merhabaaa biz geldik
uzun bir süredir bölüm gelmediği için sizlere bi hatırlatma yapmak istedim: en son jimin, yoongi'nin yaralandığı savaşta zarar gören köylülerin içindeki jeongguk ve gahyeon'u saraya getirmiş, krala gahyeon'u nişanlısı olarak tanıtmıştı
keyifli okumalarr❤️
♔
Jimin gözlerini hafifçe araladığında odayı aydınlatan tek ışık kaynağı yatağın yanındaki kandildi. Bedeni sıcacıktı ve saç diplerindeki ter damlacıklarını hissedebiliyordu. Derin bir nefes alıp sağına döndüğünde bir anda uyumadan önce yaşananları unutup afalladı.
Hemen dibinde yüzündeki yarası ve hafifçe öne çıkmış dudaklarıyla Prens Yoongi uyumaktaydı. Jimin derin bir iç çektikten sonra buraya nasıl geldiğini hatırladı, bu sırada uykusu da yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Aslında bu gece kendi odasına aldırdığı Jeongguk'la aynı odada uyuyacağını sanıyordu fakat prens gitmesine izin vermemiş, yaralarının sızlamasını bahane ederek bu gece oğlanın yanında kalmasını istemişti. Jimin, prensin bu isteği sebebiyle içine dolan korkuyu bir kenara bırakmış ve çaresizce kafasını sallamıştı.
Jimin, Jeongguk'u uyuması için kendi odasına götürdükten sonra prensin yanına geri dönmüştü. Baş başa kaldıklarında ikisi de ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Prensin yanakları da kızarmaya başlamıştı. En sonunda bir bahaneyle atılmış ve Jimin'den yine masal okumasını istemişti. Bu sefer ormanda bulduğu yaralı geyiği iyileştiren genç kızın hikâyesini anlatmıştı oğlan prense. Masalı anlatırken küçük bir çocuk gibi onu dinleyen prensin saçlarını okşamayı da ihmal etmemişti. Yoongi saçlarında hissettiği yumuşak dokunuşlar sebebiyle yavaş yavaş uykuya daldığında Jimin bir süre onun kandil ışığının altında bir sanat eseri gibi görünen yüzünü izlemişti.
Jimin'in hatırladıkları bunlardı. Ne zaman uyuyakaldığını ve ne zaman bedenlerinin birbirine bu kadar yaklaştığını bilmiyordu. Uykusu iyice açıldığında prensin kollarından birinin kendi karnının üzerine sarılmış olduğunu fark etti. Kalbi deli gibi çarpmaya başlarken ne yapacağını şaşırmıştı. Bir süre derin nefesler alarak bir melek gibi uyumaya devam eden prensin güzel yüzünü seyretti.
Gözleri karnının üzerindeki büyük ele kayarken içinden bir ses ona bu eli sıkı sıkı tutması gerektiğini söylüyordu. Minik parmakları prensin parmaklarına uzanırken iç çekti ve son bir kez daha kontrol etmek için kafasını çevirdi. Prensin gözleri açıktı.
"Jimin..." dedi uykulu bir sesle. Elini hâlâ olduğu yerden çekmemişti. Oğlan gerginlikle kendi elini geri çekti ve olduğu yerde kıpırdandı. "Sizi uyandırdım mı? özür dilerim."
Yoongi konuşmadan bir süre oğlanın uykulu yüzünü izledi. Kalbi deli gibi çarpıyordu ve bedeni sanki bu hislerin altında eziliyordu. Jimin'in üzerine attığı elini hafifçe hareket ettirerek oğlanın belini kavradı ve güçlükle ona doğru yanaştı. Şimdi yastığın üzerindeki kafaları arasında çok az bir mesafe vardı. Jimin yutkundu ve karşısındaki gözlere bakmaktan kaçındı. Önceden asla böyle hissetmezdi. Kendine ne olduğunu bilmiyordu. Bu zamana kadar çoğunlukla göz teması kuramayan kişi hep prens olmuştu fakat şu anda hisleri o kadar büyüktü ki Jimin de buna cesaret edemiyordu. Gözleri buluştuğunda ne olacağını bilmemek onu korkutuyordu.
"Çok güzelsin."
Birden duyduğu boğuk sesle irkildi oğlan. Kelimeleri idrak etmeye çalışıyor ama sanki kalbinin atışından başka bir şey duyamıyordu. Yoongi acı dolu bir bakışla gözlerini oğlanın gözleriyle buluşturduğunda yeniden mırıldandı. "Jimin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
scarface, yoonmin ✓
Fanfiction"Kendini sevmeyen bir kral halkını da sevemez." diye fısıldadı Jimin, prensinin saçlarını hafifçe okşarken. "Öğret öyleyse." Yoongi'nin sözleri çekingen ve titrek bir tınıyla dudaklarından döküldü. "Bana kendimi sevmeyi öğret." 20.07.2020 - 24.08.20...