülüvermişti. Fakat maskenin takılı olduğu taraftan gelen gözyaşı, Jimin'in görüş alanının dışındaydı. Yoongi kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey demedi. Kendisine annesini hatırlatan bu çocuğun, gözyaşlarını fark etmemesi için sadece sustu ve onları geriye doğru itmeye çalıştı. Ağladığını görse Jimin ona kızardı. Bazen kimin prens olduğunu anlamıyordu. Bunu düşününce keyiflendi ve hafifçe kıkırdadı.

Jimin onun sesini duyduğunda yemeğini bitirmek üzereydi. "Çok da keyiflenmeyin, karşınıza çıkan her rakip benim gibi kendini yere atmayacak. Çalışmanız lazım!"

Ve evet, yine azar gelmişti. Yoongi sessizce gülerken iç çekti ve konuştu. "O yüzden gülmüyorum. Bazen beni öyle azarlıyor, bana öyle emirler veriyorsun ki prens olan senmişsin gibi hissediyorum." Bunu duyunca Jimin de güldü. Yoongi diğer prenslerden çok farklı olduğu için bu normaldi. Genç oğlanın prensi eğitmek için bu kadar istekli olması da prensin bu yumuşak kişiliğinden kaynaklanıyordu zaten. Jimin onunla böyle olmayı seviyordu.

"Rahatsız mısınız yoksa bu durumdan? Merak etmeyin, kral olduğunuzda bana istediğiniz kadar emir vermenize izin vereceğim!" Oğlan yaramazca gülüp Yoongi'nin tepkisini kontrol ettiğinde onun da dudaklarında minik bir gülümseme çizgisinin oluştuğunu görmüştü. Yoongi kral olmak istediğinden hâlâ emin olamasa da bugün talimde yaşadıkları fikrini biraz değiştirmiş gibiydi. Kendisi için yapılan tezahüratlar koşuna gitmişti ve o ilk defa insanların onu destekleyişini görmüştü. Önünde güce açılan bir kapı vardı ve Yoongi henüz o kapının başındaydı, kapıdan sonra karşısına çıkacak olan sayısız merdivenin ilk basamağında bile değildi.

scarface, yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin